Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgür Kocatürk’ün ABD Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden Prof. Dr Levent Değertekin ile geliştirdikleri sensör, Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) teknolojisinin kanser teşhis ve tedavisinde kullanılmasının önünü açıyor. Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Sağlık Enstitüleri’nden (NIH) 9 milyon TL (1 milyon 296 bin ABD Doları) destek almayı başaran proje kapsamında geliştirilen sensörle, teşhis ve tedavi amaçlı kullanılan metal cihazlar MRG esnasında görüntülenebilirken, bunların aşırı ısınmasının da önüne geçiliyor. Bu da MRG sayesinde rahatça tespit edilebilen kanserli dokuya metal tıbbi ekipmanlarla yapılan biyopsi gibi işlemleri mümkün hale getiriyor.
Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Özgür Kocatürk ve ABD Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden Prof. Dr Levent Değertekin, Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) teknolojisinin kanserli dokuların tespitinde kullanılabilmesi için yeni bir sensör geliştirdi. Patentleri de alınan sensör sayesinde artık MRG esnasında vücut içindeki metal parçalar görüntülenebiliyor ve bunların aşırı ısınmasının da önüne geçilebiliyor. Doktor tarafından kullanılan kataterin üzerine bir kılıfla kolayca yerleştirilebilen bu sensörlerin daha da geliştirilmesi için ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri’nden (NIH) Boğaziçi’nde kullanılmak üzere yaklaşık 1 milyon 600 bin TL’lik (221 bin 600 ABD Doları) destek de alındı. Kocatürk, ilk prototipleri hazırlanan projeyi şöyle anlatıyor:
“MEVCUT GÖRÜNTÜLEME TEKNOLOJİLERİ RİSKLİ VE YETERSİZ”
Radyolojide kanserli dokunun tespitinde X Işını Tabanlı Bilgisayarlı Tomografi teknolojisi kullanılıyor. Biyopsi işlemi sırasında da genellikle ultrason görüntüleme yöntemi tercih ediliyor. Bu teknolojide vücuttaki yumuşak doku ve kanserli bölge görünmüyor. Bu nedenle doktorlar biyopsi esnasında birçok kez, kanserli dokuya denk gelmek için örnek almak zorunda kalıyor. Çünkü tam yerini görüntüleyemiyorlar. Örneğin prostatta bir şüphe varsa ultason görüntüleme cihazlarında kanserli doku görünmediği için birçok kez biyopsi iğnesini kullanılması gerekiyor. Bu uygulama organda kanser varsa bunu tespit etme şansınızı arttırıyor. Ancak hem doku zarar görebiliyor hem de kanseri diğer dokulara da yayma riski ortaya çıkıyor. Öte yandan biyopsi işlemi Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) altında yapılırsa yumuşak dokuyu ve dolayısıyla kanserli bölümü net bir şekilde görme şansı veriyor. Bugüne kadar MRG’nin girişimsel radyoloji de kullanılamamasının iki temel nedeni vardı. Birincisi kılavuz tel, kateter gibi cihazların MRG altında görüntülenememesi, ikincisi ise medikal cihazların içerisindeki yapıların radyo frekans dalgaları ile etkileşime girerek aşırı ısınmasına bağlı olarak oluşan hasta güvenlik problemleri.
“ÖZEL BİR SENSÖR GELİŞTİRDİK”
Geliştirildiğimiz akusto-optik tabanlı sensör basit bir şekilde şöyle çalışıyor. Sensör, üzerindeki mikro anten sayesinde aldığı yüksek frekanslı radyo sinyalini akustik dalgalara çeviriyor. Bu sayede sensör boyutunda oluşan mikron altı değişiklikler fiber optik kablo ile taşınan lazer ışını ile tespit edilerek sonrasında tekrar elektrik sinyaline dönüşüyor. Böylelikle kullanılan medikal cihazların MRG altındaki konumunu belirlemek için taşınması gereken radyo sinyalleri uzun ve ısınma riski taşıyan kablolar yerine, fiber optik kablolar ile MR cihazına iletilerek görüntülenme sağlanıyor.
“SENSÖR ÖZEL BİR KILIFLA KOLAYCA YERLEŞİYOR”
Prof. Dr Levent Değertekin ile birlikte geliştirdiğimiz akusto-optik tabanlı sensörü özel bir kılıfın içine koyduk. Doktorlar bu kılıfı ameliyathane ortamında operasyona bağlı olarak kullanmayı hedefledikleri medikal cihazın üzerine kolayca yerleştirebiliyor. Bu kılıfın prototipleri hazır, iki ayrı uluslararası patentlerimizi aldık. Önümüzdeki dönemde ABD’de hayvanlar üzerinde testleri yapılacak. Süreç ilerlediğinde klinikte kullanım için gerekli olan FDA onayı için başvurular gerçekleşecek. Birkaç yıl içerisinde makul bir maliyetle üretilebilecek bu sensörlerin pek çok girişimsel radyoloji uygulamasında kullanılmasını hedefliyoruz. Bu sayede başta prostat, meme, karaciğer olmak üzere farklı kanser türlerinin tanısı ve tedavisinde MRG’nin avantajlarının kullanılması için büyük bir adım atılmış olacak. Bu doğru tanı ve tedaviyle daha çok insanın hayatını kurtarmak demek.
“ABD ÜNİVERSİTELERİNE VERİLEN DESTEĞİ ALDIK”
Projemiz, ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri tarafından öncelikli olarak ABD üniversitelerine ve araştırma merkezlerine verilen 1 milyon 296 bin dolarlık “R01” proje desteği almayı başardı. Bu teknolojinin önemli bir bölümü Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde bulunan Biyotasarım Laboratuvarı’nda gerçekleşeceği için yaklaşık 222 bin dolar bize ayrıldı. Bu kaynak sayesinde yeni nesil medikal cihaz teknolojileri ülkemizde gelişirken, pek çok lisansüstü programına kayıtlı öğrencimizde bursiyer olarak projeye dahil olma fırsatı elde edecek. Bu nedenle yarattığı etki açısından da çok memnunum.