Deprem ülkesinde olduğumuzu unutmadan, tıp eğitiminde mutlaka travma ve afet psikiyatrisi ile ilgili eğitime ağırlık verilmeli
Hizmet gösterdiği tedavi alanlarında toplum bilincini arttırmaya ve farkındalık yaratmaya yönelik çalışmalar gerçekleştirmeyi misyon edinen Nobel İlaç, “Bipolar Farkındalık Günü” kapsamında Bipolar Bozukluklar Derneği ile işbirliği içinde bipolar hastaları için önemli konuları gündeme taşıyor.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Bipolar Bozukluklar Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Çağdaş Eker, “Bipolar Farkındalık Günü” çalışmaları kapsamında önemli bilgiler paylaştı.
Tedavi şansı oldukça yüksek
Bipolar bozukluğun, Türkiye’de yaklaşık 50 kişide 1 görülen, kronik seyreden bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Çağdaş Eker, “Rahatsızlığın sadece alevlenme dönemlerinde işlevselliği bozduğunu görüyoruz. Diğer zamanlarda kişiyi bipolar bozukluğu olmayan kişiden ayırt etmek mümkün değil. Tedavi şansı oldukça yüksek. Düzenli tedavi ile bu kişilerin normal hayatlarına devam etmeleri mümkün. Aile, iş ve çocuk sahibi olmalarının önünde bir engel yok. Burada önemli olan iyi oldukları dönemde koruyucu tedaviye devam etmeleri. Bu rahatsızlık modern zamanların rahatsızlığı da değil. Bildiğimiz kadarıyla bu rahatsızlığı ilk kez Kapadokya’dan Aretaeus milattan sonra 1’inci yüzyılda tanımlıyor. Onun tanımlamasıyla bipolar bozukluk, mani ve depresyon şeklinde iki ayrı uca sahip bir rahatsızlık olarak biliniyor” ifadelerini kullandı.
Bipolar Bozukluklar Derneği’nin amaçlarıyla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Mehmet Çağdaş Eker, “Rahatsızlık hakkında farkındalık oluşturmak, hasta ve hasta yakınlarına rehberlik yapmak, bu alanda daha fazla tecrübesi olan hekimlerin daha az tecrübesi olan hekimlere tecrübelerini aktarmaları için bir eğitim ortamı oluşturma amacındayız. 30 Mart Bipolar Farkındalık Günü’nde özellikle dikkat çekmek istediğimiz konu ise bipolar bozukluğun tedavi edilebilir, kontrol altına alınabilir bir rahatsızlık olduğu ve rahatsızlığın sağlıklı dönemlerinde kişilerin bipolar bozukluk olmayan kişilerden ayırt edilemeyeceği, bu kişilerin sağlıklı olarak hayatlarına devam edebileceklerini, koruyucu tedaviye devam etmeleri ve bipolar bozuklukla ilgili akıllarına takılan soruları mutlaka hekimleriyle paylaşmalarıdır” açıklamalarında bulundu.
Deprem blgesindeki hastalara ilaç desteği
Yaşanılan deprem afetinden sonra bölgedeki psikiyatrik hastaların birtakım zorluklar yaşadığına değinen Prof. Dr. Eker, bu konuda yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verdi. Prof. Dr. Eker, “Bölgede büyük bir yıkım oldu ve buna bağlı olarak sağlık tesislerinde de yıkımlarla karşılaşıldı. Tedavisi sürmek zorunda olan yatan hastalar da güvenlikleri için bulundukları binalardan tahliye edildi. Ayaktan tedavi gören hastalar ise ilaçları evlerinde ya da enkaz altında kaldığı için ilaçlarına ulaşamadı. Eczanelerin bulunduğu binalar da yıkıldı. Dolayısıyla ilk anda ilaca ulaşmak konusunda sorunlar yaşandı. Bipolar bozukluğu olan hastaların uykuları çok önemli. Uyku düzenindeki bozukluklar, o bölgede yaşayanlar ve o bölgenin dışında deprem tedirginliği yaşayan pek çok hastamızın rahatsızlığının alevlenmesine neden oldu. Dernek olarak ve Türkiye Psikiyatri Derneği ile beraber hem hekimlerin o bölgede hizmet verebilmeleri için hem o bölgede neler yapılabileceğiyle ilgili hekimlere eğitim verilmesi için hızlıca organize olduk. Bunun dışında dernek olarak aralarında Nobel İlaç firmasının da bulunduğu pek çok ilaç firması ile görüştük ve hepsi de olumlu dönüş yaptı. Bölgede ilaç sorunu nedeniyle ciddi anlamda ilaç bağışı yapılmasını sağladık. Hem elimizdeki ilaç numunelerinden hem de ilaç firmalarından temin ettiğimiz ilaçlarla bölgeye destek olmaya çalıştık” dedi.
‘Tıp Eğitiminde Travma Ve Afet Psikiyatrisi Eğitimine Ağırlık Verilmeli’
Deprem gibi afetlerde psikiyatrik hastaların ihtiyaçlarının baz alınarak uygulanacak süreç iyileştirme çalışmalarına ilişkin önerilerini paylaşan Prof. Dr. Eker, “Çok büyük bir yıkım olduğu için hazır olmak mümkün değil. Öte yandan hastaların tedavilerinin aksamaması için özellikle sağlık kuruluşlarının daha dayanıklı binalarda olması, mümkünse tek katlı ve iki katlı bahçeli yapılarda bulunması, hastalarımızı hastaneden çıkarılmak yerine tedavilerine yine o ortamda devam etmesinin sağlanması önemli olabilir. Deprem ülkesinde olduğumuzu unutmadan, tıp eğitiminde mutlaka travma ve afet psikiyatrisi ile ilgili eğitime ağırlık verilmesi, pratisyen hekimlerin de tıp fakültesi öğrencilerinin de bununla ilgili farkındalığı artırılması büyük bir önem taşıyor. Çünkü bölgede hizmet veren hekimler de depremzede oldular ve hizmet vermeye devam ettiler. Bu onlar için oldukça zorlayıcı bir şeydi. Öte yandan pek çok hekim bölgeye hizmet götürmek için seferber oldu. Eğitimler ve gönüllük sayesinde aksatmadan hizmetlerin yürütülmesini sağlandı” ifadelerini kullandı.
‘Hekimler, Hastalar Ve Yakınları Forumda Bir Araya Gelecek’
30 Mart Bipolar Bozukluğu farkındalığı için Türkiye’de bu alanda önde gelen hekimlerin katılacağı, hasta ve hasta yakınlarının davetli olduğu internet üzerinden bir forum planladıklarını aktaran Prof. Dr. Eker, “Bu forumda bipolar bozuklukla ilgili merak edilen konular aydınlatacağız. Bunların dışında gelebilecek soruları yanıtlamaya çalışacağız. Bipolar bozuklukla ilgili özellikle depremden etkilenen hastalarımız oldu. Deprem bölgesinde olmasalar bile etkilenen çok sayıda hastalarımız var. Onlarla ilgili bilgilendirici broşürler dağıttık. Hasta ve hasta yakınlarının derneğin web sitesinden özellikle bipolar bozukluk konusunda merak ettikleri bilgileri ulaşma şansları olacaktır” diye konuştu.