Ana Sayfa GETAT Bağışıklık Sisteminin En Doğal Dostu: Ozon

Bağışıklık Sisteminin En Doğal Dostu: Ozon

Dr. Mehmet Sıddık Tunçay

Çağın felaketi olarak adlandırılan Koronavirüsde ( Kovid-19) vaka sayılarının tekrar artması ile 3’üncü dalganın derinden hissedildiği bugünlerde alternatif olarak görülen tedaviler tekrar gündeme geldi. Bu kapsamda bağışıklık sistemimizi güçlendiren doğada da bulunan en güçlü üçüncü oksidan olan, ‘Ozon’ ön plana çıkıyor. Koronavirüse karşı güçlü bir bağışıklık sistemi sağlayan bu tedavinin virüsü atlattıktan sonra da hücre yenileme özelliği olduğunu belirten Romatem Gaziantep Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Mehmet Sıddık Tunçay,”Koronavirüsün en büyük ölüm nedenlerinden biri küçük mikrovasküler trombüsler yani pıhtılardır. Ozon bu pıhtıları azaltıyor. Bu yüzden ölüm oranlarını düşürüyor. Bu bağlamda ozon tedavisi, koronavirüse karşı koruyucu bir özelliğe sahiptir. Virüsü aldıktan sonrada ortaya çıkan zararları azaltmada da çok etkilidir” İfadelerini kullandı.

 

Son dönemlerde birçok sağlık sorunun tedavisinde yardımcı olarak sıkça karşımıza çıkan Sağlık Bakanlığı onaylı tamamlayıcı tıp tedavilerinden biri olan ‘Ozon’ koronavirüs sürecinde de sağladığı birçok fayda ile dikkat çekiyor. Öyle ki etkinliği farklı ülkelerde yapılan bilimsel çalışmalarla da kanıtlanan vücudun kendi iyileştirme yeteneklerini güçlendiren bu yönteme ilgi de bir hayli arttı.

 

Virüse Karşı Bir Kalkan Görevi Görüyor

Ozon tedavisinin virüse karşı bir kalkan olduğunu dile getiren Romatem Gaziantep Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Mehmet Sıddık Tunçay, “ Yaşadığımız salgına şuan da kesinleşmiş bir tedavinin olmaması nedeniyle Kovid-19’a karşı kişinin immün sistemi direnç mekanizması büyük önem taşıyor. Seanslar sayesinde vücudun“antioksidan” ve “antiinflamatuar” sistemleri aktiflenir ve bağışıklık hücreleri sitokin adı verilen özel savaşçı moleküller üretir. Bu da medikal ozonun özellikle bağışıklık sisteminin zayıf ve bozuk olduğu hastalara uygulanmasında çok başarılı sonuçlar alınmasını sağlar. Kovid -19’ karşı koruyuculuk anlamında etkilidir. Çünkü bu yöntem immün sisteminde oksijenizasyonu artırıyor, bağışıklığı güçlendiriyor ve hücreleri yeniliyor” dedi.

 

Herhangi Bir ilaç Kullanılmıyor

Dr. Tunçay sözlerine şöyle devam etti: “Genelde 8-12 seans süren ve ortalama bir saate yakın gerçekleşen ozon tedavisi, kişiden alınan kanın ozonlanmasıyla tekrardan hastaya enjekte edilmesiyle yapılan işlemdir. Sistemik ozon tedavisini majör ve minör olmak üzere ikiye ayırıyoruz. Kanı, bir miktar özel ozona dayanıklı sitratlı bir kaba alıyoruz. Bunu istenen dozda ozon oksijen karışımıyla karıştırıyoruz ve kapalı bir sistemde tekrar aynı kanı veriyoruz. Ozonu direkt kana vermiyoruz. Kanı ozonluyoruz. Etkiyi biz hastaya geri veriyoruz. Minör ozon tedavisinde de aynı seansta ikisini birlikte yapıyoruz. 2 ile 3 cc kanı alıp ozonloyup hastaya o ozonlu kanı koldan veya kalçadan enjekte ediyoruz. İkisi birlikte yapıldığı zaman etkisi daha güçlü ve daha fazla oluyor. Ortalama bir saate yakın sürede gerçekleşiyor. Yan etkisi yok. Hasta normal hayatına devam ediyor. Herhangi bir ilaç etkileşimi yoktur.”

 

Hücreleri Yeniliyor

Üç oksijen atomundan oluşan ozonu kana verdiğimiz zaman çok hızlı bir şekilde oksijene ayrıldığın altını çizen Tunçay, “Oksijen ne yapıyor ise ozon da onu yapıyor. Hücre yenilenmesi, yaşlanmasının gecikmesini, vaskülarizasyon dediğimiz dokunun damarlanmasının artışı ve aynı kortizonda ilaçlarla verdiğimiz o aşırı reaksiyonların durdurulması gibi her dozda farklı etkileri var.  Bu yüzden bağışıklık sistemi düşük olan kişilere şiddetle tavsiye edilir. Yaşanılan şu dönemde kemoterapi ve immün sistemi baskılayan ağır kortizon ilaç alanlar özellikle ozon tedavisi almaları gerekiyor. Yine sistemik hastalıklardan olan diyabetik ve alerjik hastalar(bunun içine astım ve alerjik rinit vb hastalıklar dahil edilebilir) ve romatolojik hasta gruplarında kullanılan ilaçlara bağlı immunite azalması olan hastalarda küçük damar hasarı ortaya çıkar. Damarsal beslenmenin bozulmasıyla doku oksijen oranında azalma olur. Bunun devamında aktif enfeksiyonlar meydana gelebilir. Ozon bu hastalarda kullanılabilecek bir tedavi seçeneğidir.  Ozon oksijensizliğin olduğu her durumda kulllanılabilir. Alerjik reaksiyonlarda kortizonun etkisinin aynısını yapar. Akut ve kronik bazda alerjiyi azaltıyor ve hastanın solunum sisteminde oksijenizasyonu artırıyor. Aktif enfeksiyonda, enfeksiyon  parametlerinde hızlı iyileşme yaptığından yoğun bakımda bile kullanabilir” diye konuştu.

Faydaları Saymakla Bitmiyor

Dr. Tunçay son olarak şunları ekledi: “ Genel olarak toparlarsak bu yöntem cildinizi gençleştirir, yaşam enerjinizi arttırır, bağışıklık sisteminizi güçlendirir. Damar tıkanıklığı ve dolaşım bozukluğu,  diyabet, hipertansiyon ve kronik hepatit tedavisinde başarılı sonuçlar sağlar. Eklem ağrıları, kireçlenmeler, bel ve boyun fıtıkları, fibromiyalji gibi rahatsızlıkların tedavisinde uygulanan bir tedavidir. Bu tedavi ile eklemlerde yer alan kıkırdak dokular hızlı bir iyileşme sürecine girer. Üç oksijen atomundan oluşan ‘Ozon Tedavisi’ yaşlanmayı geciktirir ve hücre yenilenmesini hızlandır.”