Hangisine kızmalıyım acaba!
Bilemedim doğrusu.
Fatih Altaylı’nın yazısı (HaberTürk);
Dün yazımın sonuna “Canan Karatay Hanımefendi’nin önerdiği diyetleri uygulamayın.
Bu diyetler kulağa hoş ya da işinize gelebilir.
Belki birkaç kişiye de yaramış olabilir.
Ama çok daha fazla insanın başına dert açtığından ve hatta ölümüne neden olduğundan şüpheniz olmasın” diye yazdım.
Abuk sabuk internet siteleri “Canan Karatay diyeti yaptı ölüyordu” gibi söylemediğim şeyleri manşet attılar.
Şuursuzluk mu desem sorumsuzluk mu?
Canan Karatay’ın önerdiği bir diyeti falan uygulamadım çok şükür.
Peki yazımın sonuna niye böyle bir cümle koydum?
Tek maksadım vardı.
Beni okuyan ve yazdıklarıma değer veren insanları korumak.
Bir yazar kendi deneyim ve bilgilerini okurları ile paylaşır, ben de öyle yaptım.
Niye mi?
Çok basit.
Kalp rahatsızlığım nedeniyle hastanelik olup, iki stentle durumu atlattım ama ortada ilginç bir durum vardı.
Geçen yıl yaptırdığım çekapta o iki damarda hiçbir sorun, hiçbir tıkanma yoktu.
Bir yılda ne olmuştu da bu damarlar tıkanmıştı?
Olan şuydu, ben iyiyim diye gaza gelip, hiç yemediğim kadar tereyağ, hiç yemediğim kadar kırmızı et, kokoreç, sakatat yemiştim.
Yani Canan Karatay’ın herkese önerdiği tarz bir beslenme.
Büyük ihtimalle ortaya çıkan sorunun nedeni buydu ve doktorlar kırmızı eti haftada en fazla iki kez tüketmemi, tereyağından uzak durmamı, sebze tüketimine ağırlık vermemi, zeytinyağını da abartmadan tüketmemi önerdiler.
Daha doğrusu emrettiler.
Ben de doktorlara “Canan Karatay tam tersini öneriyor” dediğimde, “Canan Karatay’ın önerdiği beslenme türü ile ilgili yayınlanmış tek bir bilimsel makalesini getirirseniz biz de bu diyeti uygulamanızı isteriz elbette. Saygın bir bilimsel dergide yayınlanmış ve atıf almış tek bir makale” dediler.
Canan Karatay’ın diyetlerini uygulamak isteyenler var ise benim yazdığım bir yazının, Canan Hanım’ın katıldığı onlarca programın yanında lafı bile olmaz.
İsteyen elbette uygular.
Sonuna kadar da uygular.
Bana ne?
Ama mesela bazen tolumun büyük bölümünün onayladığı bir şeye “Aman dikkat” diyoruz, uyarıyoruz, eleştiriyoruz.
Demeyelim mi!
Sonra iş işten geçince “Madem biliyordun niye uyarmadın” demeyin diye.
Yoksa bildiğinizi okumanızda benim için hiçbir sakınca yok.