Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs hızla yayılmaya devam ediyor. Yapılan araştırmalar, pandemi sürecinde asemptomatik yani herhangi bir belirti göstermeyen kişilerin bu tabloda kilit rol oynadığını ortaya koyuyor. Asemptomatik bireyler, geç belirti gösteren presemptomatikler ve ateş-halsizlikten çok bel-boyun ağrısı şikayetleri bulunan ancak Covid pozitif olduğunun farkında olmayan kişiler bulaş riskini yüksek oranda artırıyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Aslan Çelebi, koronavirüste yeni semptomlar ve asemptomatik hastalar hakkında önemli bilgiler verdi.
Asemptomatik hastalar tüm bulaş oranlarının yarısını oluşturuyor
Covid-19 hastaları içinde asemptomatik olanların %30 civarında olduğu söylenmektedir. Ancak sadece hafif kırgınlık, halsizlik, sadece koku duyusunda azalma veya kaybolma ya da sadece hafif ağrılar genellikle dikkate alınmayan semptomlar olduğu için bu grup hastalar asemptomatik kategorisinde sayılmaktadır. Hafif belirti gösteren bu hastalar çıkarıldığında asemptomatik hastaların oranı %17-20’lere düşmektedir. Ancak sadece bu %17’lik grup bile farkında olmadan şu andaki bulaşın %50’sine yol açmaktadır. Çocuklardaysa asemptomatiklik %30’un üzerindedir. Semptom gösterenlerde de hastalık hafif seyretmektedir. Ancak bulaşıcılık oranı yüksektir. Çocuklar hiçbir belirti yaşamadan ailelerine koronavirüsü bulaştırabilmektedir.
Hafif belirtilerde diğer şikayetler beklenmeden hastaneye başvurulmalı
Asemptomatik hastaların belirlenmesi pandemi sürecinde oldukça önem taşımaktadır. Hafif belirtiler de olsa yani hafif kırgınlık, koku almada azalma, hafif sırt ağrısı gibi belirtilerde ateşin yükselmesini, durumun ağırlaşmasını ve tabloya farklı şikayetlerin eklenmesini beklemeden hastaneye başvurmak gerekmektedir. Şu anda Covid-19 hastalarının %20’si hastaneye yatmaktadır. Genel popülasyonun ise %5’i yoğun bakıma yatmaktadır. Bu veriler bize hastalığın ilerlemesi beklendiğinde durumun ağırlaşma ihtimalini göstermektedir. Bu nedenle şikayetler çok hafif de olsa mutlaka hastaneye başvurulması önerilmektedir. Yoğun bakımlardaki mortalite oranı düşmektedir. Ancak yine de halen önemli bir yaşam kaybı oranının olduğu unutulmamadır. Mutlaka en ufak şüphede bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Kaybedilen zamanda virüs akciğere inebilir
Hafif semptomlar önemlidir çünkü emin olmak için diğer semptomlar beklenirken kaybedilen zamanda virüs akciğere inebilir, komplikasyon gelişebilir ve/veya yoğun bakım oranları artabilir. Toplumda ilaçların yan etkilerinden korkularak hastalığın kendi kendine geçeceği düşüncesiyle hastaneye başvurmayan vaka örnekleri de görülmektedir. Bu tür örneklerde hastalık ilerlemekte, pulmoner emboli adı verilen akciğerde pıhtı atması yaşanmakta ve ağırlaşmış tablolarla hastaneye başvurulabilmektedir. Akciğerde pıhtı atması, dünyadaki ölüm nedenleri arasında kalp damar hastalıklarından sonra 2. sıradadır. Bunların yanında ensefalit adı verilen ciddi derecede baş ağrıları yapan beyin iltihabı durumu gerçekleşebilmektedir. Evde kendi kendine geçmesini beklemek demek, tüm bu riskleri göze almak demektir. Sadece hafif halsizlik, ya da sadece baş ağrısı, sadece boyun ağrısı gibi belirtilerde sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Ortopedik sorun sanılan şikayetler Covid-19 çıkabiliyor
Örneğin birkaç gün yaşadığı hafif kırgınlığı önemsemeyip, daha sonra bel ağrısı, boyun ağrısı gibi şikayetleri ortopedik bir sorun zannederek ortopedi bölümü’ne başvuran oysa Covid-19 hastası olan vakalara rastlanmaktadır. Bu nedenle hafif kırgınlıklar bile mutlaka önemsenmelidir.
Asemptomatik kişilerde bulaş riski daha mı yüksek?
Asemptomatik kişiler sosyal mesafe, maske kullanımı gibi korunma tedbirlerde esnek davrandıkları için bulaştırma yüzdeleri daha yüksek olmaktadır. Hasta olduğundan şüphelenilen kişiden herkes kendini korumakta ancak asemptomatik kişilerde kuralları ihlal edilmektedir, dolayısıyla bulaşıcılık oranı yükselir.
Bulaşma riskinin bağışıklık sistemiyle ilgisi yok
Korunma tedbirlerini sıkı sıkıya yerine getiren ve örneğin mesleği icabı da olsa kalabalık yerlere girmeyen kişilere bile bazen çok kolay bulaşırken, kalabalık ortamlarda çalışan, uzun süreler riskli ortamlara girmek durumunda bulunan kişilere bulaşmayabilir. Bazen aynı evin içinde yaşayan kişilere de bulaşmayabilir. Bunun virüse maruz kalan kişinin bağışıklık sisteminin güçlü olup olmadığıyla ilgisi bulunmamaktadır. Bu durum tamamen yüksek riskli temasın gerçekleşip gerçekleşmediğiyle ilgidir.
Özellikle son dönemlerde mutasyona uğramış virüs söz konusuyken, tüm bu bilgiler ışığında kişisel korunma tedbirlerine mutlaka dikkat edilmeli, maske mesafe ve hijyen kurallarına mutlaka uyulmalıdır.