Arjantin’de düzenlenen G20 Sağlık Bakanları Zirvesi’ndeki ana gündem maddelerinden biri olan obezite, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) araştırmalarına göre küresel ölçekte korkutucu boyutlara ulaştı. Dünyada yaklaşık 2 milyar yetişkin fazla kilolu; 650 milyondan fazlası obez. Dünyadaki obez çocuk sayısı ise 400 milyona yaklaştı. Kalp-damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, kanser ve KOAH gibi kronik hastalıkları tetikleyen obezite, çocukluk çağında başladığında ise engelliğe ve erken ölüme sebep olabiliyor.
Çocuklara yönelik pazarlama baskısı azaltılmalı
Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, G20 zirvesindeki “Malnütrisyon: Çocukluk Çağı Fazla Kilo ve Obezite Sorunu” başlıklı oturumda katılımcılara hitap etti. Obezite konusunda topyekûn politikalar geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Koca, “Çocuklarımızı korumak için onlara sağlıklı beslenme alışkanlığı vermeli, fiziksel aktivitenin günlük yaşamın doğal bir parçası haline gelmesi için uygun çevreyi oluşturmalıyız. En önemlisi, mücadelemizi boşa çıkaracak olan obeziteyi tetikleyici ticari faktörlerin çalışmalarını bertaraf etmeliyiz. Şunun altını çizmek isterim ki ticaretten daha fazla pay elde etmek için yapılan rekabet ve promosyonlara çocuklarımızın sağlığını kurban etmemeliyiz. Sağlık Bakanları olarak bu konuda daha proaktif olup daha cesur adımlar atmalıyız. Öte yandan ülkelerimizde bizler aşırı beslenmenin yan etkisi olan obezite sorunu ile mücadele ederken, dünyanın geri kalanının doğal şartlar ve savaşlar nedeniyle oluşmuş beslenme bozuklukları ile mücadele etmesi de ne acı bir tezattır” diye konuştu.
Türkiye obeziteyle mücadele için önlemini alıyor
Sağlık Bakanlığı’nın 2016 yılında DSÖ işbirliğiyle gerçekleştirdiği Türkiye Çocukluk Çağı Şişmanlık Araştırması’na göre; ilkokul ikinci sınıf çocukların %9,9’u obez, %14,6’sı ise fazla kilolu. Yetişkinlerde ise tablo daha kritik: 2017 verilerine göre Türkiye’de 19 yaş ve üzeri nüfusun %32’si obez. Fazla tüketim, çalışma engeli ve sebep olduğu hastalıkların malî yükleri hesaplandığında obezitenin ülkemize yıllık maliyeti 20 milyar TL.
Türkiye’nin ulusal stratejik planı doğrultusunda 2010 yılından itibaren “Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı”nı hayata geçirildi. Bu çerçevede aile hekimleri üzerinden obez hastaların takibi yapılıyor ve hastalara danışmanlık hizmeti veriliyor. Bu yıl beş ilde, altı merkezde başlatılan pilot uygulama ile “Obezite Merkezleri” açıldı, merkezlerin 81 ile yaygınlaştırılması için çalışmalar devam ediyor.
“Beslenme Dostu Okul programı” ile kantinlerde şeker, çikolata, gazlı içecekler ve enerji içecekleri yasaklandı, bazı tatlı ve tuzlu gıdalar için kriterler belirlendi. Televizyonlarda çocuk programları içinde abur cubur reklamlarının yayınlanması yasaklandı. Okullarda beden eğitimi ders saatleri artırıldı. Ortaokul ve liseler için geliştirilen “fiziksel uygunluk karnesi” ile yılda iki kez çocukların boy ve ağırlıkları ölçülüyor ve sonuçlar MEB veri tabanına giriliyor.
“Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılması Programı” kapsamında ekmek, peynir, zeytin, salça ve pul biberde tuz azaltıldı. Trans yağ eliminasyonu ve renkli ön yüz etiketleme çalışmaları bu yıl içerinde tamamlanacak. Yüksek şeker içeren yiyecek ve içeceklerin tüketiminin azaltılması için vergi düzenlemeleri çalışmaları ise devam ediyor.