Araştırmacılar, orta yaşlarda uykusu en çok bölünen kişilerin, uykusu en az bölünenlere kıyasla bilişsel sorun yaşama ihtimalinin iki kattan fazla olduğunu tespit etti.
2000’li yılların başında araştırmacılar, yaklaşık bir yıl arayla yapılan iki gecelik ziyaret sırasında yüzlerce kişinin uyku kalitesini takip ederek kişi başına toplam altı gece uyku kaydetti. Uyku kalitesi, uyku bölünmesini veya kısa, tekrarlayan uyku kesintilerini ölçmek için insanların hareket süreleriyle birlikte aldıkları uyku miktarını izleyen bir bilek aktivite monitörü kullanılarak değerlendirildi. Katılımcılar çalışmanın bu noktasında ortalama 40 yaşındaydı.
People who have more disrupted sleep in their 30s and 40s may be more likely to have memory and thinking problems a decade later, according to new research. The study does not prove that sleep quality causes cognitive decline. It only shows an association. https://t.co/H85pGIRLIs
— Sleep Research Society (@ResearchSleep) January 4, 2024
On yıldan fazla bir süre sonra, 2015 ile 2016 yılları arasında araştırmacılar, standartlaştırılmış görüşmeler ve işlem hızı, yürütme işlevi, hafıza ve akıcılık dahil olmak üzere bilişsel yetenek testleri kullanarak aynı katılımcının 526’sının bilişsel yeteneğini analiz etti.
Ortalama olarak, araştırmaya katılanların her gece yaklaşık altı saat uyudukları ve uyku sürelerinin yaklaşık beşte birinin bozulduğu görüldü. Genel olarak, daha fazla uyku bölünmesi yaşayan veya uyku saatlerinin daha büyük bir kısmını hareket ederek geçiren kişilerin, on yıldan fazla bir süre sonra tüm testlerde zayıf bilişsel puanlar alma olasılıkları daha yüksekti.
Çalışma, uykusu en çok bozulan 175 kişiden 44’ünün 10 yıl sonra bilişsel performansının zayıf olduğunu, buna karşılık uykusu en az bozulan 176 kişiden 10’unun bilişsel performansının zayıf olduğunu buldu.
Araştırma Çarşamba günü Amerikan Nöroloji Akademisi’nin tıp dergisi Neurology’de yayınlandı.
Daha az uyuyan veya uyku bölünmesi daha yüksek olan kişilerin erkek olma, siyahi olma, daha yüksek BMI’ye sahip olma ve depresyon veya hipertansiyon geçmişine sahip olma olasılıkları önemli ölçüde daha yüksekti.
California Üniversitesi’nde psikiyatri doçenti ve çalışmanın yazarı Yue Leng, “Önceki çalışmaların çoğu yaşamın son dönemlerinde uyku bozuklukları ve bilişsel bozulma arasındaki ilişkiyi inceledi. Bu çalışma, uyku kalitesi ve biliş arasındaki ilişkinin orta yaş gibi erken bir dönemde belirgin hale gelebileceğini öne süren ilk çalışma.” dedi.
Bu da “uyku kalitesinin orta yaşlarda bile bilişsel sağlık için önemli olduğu” anlamına geliyor.
Uyku bölünmesi, hareket halinde geçirilen zaman ile hareketsiz geçirilen zamanın toplamına dayalı olarak uyku sırasındaki huzursuzluk olarak tanımlanıyor.