Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. Özlem Usalan, “Böbrek hastaları koronavirüse yakalanma riski yüksek grupta yer alıyor.” dedi ve ekledi: “Periton diyaliz yöntemiyle böbrek hastaları hastaneye gitmeden kendi başlarına diyaliz yapabilme imkânı buluyor. Periton diyalizi, hastalara ciddi anlamda özgürlük sağlamanın yanı sıra mesafeye önem vermemiz gereken bu günlerde hastalarımızı virüsle mücadele konusunda daha avantajlı duruma getiriyor.”
Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. Özlem Usalan, periton diyalizin böbrek hastaları için önemini vurgulayan açıklamalarda bulundu.
Periton diyalizin karın boşluğuna küçük bir ameliyat ile yerleştirilen, ince, yumuşak ve silikondan yapılmış kalıcı bir tüp (kateter) aracılığı ile yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Özlem Usalan, “Böbrek hastasına periton diyalizi eğitimi hemşire tarafından verildikten sonra hasta tedavisini kendi başına yapabilir ve hastaneye olan bağımlılığı azalır.” diye konuştu.
Her gün yapılan bir işlem olduğundan gıda ve sıvı alımının daha serbest olduğunu belirten Prof. Dr. Özlem Usalan, “Periton diyalizde tansiyon kontrolü daha iyi sağlanıyor. Anemi ve buna bağlı hormon tedavisi de daha az yaşanıyor. Hemodiyalizde olduğu gibi kan kaybı görülmediğinden demir gereksinimleri daha azdır.” açıklamasında bulundu.
Hastalar 2 günde periton diyalizi kendi başlarına yapmayı öğreniyor
Periton diyalizi eğitiminin gayet basit ve süresinin de kısa olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Özlem Usalan, “Hastalar ortalama 2-3 gün içinde tedaviyi kendi başlarına yapmayı öğreniyor. Periton diyalizi, hastanın günlük yaşantısına (okul, iş, seyahat, tatil) da aktif şekilde devam etmesini sağlıyor. Dezavantajı ise tedavinin her gün yapılması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Periton diyalizin (PD) en önemli avantajının ekipmanın taşınabilir şekilde olduğunu belirten Prof. Dr. Özlem Usalan, “Bu size büyük bir özgürlük sağlıyor. Örneğin, periton diyalizi ekipmanınızı işyerinize götürebilirsiniz. Bir merkeze bağımlı olmamanız haftada 3 kez evinizden çıkıp diyaliz merkezine gitme gerekliliğinizin olmaması ve haftada 3 kez normalden büyük iğnelerle damar yolunuza girilmemesi diğer önemli avantajlarıdır. Tatile ya da küçük bir yerleşim yerine gittiğinizde bir diyaliz merkezi bulma ihtiyacınız periton diyalizle ortadan kalkıyor.” açıklamasında bulundu.
Evde periton diyaliz yapan hastaların çalışma hayatlarını devam ettirme oranının %90’ların üzerinde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özlem Usalan, “2 yaş ve altı çocuklar, hala sınırlı böbrek fonksiyonu olan insanlar, iltihabi bağırsak hastalığı veya ciddi karın içi yaralanmalara bağlı operasyon geçirenler dışında tüm yetişkin hastalar periton diyalizi tercih edebilir.” diye konuştu.
Periton diyalizde el temizliği çok önemli!
Prof. Dr. Özlem Usalan, koronavirüs sürecinde periton diyalizinde hijyen ve temizliğin önemini ise şu şekilde anlattı: “Periton diyalizi uygulayan hastalarda el temizliği oldukça önemlidir. Günlük yaşamda birçok iş için ellerimizi kullanmamızdan ötürü ellerin en çok kirlenen ve hastalık nedeni olan mikropları taşıyan organlarımız olduğunu belirtmeliyim. Ellerimizin kirli olduğunu gözlerimizle görebiliriz, fakat mikropları göremeyiz. Göremediğimiz bu mikroplar periton diyalizi yaparken karın içine ulaşarak peritonite neden olabilir. Ellerde oluşan kirleri su ve sabunla kolayca temizleyebilirsiniz. Pansuman sırasında mutlaka maske kullanılmasını istiyoruz. Katetere dokunmadan önce her zaman eller iyice yıkanmalıdır. Banyo duş şeklinde yapılmalı, banyo sonrası kateter çıkış yeri iyice kurulanıp pansuman yenilenmelidir. Denize, havuza girerken kateter çıkış yeri, merkezin önerdiği su geçirmeyen bir bantla kapatılmalı. Kişisel temizlik kurallarına uyulmalı, iç çamaşırlar her gün değiştirilmeli ve çok sıkı giysiler giyilmemeli. Tüm bu süreçler koronavirüsle başa çıkmak için uygulanması gereken tedbirlerdir. Yani PD yapan hastalarımızın belki de eskiden çok zorlandığı ancak koronavirüs sürecinde herkesin uygulaması gereken alışkanlıklarımız haline dönüşen eylemler olmaya başlamıştır.”
Koronavirüse yakalanma riski daha yüksek olan böbrek hastalarının kendilerini evde izole etmeleri konusunda duyarlı davranmaları hususunun önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Özlem Usalan, “Bu bağlamda hastalar periton diyaliz yöntemiyle diğer tedavi modalitelerine göre (hemodiyalize kıyasla) hastaneye gitmeden kendi başına diyaliz yapabilme imkânı bulmaktalar. Periton diyalizi, hastalara ciddi anlamda özgürlük sağlamanın yanı sıra mesafeye önem vermemiz gereken bu günlerde hastalarımızın virüsle mücadele konusunda daha avantajlı duruma getiriyor.” diye konuştu.
Türkiye’de diyaliz tedavisi gören hasta sayısının son verilere göre 80 bin civarı olduğunu belirten Prof. Dr. Özlem Usalan, “Bu hastaların sadece %4’ünde periton diyalizi tedavisi uygulanmaktadır. Türkiye genelinde periton diyalizi birebir doktorların özverisiyle giden bir sistem olduğu için hasta yoğunluğu da düşünülecek olursa ekstra zaman ayrılması gerekmektedir. Koronavirüs sürecinde hastaların hastaneye gelme çekinceleri ve yeni normal olarak değerlendirilen ve alışkanlıklarımızı değiştiren bu süreçte el temizliğinin normal şartlarda da öne çıkması ve APD (aletli periton diyalizi) de hastanın gün boyu elle diyaliz yapmayıp makineye bağlanma seçeneklerinin bulunması diyaliz tercihlerinde periton diyalizi bir adım öne taşımıştır.” dedi.
Pandemi sürecinde periton diyalizi tercihinde dramatik bir artış yaşandı
Pandeminin Nefroloji uzmanlarına olağanüstü zorluklar yaşattığını vurgulayan Prof. Dr. Özlem Usalan, “Mart 2020’den bu yana yaşadığımız bu süreç hastalarımıza karşı sorumluluklarımızın artmasına neden oldu. Periton diyalizi seçen hastalarda, hatta hemodiyalize başlamak üzere olan fistülü olan hastalarda bile periton diyaliz tercihlerinde dramatik bir artış oldu. Merkezimizde de koronavirüs sürecinde periton diyaliz tercihinin eskiye oranla daha önde olduğunu görmekteyiz.” diye konuştu.