Araştırmacılar, farelerde yüksek tansiyonu düşürmek için beyaz yağı, kan damarlarını gevşetme özelliğiyle bilinen kahverengi yağa dönüştürdü. Bulgularının, yüksek tansiyonun yanı sıra obezite ve tip 2 diyabet gibi diğer metabolik bozukluklara olanlar için hedefe yönelik tedavilerin önünü açtığı kaydildi.
Yüksek tansiyon veya hipertansiyon, dünya çapında kardiyovasküler hastalıkların ve erken ölümün önde gelen nedenlerinden biri.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 30 ila 79 yaşları arasındaki 1,28 milyar yetişkinin hipertansiyona sahip olduğunu ve bunların yaklaşık yarısının (yüzde 46) bu duruma sahip olduğunun farkında olmadığını tahmin ediyor.
Kahverengi yağın farelerde hipertansiyonu kontrol edip etmediğini araştıran araştırmacılar, bir beta-3 agonisti olan anjiyotensin II (ANG II) veya ikisinin bir kombinasyonunu uygulayarak erkek farelerde kahverengileşmeyi tetikledi.
Bir kontrol grubuna yalnızca salin verildi. Beta-3 agonistleri kas hücresi zarlarındaki beta-3 reseptörlerini aktive ederek gevşemeye neden olurken, ANG II damar daralmasına neden oldu. Hayvanların kan basıncı ve damar fonksiyonları tedavinin başlangıcında ve tedavinin yedinci gününde ölçüldü.
Araştırmacılar, damar tonusu ve kan basıncında artış gösteren, tedavi edilmemiş hipertansif farelerde PVAT’ın kasılma önleyici etkisinin kaybolduğunu buldu.
PVAT’ın kahverengileşmesi, dokunun antikontraktil etkisini korudu, endotel fonksiyonunu iyileştirdi ve hipertansiyon gelişimini azalttı. Kan damarlarının iç hücresel astarı olan endotel, damar tonusunun kontrolünde önemli bir rol oyunamakta.
Araştırmacılar, “Mevcut çalışmadan elde edilen veriler, hipertansiyonda işlevsiz PVAT’ın meydana geldiğini gösteriyor. Ancak beyazdan bej fenotipe fenotipik bir geçiş, PVAT fonksiyonunu korur ve dolayısıyla vasküler kasılmayı azaltır ve endotel fonksiyonunu korur. Sonuç olarak, PVAT’ın kahverengileşmesi, hipertansiyon gelişiminin azalmasına neden olur.”
Araştırmacılar, “PVAT ile hipertansiyon arasında nedensel bir ilişki açıkça gösterilmese de, bu çalışmalar, PVAT işlev bozukluğunun, vasküler işlev bozukluğunun ve ardından hipertansiyonun gelişiminde önemli bir mekanizma olarak güçlü bir destek sağladığını” kaydettiler.
Araştırmalarının, PVAT’yi koruyan, yalnızca hipertansiyonu olan insanlara değil aynı zamanda PVAT işlev bozukluğu ile işaretlenmiş koşullara sahip olanlara da yardımcı olacak hedefe yönelik tedaviler geliştirmenin önünü açabileceğini belirttiler.