Son günlerde giderek artan sıklıkta karşılaştığımız bebek ve çocuklara hacamat uygulanmasının sağlığı nasıl tehdit ettiğini anlatmak ve bu uygulamanın aynı zamanda bir tür çocuk istismarı olduğuna dikkat çekmek için, 30 Temmuz 2024, salı günü, odamızın Cağaloğlu binasında, Türk Pediatri Kurumu ile birlikte basın toplantısı düzenledik.
İstanbul Tabip Odası (İTO) Başkanı Dr. Osman Küçükosmanoğlu, İTO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Yasemin Demirci, Türk Pediatri Kurumu Başkanı Dr. Haluk Çokuğraş ve Türk Pediatri Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Özgür Kasapçopur’un katıldığı basın toplantısı, Muğla’da görev yapan aile hekimi Dr. Hürkal Tezvar’ın uğradığı saldırının kınanmasıyla başladı. Dr. Yasemin Demirci’nin meslektaşımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletmesinin ardından ilk sözü Dr. Osman Küçükosmanoğlu aldı.
Sağlık Bakanlığının basına yansıyan hacamat uygulamalarını takip ettiğini ancak nasıl bir takip yapıldığı ve nasıl bir sonuç alındığı konusunda bilgi olmadığını aktaran Dr. Küçükosmanoğlu, bakanlığın hacamat uygulamalarını yapanlara gerekli cezaları vermesi gerektiğini belirtti. Dr. Osman Küçükosmanoğlu daha sonra İTO’nun konuyla ilgili basın açıklamasını okudu. Açıklama şöyle:
BEBEK VE ÇOCUKLARA HACAMAT UYGULANMASI SAĞLIĞA ZARARLIDIR
VE AYNI ZAMANDA BİR TÜR ÇOCUK İSTİSMARIDIR.
ÇOCUKLARIMIZI KORUYALIM.
Büyük ozan Ahmed Arif’in “Adiloş bebe” şiiri şöyle başlar;
Doğdun,
Üç gün aç tuttuk
Üç gün meme vermedik sana
Adiloş Bebem,
Hasta düşmeyesin diye,
Töremiz böyle diye,
Saldır şimdi memeye,
Saldır da büyü…
Çok bilinen bir Anadolu ağıtında ise başka bir töreden bahsedilir;
“Eledim eledim höllük eledim,
Aynalı beşiğe bebek beledim,
Büyüttüm besledim, asker eyledim,
Gitti de gelmedi buna ne çare”.
Üç gün aç tutulan veya höllük denilen toprak ile kundağa sarılan bir bebeğin bu uygulamalardan fayda görmek bir yana ölüme varan kötü sonuçları olacağını biliyoruz. Ne iyidir ki bu uygulamalar artık büyük ölçüde bırakıldı.
Ancak töre, gelenek veya dini inançların istismarı yoluyla hastalıkları tedavi etmek, hastalıklardan korumak, sağlıklı yaşatmak iddiası ile özellikle sosyal medya aracılığı ile her gün karşımıza yeni mesajlar çıkıyor. Son günlerde ise giderek artan sıklıkta bebek ve çocuklarda hacamat uygulaması ile ilgili mesajlar ile karşılaşıyoruz. Bu konu ile ilgili tartışmaların bu mesajları yayan kişiler tarafından “reklamın kötüsü olmaz” düşüncesi ile olumlu karşılanabileceği kaygısı bir tarafa mesleki sorumluluğumuz gereği konu ile ilgili görüşümüzü açıklamak istiyoruz.
Hacamat (Arapça: Hijamah, anlamı: “emme”), küçük bir cilt kesiğinden bölgesel emme ile kan alınmasıdır. Uygulaması esas olarak binlerce yıl önce Uzakdoğu’da, daha sonraları Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Latin Amerika’da yapılmıştır. Uygulayıcıların, faydalı olduğunu iddia ettiği sayısız rahatsızlığa rağmen, herhangi bir sağlık yararına sahip olduğuna dair yeterli kanıt yoktur, buna karşılık önemli bazı zarar riskleri vardır. Erişkinlerin bu riskleri göze alarak bu tip tedavilere yönelmeleri, tartışmalı da olsa bu uygulamalardan şifa/fayda beklemeleri kişisel tercih olarak kabul edilebilir. Ancak bebeklerde ve çocuklarda bu uygulamaların bilimsel açıdan kesinlikle yeri bulunmamaktadır. Çocuk hakları bakımından değerlendirildiğinde ise, hem Medeni Kanun’da hem de BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan “çocuğun üstün yararı” ilkesi çerçevesinde çocuğa hacamat uygulaması “çocuk istismarı” olarak kabul edilmelidir.
Toplumumuzun büyük çoğunluğunun dini duygularını sömürmek yoluyla maddi çıkar elde etmeyi amaçlayan bu şarlatanlara inanmadığını biliyoruz. Ancak bu konuda tereddüt yaşayan yurttaşlarımızı uyarmak istiyoruz, bebek ve çocuklara hacamat uygulanması sağlığa zararlıdır ve aynı zamanda bir tür çocuk istismarıdır. Çocuklarımızı koruyalım.
“Tıbbın alternatifi şarlatanlıktır”
Basın toplantısında konuşan Türk Pediatri Kurumu Başkanı Dr. Haluk Çokuğraş da sözlerine hekimlere yapılan saldırıları kınayarak başladı. Dr. Haluk Çokuğraş “Son zamanlarda yaşadığımız iki tane olumsuz gelişme var. Bunlardan bir tanesi çocukların sağlığını tehlikeye sokan, çocukların aşılanma oranındaki ciddi düşüş. Bunun sonucu bize kızamık vakalarının tekrar hortlaması ve boğmaca vakalarının artması gibi olumsuz sonuçlarla geliyor. Aşılar insan sağlığı için yapılmış en büyük buluşlardır. Bir başka olumsuz gelişme, aynı kişiler yani aşılara karşı çıkan kişiler topuk kanına da karşı çıkıyorlar. Öte taraftan son zamanlarda artan çocuklara da uygulanmaya başlanan hacamat gibi, kupa çekmek gibi aslında çağdaş tıpta hiçbir yeri olmayan, etkinliği bilimsel çalışmalarla gösterilmemiş, olumsuz yan etkileri olabilen çağ dışı uygulamalar var. Tıbbın alternatifi yoktur. Tıbbın alternatifi şarlatanlıktır,” dedi.
“Çağdaş bilimsel verilerle ve bilimin ışığında tedavi edilmek her çocuğun doğal hakkıdır”
Dr. Özgür Kasapçopur’un okuduğu Türk Pediatri Kurumu’nun konuyla ilgili bildirisiyse şöyle:
Çocuk Hekimleri, tıbbi bilgileri ve insani değerleriyle çocukların sağlığını korumak ve hastalıklarını tedavi etmek için çalışan, aynı zamanda çocukların fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimlerini destekleyen hekimlerdir. Çocuk hekimlerinin en temel amacı, çocukların sağlıklı, mutlu ve başarılı bireyler olarak büyümelerine katkıda bulunmaktır.
Bizler, ülkemizde sayısı 7000’i aşan çocuk hekimi olarak, üzerimize düşen bu büyük görevi yerine getirirken, geleceğimiz olan çocuklarımızı sağlıklı bir şekilde yaşama hazırlamak için, çağdaş bilimsel verilerle hareket etmek bilinci ile hareket ederiz. Nerede kullanılırsa kullanılsın, güvenliği ve etkinliği kanıtlanmış bilimsel yöntemleri çocuklarımızla buluşturmak en önemli hedeflerimizden biridir. Çocuklarımızın tedavilerinde kullandığımız tüm yöntemlerin, bilgilerin, deneyimlerin ve ilaçların, yıllarca süren ulusal ve uluslararası bilimsel araştırmalarla evrensel düzeyde kanıtlandıktan sonra uygulanılmasına azami dikkat göstermek en önemli sorumluluğumuzdur.
Türk Pediatri Kurumu olarak daha önceki açıklamalarımızda belirttiğimiz gibi, dünya genelinde ve ülkemizde bilim ile sahte bilim arasındaki çatışma devam etmektedir. Bilimsel dayanağı olmayan söylemler, özellikle çocuklarımızı olumsuz etkilemektedir. Asılsız söylentilerle çocuklarımız en temel hakları olan başta aşılama, yenidoğan tarama programı amacı ile kan örneği alınması, K ve D vitamini uygulamaları olmak üzere, koruyucu hekimlik uygulamalarından mahrum bırakılmakta, çocuklarımızın sağlığı ve yaşamı tehlikeye atmaktadır. Yıllardır ülkemizde görülmeyen kızamık ve boğmaca olgularının hızla artması bu durumun ne kadar vahim bir duruma geldiğinin en önemli kanıtıdır.
Son dönemde bu yanlış uygulamalara, başta hacamat olmak üzere, bilimsel etkinliği ve güvenliği kanıtlanmamış yöntemlerin, gerekli onam ve etik süreçler tamamlanmadan, eklenmekte olduğunu görmekteyiz. Bu tip uygulamaların çocuklara geri dönüşü olmayan hasarlara yol açması kaçınılmazdır.
Çocuk hekimleri olarak, bize emanet edilen çocuklarımızı her türlü olumsuz etkiden korumak en önemli görevimizdir. Bizler, çocuklarımızı çağdaş bilimsel verilerin ışığında hazırlanmış kılavuzlarla sağlıklı tutmak, hastalıklarını tedavi etmek ve geleceğe ulaştırmak amacımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Asıl olarak bir çocuk istismarı olan, etkinliği ve güvenliği bilimsel olarak kanıtlanmamış yöntemlerin çocuklarda uygulanmasına her zaman karşı çıkarak gerekli önlemlerin alınmasını sağlayacağız. Ülkemiz çocuk hekimlerinin uzmanlık derneği olan Türk Pediatri Kurumunun yaşamın her alanında çocuk haklarının koruyucusu ve onların avukatı olduğunu bir kez daha dile getirmek ve kamuoyuyla paylaşmak isteriz.