Söz konusu yemek olduğunda, bazı insanlar kontrolü tamamen kaybettiklerini söyler. İfade komik bir itiraf gibi gelse de, son yapılan araştırmalar yemek konusunda insanların kontrolü büyük oranda kaybedebildiklerini gösteriyor. Görünüşe bakılırsa artık suçlanabilecek başka bir mekanizma daha var.
- Gürkan Akçay
- Boğaziçi Üniversitesi –
Editör / Yazar &www.bilimfili.com’dan alıntıdır;
Dopamin, beynimizin ödül sistemindeki en önemli nörotransmitterlerden birisidir. Örneğin, hedeflerinize ulaştığınızda ya da arzuladığınız bir şeye erişmede sizi harekete geçiren motivasyon ortaya çıktığında, beyninizin ödül merkezlerinde dopamin salınımı sağlanır.
Öte yandan motivasyon değişimleri, uyarılma, dikkat, duygu ve öğrenmeyi de içeren birçok mental olay da ödüle yakın bir zamanda meydana gelir. Örneğin, tatlı bir gıda (şeker, dondurma vb.) veren bir otomatın yanından geçişinizi hayal edin. Eğer açsanız, dikkatiniz makineye yönelecektir ve makineye yaklaştıkça daha da uyarılmış bir hale geleceksiniz. Tatlıyı bir kez yediğinizde, haz duyarsınız, açlık hissiniz azalır ve burada beyniniz otomatı bir ödülle ilişkilendirmeyi öğrenir. İşte dopamin sistemi yalnızca tek bir hazdan ziyade birçok sürecin yer aldığı bir sistemdir. Otomata yaklaşmanız, tatlıyı yemeniz, açlık hissinizin azalması ve öğrenmenin gerçekleşmesi hepsi birer dopamin sistemi sürecidir.
27 Aralık’ta (2018) Cell Metabolism‘de yayımlanan bir çalışmada, araştırma ekibi, gıda alımının vücutta nasıl kontrol edildiği sorusu üzerine yoğunlaştı. Araştırma kapsamında yürütülen deneylerde, bir grup katılımcıya “milkshake”ler verildi ve aynı anda da beyindeki dopamin salınımı ölçüldü.
Yapılan deneylerde, ilk milkshake tadımının ardından, katılımcıların beyninde, aniden, dopamin salınımının ilk dalgası ortaya çıktı. Ardından içecek mideye ulaşır ulaşmaz, bir başka dopamin salınım dalgası daha ortaya çıktı. Geçmişte farelerle yapılan deneyler, besin mideye ulaşır ulaşmaz, bunun bilgisinin beyine iletildiği ortaya koyulmuştu. Cell Metabolism‘de yayımlanan bu çalışmada da, benzer sürecin insanlarda da gerçekleştiği ve dahası bunda spesifik bazı beyin bölgelerinin de rol aldığı ortaya konuldu.
Dopamin Arzusu
Araştırmada, öznel isteklerle dopamin salınımı arasında bir bağlantı bulunduğu sonucuna ulaşıldı. Şöyle ki; milkshake için özel bir arzu hisseden katılımcıların beyni, içecekleri tattıklarında daha fazla dopamin salınımı gösterdi. İçecek mideye ulaşır ulaşmaz, her ne kadar daha az olsa da yine dopamin salınımı gerçekleşiyor. Araştırma sonuçlarına göre, arzularımız, dopamin salınımı ile yakından ilişkilidir. Eğer ikinci dopamin salınımını da “mideden geçiremezsek”, geçirene kadar yemeye devam edebiliriz.
Besin alımı, vücudumuzun enerji ve besin içeriklerinin sağlanması bakımından birincil kaynağıdır. İdeal anlamda, enerji tüketimi ve besin alımı düzenli bir dengededir. Ancak, besinin aynı zamanda da bir ödül değeri bulunur. Eğer ki, ödül sinyalleri denge sinyalinden daha güçlü ise yeterinden fazla yeriz. Bu durum da aşırı kilo alımına ya da obeziteye sebep olabilir.
Peki dopamin salınımının kontrolü sağlanarak obezite önlenebilir mi? Ne yazık ki, bu o kadar kolay değil. Çünkü, vücudumuzdan gelen sinyallerin eylemlerimizi nasıl etkilediğini ve bu sinyalleri –örneğin; bilişsel kontrol aracılığıyla– nasıl etkileyebileceğimizi henüz tam olarak çözebilmiş değiliz. Cevap için daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.