Beyin tümörlerinin hemen hemen her yaş aralığında görülebildiğine, ancak 10 yaş altı çocuklarda ve 70 yaş üzerindeki kişilerde daha yaygın görüldüğüne dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Göçmen, “Beyin tümörleri şiddetli baş ağrısı, bulantı, kusma, konuşma bozukluğu, kol ve / veya bacakta güç kaybı ve görme bozukluğu gibi semptomlara yol açabilir. Genetik geçiş, radyasyona maruz kalmak, beyaz ırk gibi bazı etkenlerin yanı sıra farklı risk faktörleri de beyin tümörü oluşumunu tetikleyebilir. Bazı sınırlı çalışmalarda ise aşırı cep telefonu kullanımının da beyin tümörüne neden olduğu görülmüştür. Toplumda her 100 bin kişi arasında 3 ila 5 kişide bir görülen bu hastalığa, kadınlara oranla erkeklerde daha sık rastlanıyor. Beyin kanseri belirtilerini bilmek, varsa şikayetlerinizi dikkate almak ve vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmak çok önemli” açıklamasında bulundu.
Beyin tümörü, beynin kendi dokusunda yer alan hücrelerin farklılaşarak kontrolsüz bir şekilde çoğalmasıyla ya da vücudun farklı bir yerinde var olan kanser hücrelerinin kan dolaşımı yoluyla beyne ulaşarak bu bölgeye yayılmasıyla oluşan bir hastalıktır. Beyin tümörünün beyne ait hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasıyla oluştuğunu anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Göçmen, “Kanser hücreleri, sağlıklı hücrelerden çok daha uzun yaşar. Bu hücrelerin çoğalmasıyla oluşan hücre yığını, tümör olarak adlandırılır. Bunun yanı sıra vücutta var olan pek çok kanser türü de beyne metastaz yapabilir. Farklı bir deyişle vücudun farklı bir bölgesinde olan kanser türü de zaman içinde kan dolaşımına karışarak beyne ulaşabilir. Bu da beyin tümörü oluşumuna yol açabilir” dedi.
Beyin tümörü beyaz ırkta daha çok görülüyor
Günümüzde beyin tümörünün neden olduğunun tam olarak anlaşılamadığını söyleyen Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Göçmen, “Ancak genetiğin ya da farklı bir deyişle aile öyküsünün, bazı beyin tümörleri ile direkt olarak ilişkisi olduğu bilinmektedir. Beyin tümörü oluşumunu tetikleyen bazı risk faktörleri bulunur. Irk, bu risk faktörlerinin başında gelir. Beyin tümörü, beyaz ırkta daha yaygın görülür. Yaş da beyin tümörü ile alakalıdır. Beyin tümörü hemen her yaşta görülse de 10 yaşın altındaki çocuklarda ve 70 yaşın üzerindeki yetişkinlerde daha sık görülür. Bunların yanı sıra, radyasyona maruz kalmak, bazı hormonlar ve kimyasallar da beyin tümörü oluşumunda risk faktörüdür” şeklinde konuştu.
Beyin tümörü büyüdükçe kafa içerisindeki basıncı arttırıyor
Beyni dış etkenlerden koruyan kafatasının, anatomik açıdan genişlemeye uygun yapıda olmadığını hatırlatan Prof. Dr. Selçuk Göçmen, “Hastalık ilk oluşmaya başladığı dönemde lezyon şeklindedir ancak beyin tümörleri evreleri ilerledikçe kafatasının sert yapısından dolayı tümör, beyne direkt olarak baskı yapmaya başlar. Sinsi bir şekilde büyümesini sürdüren beyin tümörü, bu döneme kadar çoğunlukla bir semptoma yol açmaz. Ancak tümör büyüdükçe beyin dokusu üzerindeki baskı ve kafa içi basınç artar. Tümörün yerleştiği bölgeye göre beyin fonksiyonları etkilenir ve böylece beyin tümörleri belirtileri ortaya çıkar” dedi.
Beyin tümöründe en sık görülen 7 belirti
Prof. Dr. Selçuk Göçmen, beyin tümörü vakalarında sık görülen 7 belirtiyi şöyle sıraladı:
Baş ağrısı: Tümörün büyüyerek kafa içi basıncını artırması ile birlikte ilk oluşan belirti baş ağrısıdır. Beyin tümörüne bağlı olarak oluşan baş ağrısı şikâyeti son derece şiddetlidir ve kişi ağrı kesici ilaç kullanmasına rağmen baş ağrısı azalmaz. Beyin tümörü büyüdükçe ağrının sıklığı ve şiddeti artar. Baş ağrısı şikâyeti gece saatlerinde şiddetlenir ve kişi sabah uyandığında da baş ağrısı şikâyeti olur. Eğilmek, öksürmek gibi kafa içi basıncın artmasına yol açan eylemler, baş ağrısının şiddetlenmesine yol açar.
Bulantı ve kusma: Beyin tümörü varlığında baş ağrısına eşlik eden mide bulantısı ve kusma şikâyeti görülür. Çoğunlukla sabah saatlerinde gerçekleşen kusmaya hıçkırık da eşlik edebilir.
Uyuşukluk: Tümörün boyutuna bağlı olarak uyuşukluk gelişir. Beyin dokusu üzerinde artan baskıya bağlı olarak gelişen bu durumda kişinin uyku ihtiyacı artar. Özellikle çocuklarda kusma ile baş ağrısında azalma gözlemlenebilir.
Görme ve konuşma bozuklukları: Çift görme, şekillerin kayması, görüşün dalgalanması, bulanık görme, görüş kaybı gibi pek çok görme bozukluğunun yanı sıra tümöre bağlı olarak kişide dilin dönmemesi, kelimeleri hatırlayamama, telaffuz problemleri, peltek konuşma, konuşulanları anlamama gibi konuşma bozuklukları gelişebilir.
Nöbet: Beyin dokusunun baskı altında kalmasına bağlı olarak beyin fonksiyonlarında bozulmalar yaşanır. Kol ve bacaklarda seğirme ya da tüm vücudun titremesi gibi belirtilerin yanı sıra kısa süreli bilinç kaybı da oluşabilir.
Denge problemleri: Beyinde tümör varlığında kişi dengesini kurmakta zorlanabilir. Ayağa kalkmak ve yürümek gibi temel becerileri yapmak güçleşebilir.
Kişilik değişimi: Tümörün yerleştiği bölgeye göre hastada kişilik değişimleri görülebilir. Normalde çok sakin olan biri hırçın ve öfkeli birine dönüşebilir. Bilinç değişimi ve unutkanlık yaygın olarak görülebilir.
Tümörün tamamen çıkarılması tedavide oldukça önemli
Beyin tümörü tanısında kişinin öyküsünün son derece önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Selçuk Göçmen, “Hekim, kişinin anamnezini aldıktan sonra nörolojik muayene ile hastayı değerlendirir. Ardından BT, MR gibi radyolojik görüntüleme yöntemleri ile tanı netleştirilir. Radyolojik görüntülemeler ile tümör varlığı gözlenir, boyutu ve yerleşimi hakkında bilgi sahibi olunur. Bazı vakalarda tanını netleştirilmesi için beyin biyopsisi yapılması gerekebilir. Tanını netleştirilmesinin ardından tedavi süreci belirlenir. İyi huylu tümörlerin cerrahi yöntemlerle çıkarılması esastır. Kötü huylu tümörlerde ise cerrahi girişim sonrasında tedavi süreci, radyoterapi ve kemoterapi ile desteklenir. Özellikle iyi huylu ve kötü huylu tümörlerde tümörün cerrahi olarak tamamen çıkarılması tedavide önemli. Günümüzde hibrit ameliyathanelerde, en az riskle başarılı cerrahiler yapılabiliyor” açıklamasında bulundu.