Henüz sadece fareler üzerinde denenen yeni bir gen terapisinin bel ağrısına neden olan diskleri onarabildiği keşfedildi. Yeni gen terapisi sayesinde hasarlı diskler yeniden onarılarak, eski yastıklamalarını sağladığı ve fareleri iyileştirdiği ifade ediliyor.
Omurlarımız, omurumuza yeterli desteği sağlasa da, her diskin arasındaki lastiğimsi diskler omurları aynı bir jel yastık gibi dengeleyerek, şokları absorblar ve omurun daha esnek olmasında yardımcı olur. Her şeye rağmen, bu yastıklayıcı yapılar zamanla dejenere olur veya yırtılır. Bu nedenle, belde geri dönüşü olmayacak bir ağrı sürecine girilebilir. İşte bu bel ağrısı zamanla insanı elden ayaktan düşürecek bir duruma gelebilir.
“Bir yastıklama dokusu yerinden çıktı mı, doku aynı patlak lastik gibi iner. İşte bu proses ilerler ve zamanla diğer disklere de baskı uygulayarak onlara da yük bindirerek onları da bozmaya başlar. Kendinizi sonunda hastanede bulursunuz,” diyor araştırmanın kıdemli araştırmacısı Devina Purmessur Walter.
Ohio State Üniversitesi’nden bilim insanları, hasarlı diskleri onaracak gen tedavisini farelerde test etti. Ekip “nano taşıyıcılar” üreterek bağlayıcı dokuların dışındaki mesaj taşıyan hücreleri taklit eden hücreler ürettti. Bu nano taşıyıcılar FOXF1 adı verilen bir proteini kodlayarak, farelerdeki hasarlı disklere solüsyon olarak enjekte ediliyor.
Farelerde Hasarlı Disk Dokularının İyileştiği Gözlendi
“Bizim konseptimizde gelişim özevrimleştiriliyor: FOXF1 geni gelişim esnasında ve sağlıklı dokuda ifade edilse de, yaşlandıkça azalır. İşte biz hücreleri kandırarak, yeniden gelişim aşamasına geçiriyor ve sağlıklı hale getiriyoruz,” diyor Purmessur Walter.
12 hafta boyunca takip edilen gen terapisi alan farelerin, sadece tuzlu verilen farelere göre gelişim gösterdiği bulundu. Disk dokusunun daha fazla protein üreterek, dokuyu güçlendirdiği ve su tutmaya yardımcı olduğu bulundu. Böylece omurgadaki yastıklama aksiyonu geri geldi ve esneklik sağlamaya başladı. Tabi ki, farelere ne kadar ağrı hissettiklerini tam olarak soramasanız da, davranış testleri ağrıya ilişkin semptomların azaldığını gösterdi.
Bu bulgu, kronik sırt ağrısı olan insanlar için nihai bir gen terapisi umutlarını artırıyor, ancak elbette bu aşamada hayvanlardaki sonuçların devam edip etmeyeceğini söylemek için çok erken. Bu deneyler akut omurga yaralanmaları olan genç yetişkitedavin farelerde gerçekleştirildi, bu nedenle bir sonraki adımlar, omurga diskleri yaşla birlikte bozulan yaşlı farelerde test etmek olacaktır. Çünkü asıl problem yaşlandıkça bu dokuların onarılmamasından ileri gelmektedir.
Tedavi henüz insanlar üzerinde denenmedi, klinik çalışmaları başlamamıştır.