İranlı CinnaGen, biyoteknolojik ilaçta Türkiye’nin elini güçlendirecek önemli bir yatırıma hazırlanıyor. Şirket, Çerkezköy’de faaliyete geçireceği tesisle hem Türkiye’nin bu alandaki ithalatının önemli bölümünü karşılayacak hem de yüksek katma değerli ihracat yapacak.
İbrahim EKİNCİ
Dünyada ilaç endüstrisinde biyoteknoloji devrimi yaşanıyor. Kimyasaldan biyoteknolojiye dönüşüm var. Biyoteknolojik ilacın payı dünyada halen yüzde 20 düzeyinde. Gittikçe artıyor. İşte bu konuda Türkiye’nin elini güçlendirecek, 1 milyar dolarlık ithalatın önemli kısmını içerden karşılayabilecek bir yatırım başladı. Yatırımı yapan İranlı biyoteknoloji şirketi CinnaGen. Fabrikası Çerkezköy OSB’de kuruluyor. Eylül 2018’de test üretimlere başlanacak. Önce 30 milyon dolarlık fiziki yatırım tamamlanacak. Teknoloji transferiyle toplamda 100 milyon dolarlık yatırım, 100’den fazla istihdam olacak. Grubun öne çıktığı onkoloji, romatoloji, hematoloji, büyüme hormonu, kısırlık, MS tedavisi ilaçları üretilecek.
CinnaGen Türkiye CEO’su Ferhat Farşi, İranlı bir profesyonel. Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni bitirmiş, yüksek lisans yapmış. 1993’den beri sırasıyla Biofarma, Bilim İlaç, Abdi İbrahim’de çalışmış. Formülasyon geliştirme, ilaç dozaj formları ‘İn Vivo’ çalışmaları ile uluslararası sempozyumlarda ödüller almış. Görev aldığı firmalarda Ar- Ge merkezleri kurmuş. TÜBİTAK’ın öncülüğündeki İlaç Teknoloji Platformu’na 2 yıl başkanlık etmiş. European Business Awards’ta, ‘İnovasyon’ alanında ‘Ruban d’Honneur’ ödülü almış. İlaç geliştirme ve formülasyonda 30 patent başvurusu var. İranlı CinnaGen’in Türkiye’deki ortaklarından biri de işte bu başarılı portre, Ferhat Farşi. CinnaGen İlaç’ın kurucu ortağı ve CEO’su. Kendisini “Hem Türk, hem İranlı” olarak tanımlıyor.
Türkiye yatırımı ile ilgili olarak, “Bu Türk ilaç sanayisi açısından önemli. Teknoloji getiriyoruz. İlk hedefimiz Türkiye ilaç pazarı. 20 ülkeye ihracat hakkı CinnaGen Türkiye’dedir. 7 ülkeyle anlaşma yaptık. Grubun 10 ülkeye ihracatı var. Biz yeni pazarlara açılıyoruz. 2023’te 100 milyon dolarlık ihracat hedefl iyoruz” dedi. Farşi’nin açıklamaları şöyle:
■ İhracata başladık. Şimdilik İran’dan re-export modeliyle yapacağız. Üretimimizi, ihracatımızı buradan yaptığımızda Türkiye’ye büyük bir katma değer sağlanacak. Türkiye’nin ihracatında kg değeri 1.5 dolar seviyesinde. İlaçta 17 dolara çıkıyor. Ama biyoteknolojide kg fiyatı 3 milyon doları bulabiliyor.
■ Sri Lanka’yla anlaştık. Tesis denetimlerini yaptılar. Geçen hafta Avrupa denetiminden de başarılı geçtik. Yakında GMP (İyi Üretim Uygulamaları) sertifikamızı alıyoruz. Moldova, Bosna ile anlaşmamız var. Fas’la, Katar’la, Bangladeş’le anlaşma yapıyoruz. 12 ülke ile görüşüyoruz.
■ Cezayir’e 38 milyon euroluk bir ilaç satışı olacak. Lokal üreteceğimiz için bütün ihaleyi devlet yüzde 100 bize veriyor.
■ İran tesislerimiz Türk Sağlık Bakanlığı ve başka birçok sağlık otoritesi tarafından onaylı. Ambargo söz konusu değil.
■ Türkiye’nin tek bir kutusu 5-6 bin dolar olabilen biyoteknoloji ilaçlarıyla ilgili faturası 1 milyar dolar. 2-3 milyar dolara yükselecek. Mutlaka Türkiye’de üretilmesi gerekiyor. Vizyonumuz ile Türkiye’nin vizyonu çok paralel. İlaçta Türkiye net ihracatçı olmak istiyor. Biyoteknolojik ilaçla bu yapılabilir, çünkü katma değeri daha yüksek.
■ Türkiye’de engelle karşılaşmadık. Öncelikli yatırım statüsüne alındık. Başvurularımızda en yüksek önceliği aldık. Türkiye’de çok büyük teşvikler var.
■ Türk ilaç firmaları da konunun önemini biliyor. Yıllardan beri yatırımları var. Bizim avantajımız hazır bir sistemi getirmek. Ürünlerimiz 12 yıldır piyasada.
■ MENA Bölgesi’nin en büyük biyoteknoloji firmasıyız. Biyoreaktör kapasitemiz 40 bin litre. Türkiye’nin ihtiyacı 4 bin litre. Türkiye’nin 200 kiloluk antikorunu üretebilirsiniz.
■ Türkiye’de biyoteknoloji araştırmaları yapan bir merkez kuruyoruz. Üniversitelerle iş birliği yapacağız. İnsan kaynağımızı yetiştireceğiz. CinnaGen Biyoteknoloji Okulu olacak. 5 Ar-Ge merkezimiz var. Biri Berlin’de. Türkiye’de kuracağımız Ar-Ge merkezi ile ilgili gelişmeleri önümüzdeki günlerde açıklayacağım. Bir platform kurup Türkiye’nin ilk biyoteknolojik ilacını biz yapacağız. A’dan Z’ye bütün proseslerini Türkiye’de yapıp ihraç edeceğiz. Büyük bir proje. Dünyada ve Türkiye’de ses getirecek bir nadir hastalık üzerinde çalışıyoruz. İşler yolunda giderse 100 milyonlarca dolarlık ihracata bir tek kalemle ulaşmış oluruz.
■ Türkiye’de devlet 7 bin 500 ilacın ödemesini yapıyor. Bunun sadece yüzde 2’si (168 çeşit) biyoteknolojik ürün. Ancak bu 168 ürün toplam ödemenin yüzde 20’sini oluşturuyor. 2016’da Türkiye’de 3.4 milyarlık biyoteknolojik ürün satıldı. Bunun sadece yüzde 6’sı imal edildi.
“Türkiye yatırımımızı öncelikli statüye aldı”
Dr. Haleh Hamedifar’ın açıklamaları:
■ Biyoteknoloji çalışmalarımıza 20 yıl önce başladık. Büyük döviz çıktısı vardı ve artacaktı. Kendimize güvendik ve işbirlikleri kurarak İran’da üretimi gerçekleştirdik. İran en çok MS hastalıkları ile ilgili ilaçların ithalatını yapıyordu. Biz de onu seçtik. Alman şirketler, enstitüler bu konuda çalışıyordu. Onlarla bir araya geldik. Ortak projeler yazdık ve geliştirdik. Bizim kendi doktorlarımız bile ürünlerimize çok zor inandı. Onlara dünya laboratuvarlarında yapılmış test belgelerini sunduk. Bizim ilaçlarımızı yazmaya başladılar ve iyi sonuçlar arttıkça temsilcimiz oldular. Kazandığımız parayı Ar-Ge’ye yeni ürünlere yatırdık. İç pazardan sonra ihracatta da başarı geldi. 6 yıldır Rusya’da MS ilacı ihalesini biz alıyoruz. Bir üründeki başarıyla büyüdük ve 8 firmadan oluşan bir gruba dönüştük.
■ Dış yatırımda ilk seçimimiz Türkiye oldu çünkü kültürel yakınlığımız var. Her zaman ilgimizi çekti. Popülasyon olarak büyük. Yatırım ortamı ve teşvikler güven vericiydi. Türkiye endüstride başarısını kanıtlamış bir ülke.
■ Şimdiye kadar hiçbir biyoteknolojik ürün başka yerde üretilmemiş. Teknoloji aktarılmıyor, dolum işleri veriliyor. Biz teknoloji transfer ederek ve Türkiye’de üretim yaparak bu konuda da ilk olacağız. İş planımızı bakanlığa sunduk, öncelikli yatırım kapsamına aldılar.
■ Ar–Ge projelerimiz var. Türkiye’de de çok değerli hocalar var. Teknoloji transfer edip etmediğimize onlar karar verecek.
■ Şimdiye kadar yatırımlarımıza 500–600 milyon dolar harcadık. 300 milyon dolar ciromuz var. Bunun yüzde 20’si ihracattan geliyor.
■ Grubumuz İran’ın ilaç ihracatının yüzde 50’sini yapıyor. İran’ın en büyük ilaç grubuyuz.
Rakamlarla CinnaGen
■ Adını İbn-i Sina’dan alıyor. Merkezi İran’da. 8 şirketten oluşan bir grup, 7 üretim tesisi var.
■ Halen dünyada 350 milyar dolarlık bir pazar büyüklüğüne ulaşan biyoteknolojik ilaç pazarında faaliyet gösteriyor.
■ 15 ülkede 75 ruhsat başvurusu bulunuyor.
■ 2 Bin 500 çalışanının yüzde 42’si biyolog, yüzde 8’i eczacı, yüzde 10’u kimyager, yüzde 14’ü mühendis. Çalışanlarının ortalama yaşı 32.
■ Şimdiye kadar 500-600 milyon dolarlık yatırım yaptı. 300 milyon dolar cirosu var.
■ İki büyük ve çok sayıda küçük girişimcinin ortaklığı. CEO’su iki büyük ortaktan birisi olan bilim kadını Dr. Haleh Hamedifar.