İnsanlar arası ilişkilerin dinamiklerinin farklı olduğundan geçen hafta söz etmiştik. Bunun daha özel biçimlerinden birini, herkesin kendini koruması adına bu yazıda anlatacağız, buna genel olarak “ruh emiciler” adını verebiliriz.
Dr. Yavuz Dizdar
Bir grup insan kendini geliştirebilmek için okur ve kültürel donanımını artırır. Kültürel donanımı artmış olan insan var olabilmek için yine de başkasına gereksinim duyar, ama bu gereksinim almaktan değil, vermekten kaynaklanır. Bir küpü sürekli doldurduğunuzu düşünün, taşmaması için zaman zaman başka bir kaba aktarılması gerekecektir. Doğru olan yaklaşım budur, zira birinin kendini çok geliştirmesi, ileri götürmesi, başkasına fayda sağlamıyorsa kendine de fayda sağlamaz, bilakis sosyal izolasyonla sonuçlanır.
Bununla birlikte bir grup insan vardır ki, bunlar kendilerini geliştirmek yerine başkasının enerjisini emerek yaşam olanağı bulur. Ne var ki ruh emici tanımlaması genel başlıktır, hafiften ağıra doğru değişik biçimlerde tezahür eder.
Ruh emiciliğin farklı biçimleri
Neşe yiyiciler, sizdeki kendiliğinden neşeyi bilinçli ya da bilinçsiz emerek kendilerini var ederler. Sabahın neşeli bir ‘günaydın’ı, “aydın olacak ne var ki, zaten sıradan bir gün” gibi yanıtla karşılık bulursa ister istemez neşeniz geri çekilecektir. Aslında neşe bulaşıcıdır, gülmek bulaşıcıdır, ama hüzün de bulaşıcıdır. Sizdeki neşe karşınızdakinin hüzün girdabından kurtulamazsa güne silinerek başlayacağınız açıktır.
Artı-eksi-sıfırcılar ise farklı bir aşamadır. Burada kendiliğinden neşenin ötesinde sizden kaynaklanan olumlamalar ya da övgüler vardır. Ancak karşı tarafın negatif bakışı bu olumlamaları ortadan kaldırır. Doğrudan örneğini vereyim, bir sabah bir arkadaşımıza “bu gün ne kadar şıksın” dedim, aldığım yanıt “sana ne” oldu. Birinin kendini daha iyi hissetmesi için yapılan olumlama en azından teşekkürle karşılanmıyorsa orada bir sorun var demektir. Ama bu aşamada sessiz kalmanız da yetmeyebilir, nitekim bir sonraki gün bir şey söylememiş olmak da bu kez “neden bir şey söylemiyorsun” ile karşılık bulur.
Ruh emiciliğin bir sonraki aşaması ise bilinçli ya da bilinçsiz olumsuzlamaya muhatap olmaktır. Burada aslından kötü niyet yoktur, ama kişi içinden gelen dürtüye hakim olamaz. On yıldır görmediğiniz birinin size düşen işini ilk gününde halletmek için elinizden geleni yaparsınız, ama “son görüştüğümüze göre kilo almışsın ve yorgun görünüyorsun” sözleriyle karşılaşabilirsiniz. On yıllık ara birinin kilo alması ya da yorgunluk derecesinin değerlendirilmesi için ne kadar anlamsızsa, sizin de sorunu halletmek için gösterdiğiniz özveri o kadar hayal kırıklığıyla sonlanır.
Dert anlatıcılar
Ruh emiciliğin bir sonraki aşamasında ise artık sizden kaynaklanan bir şey yoktur, dert anlatıcılar vardır. Karşınıza gelenler sizin dert dinleyici özelliğinizden güç alarak dertlerini anlatır ve giderler. Bu aslından dolu bir çöp kamyonunun kapınızın önüne boşaltılmasına benzer. Tamam bu yaklaşım genellikle çok büyük soruna neden olmaz, sadece zaman kaybıyla sonuçlanır, hatta birinin hüznünü emdiğiniz için kendinizi olumlanmış da hissedebilirsiniz.
Devam edeceğiz…