Merhaba Sevgili Dostlarım,
Bildiğiniz gibi “2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı” yaygın olarak kullanılan adıyla COP26; Dünyanın en önemli iklim toplantısı olarak, İskoçya’nın Glasgow şehrinde, 31 Ekim ve 12 Kasım 2021 tarihleri arasında, “Küresel Isınma ve Sera Gazı Salınımı” oranlarını azaltmak amacıyla, 197 ülkenin katılımıyla gerçekleştirilen organizasyon!..
Hatırlayacağınız üzere, Paris İklim Anlaşmasına bağlı olarak, geçtiğimiz Ekim ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onaylanarak kabul edilen yasa sonrası, bizlerde ülkesel boyutlarda “Küresel Isınma ve İklim Değişikliği” kapsamında, olumlu adımlar atmaya başladık.
İki hafta süren COP26 zirvesinde, dünya liderleri dünyanın ortak sorunu olan küresel ısınma ve iklim değişikliği konusundaki vizyonlarını paylaştı. Toplantı; gelişmiş ülkelerle, gelişmekte olan ülkeler arasındaki iklimsel problemler odağında, karşılıklı sıkıntıların paylaşımı ile geçti. Yayınlanan sonuç taslağı maalesef beklentileri karşılamadı. Talep edilen beklentiler; İklimsel finansmanın 2 katına çıkartılması + Acil eylem planı + 2030 Hedeflerinin netleşmesi + Her yıl güncelleme yapılması + Daha güçlü adımların atılması… Şeklinde idi.
Havanda su dövülen, toplantıda yaşanan ve ortaya konan sıkıntıların nedenleri arasında da;
*) Çoğu ülke tarafından, işin ciddiyetinin fark edilmemesi…
*) Pek gerçekçi olmayan, sera gazı azaltma hedefleri…
*) Finansal açıdan, ülkelerin kullanımı için 100 Milyar Dolar ayrılamaması…
*) IEA Uluslararası Enerji Ajansı’nın, bu konu için 2 Trilyon Dolarlık bütçe tespiti…
*) Gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkeleri, bundan sorumlu tutması…
*) Gelişmekte olan ülkelerin, gelişmiş ülkeleri çıkarcılıkla suçlaması…
*) Hindistan başta olmak üzere, bazı ülkelerin Showları…
*) Tüm dünyada, pandemi nedeniyle yaşanan sıkıntılar…
*) Hem petrol, hem de doğalgaz fiyatlarının artması…
*) Dünyayı daha mutlu bir geleceğe kavuşturmak için, 2030 ve 2050 yılı hedeflerine daha çok zaman var diye düşünerek, tüp paydaşların maalesef aynı yöne bakamaması… Yer almakta!..
Ayrıca bu konuda Sn. Yaprak Özer’in, Linkedin de gördüğüm “Yeni Şeyler Söylemek Lazım…” başlıklı yazısının bir bölümüne yaptığı, “İklim krizinin tartışıldığı COP26 hayalleri yıksa da yine de kayda değer bulunuyor!.. Sebeplerden biri… Hindistan’ın PR Show’uyla başlayıp sonunda oyun bozanlık yapması!.. Diğeri, Kömür taahhüdü bildirgesinin yumuşatılması… Genç aktivist Greta’ya göre yine “Bla Bla Bla” konuşulan zirvede, önemli değişiklik; 5 yılda bir yapılan COP toplantılarının, bundan sonra her yıl düzenlenecek olması. Gelişme yıllık bazda izlenebilecek! Bilmem dikkatinizi çekti mi? Gelecek yıl “COP27 Mısır” da düzenlenecek… Mısır’ın böyle bir konferansa ev sahipliği yapacak olması beni şaşırttı. Neden, Türkiye değil? Neden, İstanbul değil? Bu toprakları yemeye ve tüketmeye doyamıyoruz. Farkında bile değiliz, odaklanamıyoruz…” Şeklindeki açıklamalarına, katılmamak mümkün değil!..
Tabii ki, tüm dünyada yaşanan gerçekler ve özellikle insanlardan kaynaklanan böylesine ciddi problemler karşısında… “Neyse ya, COP26 da bu şekilde tamamlandı!..” diyerek, konuyu rafa kaldırmak pek doğru bir yaklaşım değil! Konunun uzmanları da, yaptıkları açıklamalarda bunu özellikle belirtiyorlar!
Özellikle Şirketler ve tüm Kurumlar, “ISO 14064 Sera Gazı Hesaplama ve Doğrulama Yönetim Sistemi” başta olmak üzere, konuyla alakalı diğer tüm uluslararası standartlara uygun şekilde hesaplamalar yaparak, karbon ve su ayak izi (Sera Gazı) sorumluluklarını yerine getirmeli!..
Karbon ve Su Ayak İzi; Bir ürün veya hizmetin, üretilmesinden tüketilmesine kadar geçen
sürede, o ürün veya hizmetlerle ilgili havaya salınan karbondioksit miktarı ve kullanılan su miktarı yanında, daha sonra onlardan kalan atıkların dönüştürülerek, kişisel veya kurumsal olarak yeniden ekonomiye kazandırılması aşamalarında, yapılan ölçümlemelerdir! (ARD)
Neyse ülkemizde de güzel şeyler olmuyor değil!..
TC İstanbul Büyükşehir Belediyesinin “İstanbul İklim Değişikliği Eylem Planı’nın Hazırlanması Projesi – https://www.iklim.istanbul/” ve TC Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin Eylem Planı “https://www.gaziantep.bel.tr/uploads/2020/07/gaziantep-ccap-tr-final-20111102.pdf”, bu çalışmalara çok güzel örnekleri oluşturuyor.
Darısı, etkileşim açısından bir bütün olarak, diğer tüm Kurumlarımıza ve Şirketlerimize…
Ekim Ayı sonlarına doğru da, Dünya Gazetesi ve Sürdürülebilirlik Akademisi işbirliği ile Aralık ayında yapılacak olan “İklim Değişikliği Zirvesi COP26’nın Ardından” çalışmaları ile ilgili özel bir duyuru gazetelerde yer almıştı!
“İklim Krizi Gerçek, Şu Anda Yaşıyoruz… Ancak Harekete Geçmek İçin Çok Geç Değil!” başlığı ile yapılan çağrıda, konuyla ilgili önemli ve çarpıcı gerçekler ortaya konuluyordu. Duyuru da;
“COP26 sonrası, hedefleri eyleme geçirmek ve de daha iyi bir geleceği birlikte oluşturmak için buluşuyoruz.
İklim değişikliğiyle mücadele, sürdürülebilir bir gelecek için kritik öneme sahip.
Geri dönüşü olmayan iklim değişikliğini önlemek istiyorsak, küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılabilmesi için 2030 yılına kadar emisyonlarımızı yarıya indirmeli ve 2050 yılına kadar “Karbon Nötr” ekonomilerine geçiş yapmalıyız.
Kasım ayında İskoçya’da yapılacak 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26), dünyada iklim konusunda atılacak adımlar konusunda çok önemli bir tarih.
Artık Türkiye’nin de gündeminde olan Paris İklim Anlaşması kapsamında kaydedilen gelişmelerin değerlendirileceği COP26, iklim değişikliği acil durumuna yanıt vermek için şirketler, kamu ve özel kuruluşlar, akademi, politika yapıcılar ve STK’lar dâhil olmak üzere diğer tüm paydaşlar için küresel bir eylem çağrısı.
Bilim açık, iklim krizi gerçek ve şu anda bunu yaşıyoruz. Küresel ısınma iklim sistemimizde uzun süreli değişikliklere neden oluyor ve dünya çapında yaşamları ve geçim kaynaklarını tehdit ediyor.
Dünya çapında toplumlar, hükümetler ve iş dünyası ortak bir hedef doğrultusunda birleşti.
İklim değişikliğinin etkilerine karşı ortak bir irade ortaya koyarak bu gidişatı değiştirebilir, daha iyi bir geleceği birlikte inşa edebiliriz.
Birlikte Onarma Zamanı…
İş dünyası iklim değişikliğini azaltmak ve iklim değişikliğine uyum sağlamak için çözümler geliştirme yeteneğine ve sorumluluğuna sahip.
Düşük karbonlu ekonomiye giden eylem ve yatımlar için iş dünyası ve tüm paydaşlar arasındaki diyalog ve küresel işbirliği yolu ile net ve tutarlı bir iklim politikası oluşturulması kaçınılmaz bir zorunluluk.
Dünya Gazetesi ve Sürdürülebilirlik Akademisi iş birliğinde, 9 Aralık 2021 de gerçekleşecek olan İklim Değişikliği Zirvesi – COP26 Ardından, iklim değişikliği ile mücadelede çok önemli bir karar anı olan COP26’nın sonuçlarını ve Türkiye’ye yansımalarını ‘Net Sıfıra Doğru’ temasında tüm paydaşlar ile değerlendirecek.” Şeklindeki açıklamalara yer verilmişti!
Hadi hayırlısı…
Neticede “Küresel Isınma ve İklim Değişikliği” + “Atık Yönetimi” sorunlarının, doğru adımlarla çözülebilmesi için, ortak bir bilinç yapısına ihtiyaç var.
Bu bilinç anlayışı, doğa + çevre + sanayi ve teknoloji uzmanlarının önderliğinde; bireysel ve kurumsal (Kamu Kurumları + Yerel Yönetimler + Sanayi ve Ticaret Dünyası + Üniversiteler + Sivil Toplum Kuruluşları + Vs.) olarak, belirlenen hedefler doğrultusunda bir araya gelerek ve de özellikle yenilenebilir enerji ile atık yönetimi açısından geri dönüşüm projeleri geliştirerek, herkesin aynı yöne bakmasıyla oluşacaktır!..
Bireysel veya kurumsal olarak, hep birlikte yaşamak zorunda olduğumuz, bu evrendeki tüm canlılar adına, daha mutlu bir gelecek için…
Sevgi ve saygılarımla
Ali Rıza Değer