İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı İlaç Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık, Türkiye’de bir senede tüketilen ilacın yüzde 60’ının ithal edildiğini ve geçen sene Türkiye’nin ilaç giderinin 16,3 milyar lira olduğunu bildirdi.
Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği, İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası, Türkiye İlaç Sanayi Derneği işbirliğiyle Biyoteknolojik Ürünler ve Biyobenzerler Sempozyumu, Gloria Golf Resort Otel’de yapıldı.
Prof. Dr. Balık, sempozyum kapsamında düzenlenen basın toplantısındaki konuşmada, sempozyumun, yüksek teknoloji ve bilgi birikimi gerektiren biyoteknolojik ürünlere hastaların kolaylıkla ulaşabilmesi için bütün tarafların görüşünün alınması amacıyla düzenlendiğini belirtti.
Biyoteknolojik ürünler ile biyobenzerlerin, geleceğin tedavi yöntemleri olduğunu belirten Balık, ‘Son 4, 5 sene içinde çıkarılan biyoteknolojik ürünler, dünyadaki ekonomik açıdan en kıymetli 20 ilacın 10 tanesini oluşturuyor. Dünyada nihai 5 senede gelişen teknoloji gösteriyor ki bütün ilaç tedavisi yöntemleri bu yöne doğru kayıyor’ dedi.
‘Biyoteknolojik veya biyobenzer üretecek fabrika yok’
Türkiye’de biyoteknolojik ve biyobenzer 15 mahsul kullanıldığını ifade eden Balık, bu ürünlerin ekonomik ve tedavi edici değerinin nihai derece yüksek olduğunu bildirdi. Balık, ‘Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler, maliyet uçurumunu açmamak ismine başta kanser olmak üzere diyabet, kalp, nörolojik, endokrin hastalıklarının tedavisinde yararlanılan bu ürünleri ve biyobenzerlerini üretmek zorundadır’ diye konuştu.
Türkiye’nin kimyasal teknikle ilaç üretimini iyi yapabildiğini ancak biyoteknolojik ya da biyobenzer mahsul üretebilecek herhangi bir fabrika olmadığını anlatan Balık, şunları kaydetti:
‘Türkiye, bir senede tüketilen ilacın yüzde 60’ını ithal ediyor. Geçen sene Türkiye’nin ilaç gideri 16,3 milyar lira oldu. Diğer taraftan hastalarımızın bu gelişmiş ürünlere erişiminde aksama olmaması için buluşu yapan firmaların ürünlerinin de yerli biyobenzerleriyle bir denge içinde piyasaya arzı ehemmiyet arz etmektedir.’
‘İlaçların yüzde 20’si biyolojik’
Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Ekonomik Araştırmalar Başkan Yardımcısı Hakkı Gürsöz de ilaçların yüzde 20’sinin biyolojik, yüzde 80’inin ise kimyasal olduğunu ifade etti.
Gelecek 15 senede bu tablonun tam bilakis dönüşeceğini anlatan Gürsöz, ‘2030’da kullanılan tedavi edici ürünlerin yüzde 80’i biyolojik, yüzde 20’si ise kimyasal kökenli olacak. Türkiye’de de dünyadakine benzer oranlar olacak’ dedi.
Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülent Gümüşel, üniversitelerin kendi kabuğundan çıkması gerektiğini söyledi. Gümüşsel, ‘Türkiye, araştırma geliştirmeyi destekleme konusunda en verimli dönemlerini yaşıyor. Yeter ki doğru projelerle kamunun karşısına çıkılsın. Yeter ki Türkiye’nin eksikliklerini üniversite, endüstri ve kamuyla kapatsın’ diye konuştu.
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Akıcı da ilerki senelerde ilaç dünyasında mühim gelişmeler yaşanacağını bildirdi. Bir ilacın hasta için en başarılı tedaviyi sağlaması gerektiğini söyleyen Akıcı, ‘Yeni teknolojik ürünler, üretimleri gereği başka kimyasal sentezle oluşturulmuş ilaçlara göre daha pahalı ürünlerdir. Kısacası daha teknoloji yatırımı gerektirirler. Yıllar içerisinde bahsedildiği gibi bunun benzerlerini sunma imkanı bulursa ülkeler, bahsettiğimiz maliyeti düşürme olanağı buluyorlar’ dedi.
Türkiye İlaç Sanayi Derneği Genel Sekreteri Kemalettin Akalın da kendilerinin klasik ilaçları rahatlıkla yapabildiğini ancak biyoteknolojinin farklı bir kavram olduğunu anlattı. Akalın, bu cin toplantıların daha sık yapılmasıyla Türkiye’de biyobenzer ilaçların üretilmesi ve kamu sağlığına sunulabilmesini desteklediklerini kaydetti.
‘İlaç sektörü Ar-Ge’ye 135 milyar dolar yatırdı’
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği Genel Sekreteri Osman Kara, 2013’te ilaç sektörünün Ar-Ge’ye 135 milyar dolar yatırdığını, Türkiye’de ise bu rakamın 107 milyon dolarda kaldığını vurguladı.
Dünya Sağlık Örgütü Program Yöneticisi Dr. Raffaella Balocco, örgütün biyoteknolojik ürünler ve biyobenzerler üzerinde çalışma yürüttüğünü dile getirdi. Balocco, ‘Bu çalışmaların dikkatli şekilde değerlendirilmesi ve titizlikle ele alınması gerekiyor. Bizim son hedefimiz, hastalara güvenli ilaçların sunulması ve onların ihtiyacı olduğunda doğru ilaçların erişiminin sağlanmasıdır’ diye konuştu.