Ana Sayfa Tıp&Sağlık Besin Alerjileri Gelecek Nesilleri de Tehdit Ediyor!

Besin Alerjileri Gelecek Nesilleri de Tehdit Ediyor!

Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban

Çocuklarda besin alerjileri özellikle çevresel şartlardaki değişimlere bağlı olarak en çok konuşulan konulardan biri haline geldi. Bugün her 17 çocuktan birinin  besin alerjisiyle karşı karşıya kaldığını söyleyen Çocuk Sağlığı Hastalıkları ve Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban, hastalığın genetik geçişle seyretmesi ve ömür boyu devam etmesi gibi faktörlerden dolayı gelecek nesiller açısından da çok önem taşıdığını söyledi.  

Besin alerji belirtilerinin çocukların yaşlarına göre farklı belirtilerle seyrettiğini söyleyen Çocuk Sağlığı Hastalıkları ve Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban, bu belirtilerin farklı hastalıklarla da benzerlik taşıdığı için aileleri dikkatli olmaları konusunda uyardı. Bebeklik çağından itibaren başlayan besin alerjilerinde genetik etkenlerden çevresel faktörlere, annenin gebelikte beslenmesinden çocukların her geçen gün daha çok tükettikleri paketli gıdalara kadar birçok etkenin rol oynadığını söyleyen Prof. Dr. Sarıçoban, ailelerin en çok merak ettiği soruların yanıtlarını verdi.

DOĞADAKİ TÜM BESİNLER ALERJİ YAPABİLİR

Doğadaki tüm besinlerin besin alerjisi yapabileceğini hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Çocuk Sağlığı Hastalıkları ve Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban, alerji yapabilen diğer besinlerle ilgili şu bilgileri verdi: “Yumurta ve süt küçük çocuklarda en sık karşılaştığımız alerjik besinlerdir. Çocuklar büyümeye başladıkça buğday, soya ve kabuklu yemişler ve yaş arttıkça da kabuklu deniz ürünleri ve balık alerjisi daha sık karşılaşılıyor.”

Alerjik reaksiyonda genellikle bir alerjik tetikleyicinin bulunduğunu bu nedenle farklı sorunlardan ayırt etmenin mümkün olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ercan, “Örneğin yumurtaya alerjisi olan bir çocukta belirtiler yumurta yedikten sonra ortaya çıkar. Ayrıca, atopik dermatit, eklem yerleri, boyun ense gibi vücudun belli yerlerini tutar. Döküntünün şekli ve yeri itibariyle hekimler tarafından kolaylıkla ayırt edilebilir.” diye konuştu.

ŞİKAYETLER ÇOCUĞUN YAŞINA GÖRE DEĞİŞİYOR

Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban, alerjik reaksiyonların çocuklarda yaş gruplarına göre farklı semptomlar gösterdiğini belirterek şu bilgileri verdi:

“Bebekliğin ilk dönemlerinde, mukuslu veya kanlı-mukuslu dışkılama, kusma, hazımsızlık ile giden bağırsak şikayetleri; ciltte kuruluk-kaşıntı-döküntü ile seyreden egzama, ciltten kabarık-kaşıntılı kırmızı ürtiker(kurdeşen) ile giden deri bulguları görülür. Daha büyük bebeklerle ve erken çocukluk döneminde ise ek olarak tekrar eden sık hastalanmalar, sık bronşit ve bronşiyolit geçirme, öksürük, hırıltılı solurum, tekrar eden kulak iltihapları, burun tıkanıklığı gibi solunum yolu şikayetleri hastaneye başvurulara neden olur. Daha büyük çocuklarda ise gözlerde kaşıntı, bulanıklık, yaşarma gibi alerjik göz nezlesi ve sık hapşırma, burun kaşıntısı, burun akıntısı gibi alerjik nezle belirtileri gözlenir.”

Özellikle belli şikayetler tekrar etmeye başladıysa ve bunları açıklayacak başka bir sebep yoksa hekime başvurulması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Sarıçoban, “Ancak şikayetler çok yoğunsa, nefes darlıkları, bayılma, vücutta şişme, anaflaksi geçirme, çocuklarda aşırı huzursuzluk, yoğun kusma, kilo alamama gibi durumlar varsa mümkün olduğunca erken hekime başvurulmalıdır” diye konuştu.

ÇOCUĞUN ÇEVRESİNDEKİLER MUTLAKA BİLGİLENDİRİLMELİ

Besin alerjilerinde ani gelişen, şiddetli ve tüm vücudun aynı anda tepki vermesine neden olan ve sonuçları hayati risk taşıyan anaflaksiyi önlemek için çok dikkatli olmak gerektiğinin altını çizen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Çocuk Sağlığı Hastalıkları ve Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban konuyla ilgili şu bilgileri verdi:

“Hiç istemediğimiz bu tablonun oluşmasını önlemek için öncelikle alerjiye neden olacak besinlerin kesinlikte tüketilmemesi gerekiyor. Bunun için de tüketilen tüm ürünlerin içerikleri mutlaka okunmalı, dışarıda yemek yenecekse içinde neler olduğu sorgulanmalı. Bu konuda sadece ebevynlerin değil çocukla ilgilenen, bakıcı, anneanne, dede gibi yakınlar, öğretmenlerinin de uyanık olması önemli. Çocuğun çevresindeki herkes konuyla ilgili bilgilendirilmeli.”

YÜKLEME TESTLERİ HALA ALTIN STANDART!

Yapılan alerji testlerinde çocuklarda pozitif sonuç çıkmamasının ailelerin kafasını karıştırabileceğini söyleyen Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban, yükleme testlerinin tüm besin alerjilerini ortaya çıkarabilen altın standart olarak kullanıldığını söyledi. Alerjik hastalıkların ortaya çıkmasında iki farklı mekanizma bulunduğunu ve bunun da test sonuçlarını etkilediğini hatırlatan Prof. Dr. Sarıçaban konuyla ilgili şu bilgileri verdi:

“Bunlardan ilki İmmunglobulin E aracılıklı alerjik hastalıklar ki bunlar testlerde ortaya çıkabiliyor. Deri ya da kan testleriyle bu grup tespit edilebiliyor. Testler için bir yaş sınırlamamız yok. Elbette yüzde 100 doğruluk diye bir şey söylemek mümkün değil. Eğer hastalık varsa sonuç çıkacaktır. Alerjik hastalıkların ortaya çıkarılmasında ikinci mekanizma ise non immunglobilin E aracılıklı dediğimiz mekanizma. Bu kan ve deri testlerinde çıkmıyor. Çünkü biz testlerde immunglobilin E miktarını ölçüyoruz. Bunlar Ig E aracılıklı olmadığı için testlerde de tespit edemiyoruz. Besin alerjilerinin bir kısmı da bu grupta olduğu için test yapıldığı zaman alerjisi yokmuş gibi çıkabilir. Ancak çocuk bir besine hep aynı reaksiyonu veriyorsa alerji var demektir. Bu nedenle tanıyı klasik deride ve kanda baktığımız alerji testleriyle tespit edemiyorsak bir süre besini elimine ettikten sonra yaptığımız yükleme testleriyle koyabiliyoruz. Bu testler yüzde 100’e yakın güvenilir sonuçlar veren altın standart testlerdir ve hiçbir test yükleme testinin önüne geçmez.”