Los Angeles Doğa Tarihi Müzesi’nden beyin bilimci J.M. Stibel liderliğinde yapılan araştırmada son 50.000 yıl içinde insan beyninin önemli ölçüde küçüldüğü bulundu.
Modern homosapiens beyninin son 50.000 yıl içinde %5’den fazla küçüldüğü bulundu. Ayrıca Stibel obeziteye bağlı vücut boyutuyla bağlantılı olarak beyin küçülmesi (ensefalizasyon) olabileceğine dair kanıtlar bulmuştu.
Buna rağmen makalede, genel zeka ve eğitimsel kazanım ölçümlerinin geçtiğimiz yüzyılın büyük bir kısmında arttığı da belirtiliyor. Aslında, sağlık, eğitim ve teknoloji gibi çevresel faktörler beynimizin küçüldüğü gerçeğini telafi etmiş olabilir ya da beyin hacmi ve zeka arasında çok güçlü bir bağlantı olmayabilir. Yine de Einstein’ın beyin otopsisinde(büyük bir beyni var) beyin ne kadar farklı olabileceğini anatomik olarak da görebiliriz.
Stibel’in IQ skoru bir zeka ölçütü olarak kullandığı unutulmamalıdır. Bu ölçüt, marjinalize edilmiş toplulukların haklarını ellerinden almak için kullanılan bir araç olarak uzun ve kirli bir geçmişe sahiptir. Farklı zeka türlerini aşırı basitleştirilmiş tek bir ölçütte topladığı için de yaygın olarak eleştirilmiştir. Bununla birlikte IQ, bilişsel işlevi değerlendirmek için hala yaygın olarak standart bir ölçüt olarak kabul edilmektedir.
Eski Buluntulara da Bakıldı
Bu çalışmada, örnekler yalnızca hem vücut hem de beyin kütlesinin bağımsız tahminlerini oluşturmak için yeterli birikim varsa dahil edildi. Otuz Holosen ve 25 Geç Pleistosen AM Homo iskelet ölçüsü, kafatası ve postkraniyal tahminlere olanak tanırken, daha geniş bir karşılaştırma için 16 daha eski hominin örneği kullanılmıştır. Modern insanlar için 1980-1982 yılları arasında ölen 19 bireye ait otopsi verileri kullanılmıştır. Ensefalizasyon, tarih öncesi Homo’nun bilişsel gücü için bir vekil olarak kullanılmıştır. Göreceli ve mutlak beyin büyüklüğünün insanlarda bilişsel işlevle güçlü bir şekilde ilişkili olduğu bulunmuş olsa da, bu yine de bir sınırlama oluşturabilir. Ancak tarih öncesi kalıntılarla çalışmanın sınırlamaları göz önüne alındığında, nöron sayısı, korteks ölçeklendirmesi veya bilişsel yetenekle ilgili diğer değişkenler gibi faktörleri dikkate almak mümkün değildi. Dolayısıyla, bilişsel yeteneğin belirlenmesi fiziksel belirteçlerle sınırlı kalmıştır. Bu sınırlamaların bazılarını hesaba katmak için, insanlarda bilişsel işlev üzerinde evrimsel bir etki olup olmadığını incelemek amacıyla, bilişsel işlev testleri ve eğitimsel kazanım anketleri de dahil olmak üzere, genel bilişsel yetenekle ilişkili fenotiplere karşı seçilimi doğrudan test eden çalışmaların bir meta incelemesi kullanılmıştır. Çeşitli çalışmalardaki genom veri setlerinden yararlanılarak, doğal seçilimin etkilerini incelemek için, birbirini izleyen nesiller boyunca evrimsel uygunluğu etkilediği gösterilen üreme başarısıyla ilişkili fenotipler kullanılmıştır. Stibel, endişe verici bir şekilde, “son 30 yılda dünyanın birçok yerinde IQ’da önemli bir düşüş kaydedildiğine ve en büyük düşüşlerin sanayileşmiş uluslarda meydana geldiğine,” dikkat çekiyor. Bu da çevresel faktörlerin uzun vadede zeka düzeyimizi artırmaya ya da korumaya yardımcı olamayabileceği anlamına geliyor.
Yani “Idiocracy” filmindeki dünya gelecekte gerçek olabilir – tabii eğer henüz gerçek olmadıysa. İdiocracy filminde uyku kapsülündeki sıradan iki Amerikalı ,geleceğin Amerika’sında uyandıkları insanların iyicene aptallaştığını gösteriyordu. Kendi zamanlarında normal zekaya sahip insanların, gelecekte üstün zekalı görülmeleri belki de bir ironi değildir.
Kaynak : https://www.psypost.org/brains-are-getting-smaller-in-modern-humans/
Oğuz Sezgin / www.gercekbilim.com/bilim-insanlariinsan-beyninin-giderek-kuculdugunu-buldu/