Ana Sayfa Görüşler AÝFD, Her Þeye Raðmen Türkiye’nin Geleceði için Olumlu

AÝFD, Her Þeye Raðmen Türkiye’nin Geleceði için Olumlu

Sayýn Engin Güner

Araþtýrmacý Ýlaç Firmalarý Derneði

Baþkan Yardýmcýsý ile Söyleþi

W-AÝFD’nin misyonunu ve üyelerinizin özelliðini alabilir miyim?

E.G.-
Halihazýrda 37 üyesi bulunan Araþtýrmacý Ýlaç Firmalarý Derneði (AÝFD), yenilikçi ve etkin ilaçlar üreterek insanlýðýn hizmetine sunan araþtýrmacý ilaç firmalarýný çatýsý altýnda toplayan bir sektör kuruluþudur. Dünya çapýnda faaliyet gösteren üye firmalar, yaþam kalitesinin yükselmesini saðlayan ve yaþam süresinin uzamasýna katkýda bulunan yenilikçi ilaçlarý geliþtirebilmek için her yýl milyarlarca dolar Ar-Ge yatýrýmý yapmaktadýr.
2003 yýlýnda kurulmuþ olan AÝFD,  kuruluþundan bu yana, Türkiye ilaç sektörünün geliþmesi ve hastalarýn ilaca eriþiminin güçlenmesi için çalýþmaktadýr. Bu doðrultuda,  Derneðin misyonu, “Türkiye’de daha saðlýklý bir yaþam için paydaþlarla beraber çalýþmak”; vizyonu ise, “ilaç sanayinin geliþimini öngörülebilir ve sürdürülebilir bir ortamda saðlamak”týr.

W-
2000 yýlýndan bugüne Ýlaç Sektörünü çok yakýndan ilgilendiren, özellikle Fiyatlandýrma, Geri Ödeme ve SUT da artarak deðiþiklikler oldu? Bunlarýn size etkisini kýsaca aktarýr mýsýnýz?

E.G.-
Ýlaç sektörünün temel alanlarý olan fiyatlandýrma ve geri ödeme gibi konularda uygulanan politikalar doðal olarak ilaç endüstrisini doðrudan etkilemektedir. 2004 yýlýnda, 5 Avrupa ülkesindeki ilaç fiyatlarýnýn en ucuz olanýnýn referans alýndýðý Referans Fiyat Sistemi’ne geçildi. AÝFD, fiyatlandýrma konusuna istikrar getirdiði için bu uygulamayý destekledi. Ancak, özellikle 2009 yýlýndaki krizin ardýndan kaynak sýkýntýsý yaþanmasý nedeni ile Hükümetimiz bütçeyi yönetebilmek amacýyla Global Bütçe Uygulamasý’ný getirdi. Ýlaç harcamalarý bütçesini sýnýrlayan bu uygulamayý yürütebilmek için, 2009 yýlýnda fiyatlandýrma kurallarýnda ve SGK kurum iskonto oranlarýnda deðiþiklikler yapýldý. 2010 yýlý Aralýk ayýnda ise ikinci kez kurum iskontolarý güncellendi. Yapýlan bu düzenlemelerin ilaç sektörü üzerinde olumsuz etkileri oldu. Alýnan tasarruf önlemleri sonucunda sektör küçülürken, yaklaþýk 2.000 kiþi iþsiz kaldý.

Ýlaç alýmlarýnýn yaklaþýk % 85’inin devlet tarafýndan yapýldýðý Türkiye’de, geri ödeme konusu da ilaç sektörü açýsýndan hayati öneme sahiptir. Bu konuda özellikle yeni ilaçlarýn ruhsatlandýrýlma ve geri ödeme listelerine alýnma sürecinin uluslararasý standartlara göre uzun sürmesi sýkýntý yaratmaktadýr. Avrupa Birliði’nde yeni ilaçlarýn ruhsatlandýrýlmasý için ortalama süre 210 gündür ve Türkiye de bu alanda Avrupa Birliði’ne uyum gösterme sözü vermiþtir. Ancak ülkemizde yeni ilaçlarýn ruhsatlandýrma için bekleme süreleri ortalama 722 günü bulmaktadýr. Geçen yýl itibarýyla uygulamaya koyulan Ýyi Ýmalat Uygulamalarýnýn T.C. Saðlýk Bakanlýðý tarafýndan sertifikasyon zorunluluðu ile, zaten uzun olan bekleme süreleri,  ortalamada en az bir yýl daha uzamýþtýr.  Bütün bu süreçler tamamlandýktan sonra, ruhsatlandýrýlan ilacýn geri ödeme listelerine alýnmasý için de ilave bir süre gerekmektedir. Bu uzun süreç, hastalarýmýzýn yeni ve etkin ilaçlara eriþimini önemli ölçüde geciktirmektedir. 
   
W-Fiyat düzenlemesi rekabet ortamýný bozuyor mu?

E.G.-Sadece fiyat düzenlemelerinin deðil, ruhsatlandýrmadan fikri mülkiyet haklarýna kadar birçok alanda uygulanan politikalarýn Türkiye ilaç sektöründe yenilikçiliði zorlaþtýran, yeni ilaçlara eriþimi geciktiren etkileri olduðunu vurgulamak isterim. Sonuç olarak ortaya çýkan, rekabet koþullarýnýn orijinal ilaç üreticileri aleyhine bozulduðu bir tablodur. 

Bu tabloyu birkaç rakamla netleþtirmemiz mümkündür. 1 Aralýk 2009 ile 31 Mart 2011 tarihleri arasýnda ruhsat alan yeni ilaç sayýsý 28, molekül sayýsý 13’te kalýrken, muadil ilaç ve 20 yýllýk eski ilaç sayýsý 701 olmuþtur.

Bu yýlýn ilk 4 ayýnda ilaç sektörü % 7 büyürken, yeni ilaçlardaki büyüme % 3’te kalmýþtýr. Eski ilaçlar ise % 14 oranýnda büyüme göstermiþtir. Ayný fiyattan satýlmalarýna raðmen, orijinal ilaçlarda büyüme % 1 iken, bunlarýn muadili ilaçlar % 7 oranýnda büyüme kaydetmiþtir.

W-Temmuz ayýnda SGK ile yeniden masaya oturulacak ve ek kamu iskontosu talebi muhtemeldir. “Býçak kemiðe dayandý “ derken, toplantýya hangi argumanlarla gitmeyi düþünüyorsunuz? Kur da artýþ oldu zam talebiniz olacak mý? ÝEÝS ve TÝSD birlikte hareket edecek misiniz?

E.G.-2009 ve 2010’da yapýlan fiyat indirimleri sonucunda Türkiye’de ilaç fiyatlarý bugün en ucuz Avrupa ülkesinin % 30-50 altýndadýr. Ülkemizde muadilleri bulunan orijinal ilaçlarýn fiyatlarý, muadilleri ile eþitlenmiþtir, ayný fiyattan satýlmaktadýr. Türkiye’de muadili bulunmayan orijinal ilaçlara ise, Avrupa’nýn en ucuzu sýnýrlamasýna ek olarak % 32,5 iskonto uygulanmaktadýr. Euro’nun TL karþýsýnda deðer kazanmasý sonucu, fiyatlarda % 14-15’lik bir ilave erime sözkonusu olmuþtur. 

Artýk bir gerçeði net bir þekilde görmemiz gerekmektedir: Türkiye’de ilaç harcamalarýnýn toplam saðlýk harcamalarý içindeki payý sürekli azalmaktadýr. Ülkemizde, bedeli kamu tarafýndan ödenen ilaçlarýn kutu cinsinden miktarý 2002 ile 2010 yýllarý arasýnda % 122 artmýþtýr. Bu 8 yýllýk dönemde kamunun ilaç harcamalarýndaki artýþ ise 2010 yýlý fiyatlarý ile % 21 ile sýnýrlý kalmýþtýr.

Ayrýca, 2010 yýlýnda toplam kamu ilaç harcamalarý % 5 oranýnda azalýrken, ayný dönemde hastane harcamalarý % 6 oranýnda artýþ göstermiþtir. Toplam saðlýk harcamalarýnýn GSYÝH’ya oraný artmaktadýr. Ancak, 2009 yýlýnda ekonomik kriz ile birlikte %1,7’ye ulaþan ilaç harcamalarýnýn GSYÝH’ya oraný 2010 yýlýnda %1,38’e gerilemiþtir.

Bütün bu verilerin gösterdiði gibi, artýk saðlýk harcamalarýný oluþturan diðer tedavi kalemlerinin de dikkatle gözden geçirilmesi ve bunlardaki tasarruf alanlarýnýn tespit edilmesi bir zorunluluk haline gelmiþtir.

Türkiye’de saðlýk harcamalarýnýn ilaç fiyatlarý nedeni ile artmadýðýný unutmamalýyýz. Artýþýn nedeni, Hükümetimizin son yýllarda gerçekleþtirdiði baþarýlý saðlýk reformlarý sonucunda, ülkemizde ilaç ve saðlýk hizmetlerine eriþimin artmasý ve güçlenmesidir. Türkiye saðlýk hizmetlerinin kalitesini sürekli yükseltmek ve bunlara eriþimi artýrmaya devam etmek zorundadýr. Dolayýsýyla, Türkiye’de, ilaç ve saðlýk hizmetlerine olan talebin azalmayacaðý, tam tersine artacaðý kesindir. Dolayýsýyla, kendimize sormamýz gereken soru, “ilaç harcamalarý bütçesini nasýl kýsabiliriz?” deðil, “Varolan kaynaklarýmýzý en etkin þekilde kullanarak, hizmetlerin kalitesini sürdürülebilir bir þekilde nasýl artýrabiliriz?” olmalýdýr.

Kaynaklarý verimli þekilde kullanmamýzý saðlayacak reformlarý oluþturarak uzun vadeli politikalarý uygulamaya koyup yolumuza devam etmeliyiz. Bu noktada, AÝFD olarak küresel ve ulusal bilgi birikimimizi Türkiye’nin hizmetine sunmaya ve bütün paydaþlarýmýzla birlikte çalýþmaya hazýr olduðumuzu bir kez daha vurgulamak isterim.

W-Bu sýk deðiþiklik ortamýnda üyeleriniz nasýl bir bütçe politikasý izliyor ve uzun olmasa da orta vadeli planlara sahipler mi?

E.G.-Uygulama ve politikalarýn sýk deðiþtiði bir ortamda araþtýrmacý ilaç endüstrisi önünü görmekte zorlanmaktadýr. Bugün orta vadeli politikalar oluþturmak bile güçleþmiþtir. Ancak üyelerimiz bütün zorluklara raðmen, Türkiye’deki hastalara yeni ve etkin tedaviler sunmak, ülkemizde ilaca eriþimi güçlendirmek için çalýþmalarýný sürdürmektedir.

W-Üyeleriniz yatýrýmlarýný durdurdu mu? Türkiye de geleceklerini þu an nasýl görüyorlar ve bu þekilde devam etmesi halinde gidenler olacak mý?

E.G.-Üyelerimizin iþ ve yatýrým planlarý, Türkiye’deki gelecekleri hiç kuþkusuz kendilerinin belirleyeceði konulardýr. Ben genel bir deðerlendirme yapmak ve bu konuda bir süre önce üyelerimiz arasýnda yapýlan bir anketin sonuçlarýný aktarmak isterim. Çünkü bu sonuçlar, ilaç endüstrimizin ne kadar sýkýntýlý bir durumda olduðunu gayet net bir þekilde göstermektedir.

Üyelerimize, mevcut iþ ortamýnýn ve alýnan kararlarýn araþtýrmacý ilaç firmalarýnýn Türkiye’deki Ar – Ge yatýrýmlarýný nasýl etkileyeceði sorulduðunda, katýlýmcýlarýn % 69,5’i yatýrýmlarýn azalacaðýný belirtti. Katýlýmcýlarýn % 91,3’ü de bu koþullarda firmasýnýn yakýn bir gelecekte üretim veya idari yatýrým yapmayý düþünmeyeceðini vurguladý.

Çalýþmaya katýlanlarýn % 60,9’u planlanan bazý yatýrýmlarýn tekrar gözden geçirilmekte olduðunu ve iptal edilmelerinin sözkonusu olabileceðini kaydetti. Bu kapsamda, gözden geçirilen yatýrýmlarýn 3’ünün 50 milyon dolarýn üstünde yatýrýmlar olduðu ifade edildi. Firmalarýn % 52,2’si ise sektörde uygulanan politikalar nedeni ile bazý yatýrýmlarda iptal kararlarýnýn alýndýðýný bildirdi. Bunlar arasýnda da 50 milyon dolarýn üstünde 2 yatýrým bulunduðu belirtildi.

Ankete katýlan uluslararasý araþtýrmacý ilaç firmasý yöneticilerinin önemli bir endiþesi de Türkiye’de uygulanan politikalarýn genel merkezlerin algý ve deðerlendirmelerine etkileri konusunda ortaya çýktý. Katýlýmcýlarýn tamamý, fiyat indirimlerine odaklanan politikalarýn, genel merkez yönetimlerinin Türkiye’ye bakýþýný olumsuz etkilediðini kaydettiler. Bunun yansýmasý ise, genel merkezler tarafýndan alýnan yatýrým, istihdam ve teknoloji transferi gibi kararlarda maalesef Türkiye’nin dýþlanmasý olarak ortaya çýkmaktadýr.

Bununla birlikte, tüm üyelerimizin Türkiye’nin potansiyeline ve geleceðine inandýklarýný söyleyebilirim. Yaþlanan 74 milyonluk nüfusu, artan refah seviyesi ve dinamik ekonomisiyle Türkiye, ilaç sektöründe çok önemli bir potansiyele sahiptir. AÝFD olarak, sýkýntýlarýn aþýlacaðýna ve bütün paydaþlarýmýzla birlikte Türkiye ilaç sektörünün parlak yarýnlarýna doðru ilerlemeye devam edeceðimize inanýyoruz. 

W-AB uyum sürecinde Ýlaç Sektörünün durumu nedir? Fikri mülkiyet haklarý konusunda uluslararasý standartlarý saðlýyor muyuz?

E.G.-Yenilikçi ürün ve süreçler yenilikçi ilaç firmalarýnýn en önemli varlýklarýdýr. Dolayýsýyla, bu varlýklarýn korunmasý yenilikçi ilaç firmalarýnýn faaliyetlerini sürdürebilmesi için kritik önem taþýyan bir konudur. Fikri Mülkiyet Haklarýnýn uluslararasý standartlarda korunmasý, yenilikçiliðin ve Ar – Ge’nin ödüllendirilmesi ve teþviki anlamýna gelmektedir. Türkiye bu alanda son yýllarda önemli adýmlar atmýþtýr. Ancak bu adýmlarýn henüz bizi AB standartlarýna kavuþturduðunu söylemek mümkün deðildir.

Ülkemizde, 2005 yýlýnda, AB’de ruhsatlandýrýlmýþ ürünler için patent koruma süresiyle sýnýrlý olarak altý yýl için Veri Münhasýriyeti uygulamasý baþlamýþtýr. Ancak Veri Münhasýriyeti dönemi, ürünün Gümrük Birliði Bölgesindeki ülkelerden herhangi birinde ilk ruhsat aldýðý tarihte baþlatýlmaktadýr. Türkiye’de zaten çok uzun süren ve yeni uygulamaya koyulan Ýyi Ýmalat Uygulamalarý sertifikasyonu ile daha da uzamasý beklenen ruhsat onay süreleri dikkate alýndýðýnda, hiçbir yeni ürünün pratikte münhasýrlýktan 1-2 yýldan daha uzun bir süre yararlanamayacaðý ortadadýr. Veri Münhasýriyetinde, AB müktesebatý ile tam uyum saðlanmasý gerekmektedir.

Bunun yaný sýra, Türkiye’de ek patent korumasý da hala kabul görmüþ deðildir. Etkin bir patent iklimi oluþturabilmek için, Týbbi Ürünler Ýçin Düzenlenen Ek Koruma Sertifikalarýna dair 18 Haziran 1992 tarihli AB Konsey Yönetmeliði ve 1902/2006 EC sayýlý Yönetmelik hükümleri ülkemizde de uygulanmalýdýr. Patentli ürünlerde beþ yýla kadar ek koruma sektöre büyük destek saðlayacaktýr.

Bunlarýn dýþýnda, çok önemli bir baþka sýkýntý da patent ihlalleri ile ilgilidir. Anayasa Mahkemesi, 551 sayýlý Patent Haklarýnýn Korunmasý Hakkýnda Kanun Hükmünde Kararname’nin “Patentten Doðan Hakka Tecavüz Sayýlan Fiiller” baþlýklý 136. maddesinin (a) ve (b) bentlerini suç ve cezalara iliþkin esaslarýn sadece yasayla düzenlenebileceði, kanun hükmünde kararname ile suç ve ceza vazedilemeyeceði gerekçesiyle Anayasa’ya aykýrý bularak iptal etmiþtir. Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi kararýnýn 10 Haziran 2010’da yürürlüðe girmesinden bu yana, doðan hukuki boþluk nedeniyle, ülkemizde patent ihlalleri halihazýrda cezalandýrýlamamaktadýr.
W-
Ar-Ge teþvikleri yeterli midir? Üyelerinizin Ar-Ge yatýrýmlarý hakkýnda ve Ar-Ge düzenlemesine yönelik eleþtirilerinizi alabilir miyim?

E.G.-Türkiye son yýllarda GSYÝH’dan Ar-Ge faaliyetlerine ayrýlan payý arttýrmayý hedeflemektedir. Bu amaçla önemli teþvik yasalarý ve düzenlemeler yürürlüðe konulmuþtur. Her ne kadar 2013 yýlý için hedeflenen % 2’lik oranýn henüz altýnda kalýnsa da, 2002 yýlýnda % 0,6 olan oranýn 2009 yýlýnda % 0,85’e yükselmesi de memnuniyet vericidir. Ar-Ge’ye ayrýlan paylar, Japonya’da % 3,39; ABD’de % 2,62; ve AB ülkeleri ortalamasýnda ise % 1,84’tür. 2009 yýlýnda Türkiye’nin üniversite, özel sektör ve kamu kesimi olarak toplam Ar-Ge harcamasý 8 milyar TL’ye (5,2 milyar Dolar), tam zaman eþdeðeri araþtýrma personeli sayýsý da 73.500’e ulaþmýþtýr.

Yenilikçi ilaç sektörünün Ar-Ge’ye verdiði önemi göstermek açýsýndan, tüm Türkiye’nin Ar-Ge harcamasýndan fazlasýný her yýl tek baþýna yapan ilaç firmalarý bulunduðunu hatýrlatmak yararlý olacaktýr.

Ýlaç sektöründe Ar-Ge yatýrýmlarý açýsýndan baktýðýmýzda ise Türkiye’nin potansiyeline uygun bir tablo görülmemektedir. Bunun nedenleri arasýnda, baþta klinik araþtýrmalar gelmek üzere bu faaliyetler için gerekli hukuki ve bürokratik altyapýnýn tamamlanmamýþ olmasý ve Ar-Ge teþvik düzenlemelerinin ilaç sanayi için etkilerinin kýsýtlý olmasý gelmektedir. Klinik Araþtýrmalar Yönetmeliðinin temel bazý hükümlerinin yürürlüðü Danýþtay tarafýndan durdurulmuþ, ilgili yasa çýkartýlmýþ ancak halen sürecin iþleyiþini saðlayacak yönetmelik ve benzeri mevzuat çalýþmalarý tamamlanmamýþtýr.

Öte yandan Ar-Ge teþviklerinden yararlanabilmek için molekül keþfinin ve en az iki faz klinik araþtýrmanýn Türkiye’de yapýlmasý istenmektedir. Halbuki henüz Türkiye’de geliþtirilmiþ bir molekül bulunmamaktadýr. Ayrýca sadece 50’den fazla araþtýrma personeli olan merkezler teþvik kapsamý dahilindedir. Oysa ilaç sanayinin, özellikle de biyoteknoloji çalýþmalarýnýn bugünkü yapýsý, Ar-Ge faaliyetlerinin genellikle çok daha az sayýda personelin çalýþtýðý ortamlarda yürütülmesini gerekli kýlmaktadýr. Diðer yandan, Türkiye’de halen Fikri Mülkiyet Haklarý bakýmýndan önemli eksikliklerin bulunmasý da ülkemizde yapýlacak klinik araþtýrma yatýrýmlarýnýn önünde engel teþkil etmektedir.

Araþtýrmacý, yenilikçi ilaç ve biyoteknoloji sektörü tüm dünyada her yýl yaklaþýk 100 milyar dolar düzeyinde Ar-Ge yatýrýmý yapmaktadýr. Ülkemizin bu yatýrýmlardan aldýðý pay ise sadece 90 milyon TL düzeyindedir. Dünyada yürütülen yaklaþýk 102.892 klinik araþtýrmadan ancak 765’i Türkiye’dedir. Ülkemizde 1 milyon kiþiye yaklaþýk 4 araþtýrma düþerken, bu oran Kuzey Amerika’da 191, Batý Avrupa’da 86, Doðu Avrupa’da 22’dir.

Oysa yenilikçi ilaç firmalarý Türkiye’nin bilimsel altyapýsýnýn klinik araþtýrmalarýn geliþtirilmesi için oldukça yeterli olduðunu, doðru politikalarýn uygulanmasý halinde bu alanda hýzla ilerleme kaydedilebileceðini düþünmektedirler.

Sektörde iþ yapabilme ortamýnýn bozulduðundan yakýnan katýlýmcýlar bunun en önemli nedenleri arasýnda; öngörülebilirliðin bulunmamasýný, þeffaflýk eksikliklerini, korumacý politikalarýn mevcudiyetini ve fikri mülkiyet haklarýnýn yeterince güvence altýnda olmamasýný sýralamaktadýrlar.

W-Size göre Türkiye’nin ilaç ve içinde olduðu saðlýk alanýna ait politikasý nasýl olmalý ve bu konuda dünyada öne geçecek bir strateji geliþebilir mi?

E.G.-Tüm dünyada ve tüm sektörlerde olduðu gibi ilaç sektöründe de deðer yaratan yaklaþým yenilikçiliktir. Bu bakýmdan ülkemiz ilaç sektöründe yenilikçiliði teþvik eden bir çalýþma ve yatýrým ortamý saðlanmalýdýr. Bunun için bütün paydaþlarla diyalog içinde geliþtirilecek uzun vadeli politikalarýn þeffaf ve istikrarlý bir þekilde uygulanmasý gerekmektedir.

Politikalarýn ve uygulamalarýn öngörülebilir olduðu, uygulanan kriter ve verilerin þeffaf bir þekilde paylaþýldýðý, fikri mülkiyet haklarýnýn uluslararasý standartlarda korunduðu bir ortam, Türkiye ilaç sektörünün potansiyellerini gerçekleþtirmesine olanak verecektir. Bu koþullar saðlandýðý takdirde ülkemizde ileri teknolojili üretim ve Ar-Ge yatýrýmý yapan, ihracat kapasitesi yüksek ve hastalara daha yüksek kalitede hizmet sunan bir ilaç endüstrisi doðacaktýr. 

W-Dünya ilaç sektörünün yakýn geleceðini ve Türkiye’nin konumu hakkýndaki görüþlerinizi alabilir miyim? Türkiye Ýlaç Pazarýnýn durumuna yönelik rakamsal verileri ve yorumlarýnýzý paylaþabilir miyim?

E.G.-IMS tahminlerine göre dünya ilaç pazarý 2011 yýlsonu itibarý ile % 5-7 civarýnda bir büyüme saðlayarak 880 milyar dolar düzeylerine çýkacaktýr. Dünya nüfusu yaþlanmakta, saðlýk ihtiyaçlarý artmaktadýr. Bu durumun iki yönlü etkisi bulunmaktadýr. Madalyonun bir yüzünde artan talep nedeni ile büyüyen pazar vardýr, madalyonun diðer yüzünde ise, giderek artan saðlýk harcamalarýnýn faturasýný karþýlamakta güçlük çeken hükümetler yer almaktadýr. Hem geliþmiþ hem de geliþmekte olan ülkelerde bütçeleri kýsmak yönünde bir baský bulunduðu açýktýr. Bununla birlikte yüksek büyüme potansiyelleri nedeni ile geliþmekte olan ülkelerin küresel ilaç endüstrisi için önemi ise giderek artmaktadýr.

Bugün yeni molekül keþifleri geçmiþ yýllara oranla azalmakla birlikte, biyoteknoloji ve genetik alanýndaki geliþmeler, yaþam kalitesini yükseltecek etkin ilaçlar geliþtirilmesi için yepyeni ufuklar açmaktadýr. Küresel düzeyde, Ar-Ge için her yýl yaklaþýk 100 milyar dolar yatýrým yapan araþtýrmacý ilaç endüstrisi de biyoteknoloji alanýndaki faaliyetlerini artýrmaktadýr.

Türkiye’ye baktýðýmýzda, geliþkin bir altyapýya, ciddi bir üretim kapasitesine ve nitelikli insan gücüne sahip bir ilaç sektörünün varlýðýndan söz edebilmekteyiz. Sektörümüzde bugün yaklaþýk 300 kuruluþ ve 43 üretim tesisi, yaklaþýk 25 bin çalýþanla faaliyet göstermektedir. Sektör Türkiye’deki hastalara 8 bin civarýnda ilaç sunmaktadýr. Türkiye, yaklaþýk 10 milyar dolar düzeyindeki hacmi ile dünyanýn 12. büyük ilaç sektörüne sahiptir. 

Son yýllarda, yüksek standartlarda üretim yaparak ABD ve AB gibi sýký bir þekilde düzenlenen pazarlara girebilecek düzeyde ihracat gerçekleþtiren firmalarýmýzýn sayýsý artmaya baþlamýþtýr.

74 milyon düzeyinde nüfusu, dinamik ve büyüyen ekonomisiyle Türkiye ilaç alanýnda ciddi potansiyellere sahiptir. Ancak sektörümüzde uzun vadeli ve istikrarlý politikalar uygulanmamasý nedeni ile potansiyelden yeterince yararlanmak mümkün olmamaktadýr. Ýlaç sektörü için temel önemi bulunan ruhsatlandýrma, fiyatlandýrma, geri ödeme süreçleri gibi alanlarda sürekli yeni uygulamalarla karþý karþýya kalýnmasý, sektörümüzde orta ve uzun vadeli planlama yapmayý zorlaþtýrmakta, yatýrýmlarý aksatmaktadýr. Ancak AÝFD, baþta Hükümetimiz olmak üzere sektörümüzdeki tüm paydaþlarla diyalog ve uzlaþma ortamý içinde çalýþýlarak bütün zorluklarýn aþýlabileceðine yürekten inanmaktadýr. 

W-Paylaþýmlarýnýz için çok teþekkür ederiz.