Sabahları içmeden kendinize gelemediğiniz o kahve, girmezseniz kendinizi eksik hissettiğiniz o sosyal medya, oynamadan aklınızın kaldığı o oyunlar… “Bir kereden bir şey olmaz” diyerek başladığınız şeyler sizin de zamanınızı olması gerekenden fazla mı alıyor?
Yakın zamana kadar bağımlılık, ilaç niteliğindeki bir maddenin beyni etkilemesinden kaynaklanan; ruhsal, fiziksel ya da sosyal sorunlara yol açmasına rağmen kullanılmaya devam edilen ve durdurulamayan bir kronik beyin hastalığı olarak görülmekteydi. Birçok kriter hala geçerli olsa da artık bağımlılık için “kimyasal madde” şartı yok. Sinsice yaklaşan bu terim alışveriş, internet, oyun, seks ve yeme gibi birçok durum için de kullanılır hale geldi.
Her ne kadar bağımlılık konusunun araştırma geçmişi çok eskiye dayanmıyor olsa da beynimizin ödül sistemi var olduğundan beri bağımlılığın da var olduğundan bahsedebiliriz. Ödül sistemini uyaran her şey bizde hızlı bir haz, mutluluk, doyum sağlar, insanoğlu olarak bize haz veren şeylere yönelme eğilimde olduğumuz için de bu uyarıcılara doğru keyifle çekiliriz. Alışveriş yaptığınızda mutlu oluyorsanız, kendinizi her mutsuz hissettiğinizde alışverişe yönelmeniz işten bile değildir, tanıdık geldi mi?
Nasıl Bağımlı Oluruz?
Belki havalı göründüğünü ve okulda popüler olmanızı sağlayacağını düşündüğünüz için sigara içtiniz, belki canınız sıkkınken tüm moral bozukluğunuzu yok edecek olan bir alışverişe çıktınız ya da tüm dertlerinizi unutturan bir seks deneyimi yaşadınız. Hepsi beyninizdeki ödül sistemini uyardı ve bu davranışlar size kendinizi daha iyi hissettirdi. Kaygılıydınız, gergindiniz ve bunu yok edecek bir maddeyle veya bir davranışla tanıştınız. Size rahatlık hissi veren nörokimyasallar salgılandı ve artık söz konusu keyif verici deneyim sizin için bir ilaç haline geldi. Evet, bağımlılığın en özet hali bu.
Beynimizin korku ve öfke merkezi olarak bilinen amigdalanın ise bağımlılıkta rolü büyüktür. Keyif verici bir nesne denendikten sonra akkumbens çekirdeğinden ani bir dopamin salgılanır ve haz duyulmaya başlanır. Sonrasında amigdala bunun ödüllendirici bir deneyim olduğunu öğrenir ve saklar. Bu nesneyle tekrar karşılaştığında ise bunun haz verici bir deneyim olduğunu hatırlayarak beynin üst kısmına gönderir. Dopamin ile taşınan bu gönderi artık korteksin kapısındadır. Prefrontal korteksteki üç bölüm de bağımlılık sürecinde aktif role sahiptir. Orbitofrontal korteks dürtüleri tanımlama işlevine sahiptir, bu bölge yeterince iyi çalışmadığında duygular ile mantık arasındaki denge bozulur. Ventromediyal korteks dürtünün algılanması ve anlamlandırılması ile ilişkilidir; kullanılacak madde veya deneyimin birey için zararlı mı yararlı mı değerlendirilmesi burada yapılır. Dorsolateral prefrontal korteks ise gelen veriyi analiz ederek davranışa dönüşüp dönüşmeyeceğine karar veren kısımdır. Bağımlılık oluştuktan sonra nesnenin özlenmesini orbitofrontal, değerlendirilip sağlıklı mı değil mi değerlendirilmesini sekteye uğratan ventromediyal ve sonunda bireyi yeniden madde veya deneyime yönelten kısım dorsolateral olmaktadır.
Bağımlılıkta Risk Faktörleri Neler?
Madde ve davranışsal bağımlılıklar gençlerde ve ergenlerde sıkça görülmektedir. Ergenler tepkiseldir ve bu sebeple risk almaları daha kolaydır. Bunun sebebi ise beyin gelişimi ile ilgilidir. 2-6 yaş arasında sinaps oluşumu hızlıdır ve beyinde çok sayıda nöron oluşur. Ancak 13-14 yaşlarına geldikçe bu fazla oluşan nöronlar budanır. Yani beyindeki bağlantı yolları sadeleşir ve bu budanma sürecinde ergenler risk almaya daha yatkın olmaya başlar. Ergenlik dönemindeki bir diğer madde bağımlılığına etki eden faktör ise yukarıda da bahsi geçen prefrontal kortekstir. Prefrontal korteks beynin doğru karar alma mekanizmasını çalıştıran kısmıdır ve irademizi bu bölge güçlendirir. Ancak bu bölge ortalama 25 yaşına kadar gelişmeye devam eder, bu sebeple ergenlerde irade gücü henüz tam gelişmiş değildir. Bu da bağımlılıktaki risk faktörlerinden biri haline gelir.
Davranışsal Bağımlılıklar Hangileri?
En başta da belirttiğimiz gibi bağımlılık artık uyarıcı/uyuşturucu maddelerle tanımlanacak kadar kısıtlı bir konu değil. Alışveriş bağımlılığı, ilişki bağımlılığı, seks bağımlılığı, egzersiz bağımlılığı, oyun/kumar bağımlılığı gibi birçok davranışsal bağımlılık türü araştırmacıların ilgisini çekmekte ve literatüre kazandırılmak üzere araştırmalar yapılmaktadır. Günümüzde birçok çocuk ve ergen internet bağımlılığı yolunda adım adım ilerlemekte, birçok genç egzersiz bağımlılığını “fit görünmek” adı altında normalleştirme, birçok kişi ise alışveriş bağımlılığını “ihtiyaç” diyerek geçiştirmektedir.
İnternet bağımlılığı: 90’lı yılların sonundan 2012’ye kadar olan zamanda doğan ve günümüzde çok tartışılan Z kuşağı, akla interneti getirmektedir. Emek ve sorumluluk gerektirmemesi, istenilen yerden ulaşılması interneti oldukça çekici hale getirir; birçok insan için internet sosyalleşme mekanıdır, özellikle göz teması kuramayan ve çekingen kişiler için internet çok çekici görünür çünkü istediğinizde istediğiniz kişiyle online olarak yazışmak, yüz yüze, göz göze iletişimden çok daha kolaydır. Hayır diyemeyenlerin aracıdır internet, anında cevap beklemediğinden düşünüp tartıp cevap verebilmek, günlük hayatta her şeye evet diyerek kendinden feragat edenleri kurtarır. Bir grubun parçası olmak kolaydır, günlük hayatta ortak hobilerin bulunduğu insanlarla karşılaşmak zor olsa da internette bunları bulabilmek çok daha kolaydır. Yeni bir kimlik ve aynı zamanda kimliksizliktir. İstediğiniz kişi olabilirsiniz, bunu yaparken var olan kimliğinizden kimsenin haberi de olmayabilir. İnternet, bu sebeplerle insanı kendisine çekmektedir. Bu da özellikle günümüz gençlerini internet bağımlılığına açık hale getirmektedir.
Seks bağımlılığı: Bazı kaynaklarda hiperseksüelite olarak da geçen seks bağımlılığında da diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi kompulsif davranışlar vardır. Kişiler olumsuz sonuçlarına rağmen kişiler cinsel dürtü, davranış ve düşüncelerini kontrol edemezler. Burada dikkat edilmesi gereken şey, birden fazla partneri olan ve rastgele cinsel ilişki kuranların cinsel bağımlılık kapsamında incelenmediğidir.
Alışveriş bağımlılığı: Normal bir alışverişin aşırı boyutu olarak kabul edilen alışveriş bağımlılığında yine dürtüsel ve tekrarlayıcı düşünceler ve davranışlar vardır. Bireyler yanında para olmamasına veya kartının limitinin dolmasına rağmen alışveriş yapma isteklerine karşı gelemezler.
Egzersiz bağımlılığı: Egzersiz yararlı ve sağlıklı bir davranış olarak bilinse de fazlası olduğunda egzersiz bağımlılığı konusu gündeme gelir. Egzersiz bağımlılığında bireyler ruhsal ve fiziksel olarak kendilerine zarar verecek kadar, kompulsif bir şekilde egzersiz yaparlar. Yüksek performans beklentisi olan sporcular, beden imajını fazla önemseyenler ve genç kadınlarda riskin daha fazla olduğu bulunmuştur.
Sizler de Bu Sözleri Kullanıyor musunuz?
Bir kereden bir şey olmaz… İstersem bırakırım… Alt tarafı oyun… Bu sefer son… Söz, bırakacağım… Bu kimseye zarar vermiyor… Benim bir sorunum yok… Bunu bu kadar kullanıyor olmamın suçlusu ben değilim…
Bağımlı bireyler bağımlı oldukları konusunda yeterli içgörüye sahip değildir. Bu sebeple yukarıda söylenen sözler aslında birer bahane değil, bireyin kendileri konusunda hissettiği gerçek hisleri olabilir. Çünkü gerçekten bunun son olduğunu düşünürler, çünkü gerçekten istedikleri takdirde bırakabileceklerini hissederler. Ancak madde bağımlılığı kadar davranışsal bağımlılıklar da bireyin günlük hayatını sekteye uğratarak psikolojik, sosyolojik ve ekonomik hasarlara neden olur.
“Onsuz yapamam” dediğiniz şeyler belki de sizi kendi içine hapseden birer hapishanedir.
Hazırlayan: Çağla Altınok
www.sinirbilim.org/davranissal-bagimliliklar