Sağlık sistemini zorlayan salgınla mücadelede adı sıkça duyulan Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri’nin (CDC) Başkanı Dr. Anthony Fauci, CNN televizyonuna yaptığı açıklamada, kişilerin koronavirüse karşı bağışıklığının olup olmadığını ortaya koyan antikor testleri pozitif çıkanlar için “bağışıklık sertifikaları” uygulamasının gündemde olduğunu söyledi.
“Bu uygulama, kimlerin savunmasız olup olmadığından emin olmak istediğimize dair üzerinde konuştuğumuz meselelerden biri” diyen Fauci, antikor testlerinin sağlık çalışanları ve salgınla savaşta ön cephede mücadele veren diğer kişiler için önemli olduğunu ekledi.
tamamı için kaynağa bknz
Koronavirüs: İtalya’da karantina sonrası ikinci aşamada ‘bağışıklık sertifikası’ tartışması
Avrupa’da koronavirüs salgınından ilk etkilenen ülke olan İtalya’da, karantina tedbirlerinin ilk sonuçlarının görülmeye başlanması üzerine “ikinci aşamaya” geçiş ihtimalleri değerlendiriliyor.
Bir aydır “kapalı” olan ülkede kademeli olarak bazı aktivitelere dönülmesi anlamına gelen ikinci aşamada, antikor testlerine dayalı “bağışıklık sertifikasına” başvurulması da gündemde.
Almanya’nın salgınla mücadelesinde kurgular ve gerçekler
Almanya hastalığı yenenlere bağışıklık sertifikaları verip serbest dolaşımını sağlamayı düşünüyor.
Bu söylentinin kaynağı Alman Der Spiegel dergisine söyleşi veren bir bilim insanının sözleri. DW de bunu daha önce haberleştirmişti. Bu bir öneri ve bir bilim insanı potansiyel bir araştırma projesi ile bağlantı olarak önerisini dile getirmişti. Bunun ardından Britanya’nın Telegraph gazetesi ile ABD’deki Business Insider haberinde bundan hükümet politikası olarak bahsetti.
Almanya’daki virologlar şu anda iyileşen hastaların virüse karşı bağışıklık kazanıp kazanmadığı üzerine çalışmalarını sürdürüyor. Ancak bilim dünyasında iyileşen hastalardaki bağışıklığın uzunluğunu ve güçlülüğünü ölçmenin mümkün olmadığı üzerine bir fikir birliği var. Sürenin birkaç haftadan bir yıla kadar değişebileceği tahmin ediliyor. Mevcut koşullarda, bahsi geçen sertifikalar virüsün yayılımının engellenmesi için bir yöntem olarak Alman hükümeti tarafından ciddi bir şekilde değerlendirilmiyor.