Bugüne kadar COVID-19 aşılarına yönelik gerek yürütülen klinik çalışmalarda gerekse mevcut aşı uygulamalarında ciddi yan etkilere rastlanmamıştır. Aşılama sonrasında görülen yan etkiler sıklıkla hafiftir.
Bunlar; yorgunluk, baş ağrısı, ateş, titreme, kas/eklem ağrısı, kusma, ishal, aşı uygulanan bölgede ağrı, kızarıklık, şişlik gibi hafif yan etkilerdir. Ancak nadir de olsa alerjik reaksiyonların olabileceği göz ardı edilmeden aşı uygulamasından sonra bir rahatsızlık hissedilmesi durumunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması ve hekime yakın zamanda aşı olunduğu bilgisinin iletilmesi unutulmamalıdır.
Covid-19 Aşıları ve Alerji
Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği; İnsanlığı esiralan SARS-COV2 yenitip koronavirüsle oluşan COVID-19 hastalığına yakalanmamanın temel prensibi korunmaktır.
Korunmada maske kullanımı, sosyal mesafeyi koruma, ellerin temiz tutulması çok önemlidir. Virüslerle bulaşan diğer hastalıklarda olduğu gibi aşılanma korunmanın en temel ikinci yoludur. COVID-19 için de çok sayıda aşı çalışması mevcuttur ve bunlardan bir kısmı kullanım için onay almıştır.
Son günlerde en çok merak edilen konu bu aşıların yan etkileridir. Aşıların çoğunda aşının yapıldığı bölgede kızarıklık, şişme, ateş, halsizlik gibi yan etkiler bildirilmiştir.
Pfizer/Biontech aşısı (mRNA COVID-19) için anafilaksi yan etki olarak bildirilmiştir.
CDC, mevcut veriye göre Covid aşısı anaflaktik reaksiyonu grip aşısından 10 kat daha yüksek
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, 6 Ocak’ta Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanan ilk 1,9 milyon doz Pfizer COVID-19 aşısından 21’inde ciddi alerjik reaksiyon vakası (anafilaksi) görüldüğünü, hepsinin iyileştiğini bildirmektedir. Şu ana kadar görülen ciddi alerjik reaksiyon oranının 1 milyon aşı dozu başına 11.1 vaka olduğu bildirilmektedir. Ciddi alerjik reaksiyonların %71‘i ilk 15 dakika içinde gözlenmiştir. 21 olgunun 17’sinde (%81) alerjik reaksiyon öyküsü tanımlanmıştır.
Anafilaksi alerjik reaksiyonun en şiddetli ama tedavi edilebilir şeklidir. Deride kaşıntı kızarma, kabarma, nefes darlığı, boğazda şişme, baygınlık hissi gibi belirtileri vardır. Acilen müdahale edilmesi gereken bir durumdur. Bu nedenle aşının acil müdahale imkânı olan sağlık kuruluşunda yapılması gerekir. Alerji öyküsü olan bireylerin aşı uygulandıktan sonra 30 dakika gözlem altında tutulması önerilmektedir.
Aşının içindeki polietilenglycol (PEG), alerjiye neden olduğu düşünülen madde olduğundan, bu maddeye karşı alerjisi olanların bu tür aşıyı yaptırmaması önerilir. İlk aşıyı yaptırdıktan sonra anafilaksi gelişen kişiye, ikinci aşı yapılmamalıdır. Genel olarak özellikle daha önce herhangi bir aşıyla şiddetli alerjik reaksiyon geçiren, laksatif ilaçlara, depo kortikosteroidlere, antiasit mide ilaçlarına alerjisi olanların bu aşıları olmamaları önerilir.
Gıdalara, tek ilaca (çoklu ilaç allerjisi hariç), böceklere karşı alerjisi olan kişilerin mRNA COVID-19 aşılarına alerjik reaksiyon gösterme olasılığı genel halktan daha fazla değildir.
Hangi tip korona aşısı olursa olsun daha önce herhangi bir aşı ile alerjik reaksiyon geçiren, besin ya da ilaçlarla ciddi alerjik reaksiyon geçiren kişilerin aşı uygulanmadan önce bu durumu mutlaka sağlık görevlisine bildirmesi gerekir.
Anafilaksi çok nadir bir risktir. COVID-19 hastalığının ölümle sonuçlanabileceği göz önüne alındığında, COVID-19 aşısının faydaları risklerden ağır basmaktadır.
ALERJİSİ OLAN KİŞİLER COVID-19 AŞI OLMADAN ÖNCE SAĞLIK PERSONELİNİ BİLGİLENDİRMELİ
Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel, hayatı felç eden COVID-19 için aşı bulunmasının mutluluk verici olduğunu belirterek, uyarıda bulundu. Önümüzdeki günlerde Türkiye’ye gelecek olan aşıları olmadan önce bilinen alerjik reaksiyonları bulunan kişilerin sağlık personelini bilgilendirmesini isteyen Şekerel, “Bu aşıyı mutlaka olması gereken alerjisi bulunan kişilere sağlık personeli gözetiminde kademeli dozlama yapılabilir” dedi. Şekerel şunları söyledi:
CİDDİ ALERJİK REAKSİYONU ALANLAR İÇİN İHTİYATİ TAVSİYE KARARI ALINDI
Bir yıla yaklaşan pandemi nedeniyle bugüne değin 1.5 milyondan fazla insan COVID-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Sağlık otoritereleri COVİD-19’a karşın enfeksiyonu durduran veya hızla gerilemesini sağlayan bir tedaviye sahip olmadıklarını söylüyorlar. Pandeminin ortadan kalkması için ya virüs mutasyona uğrayacak ya da etkin bir aşı geliştirilecek. Son bir olasılık da toplumunun yüzde 60’dan fazlasının hastalığı geçirmiş olması gerekiyor ki bu da çok daha fazla kayıp olacağı anlamı taşıyor ve kimse bu olasılığı gerçekleşmesini konuşmak istemiyor. Ne mutlu ki bugün artık aşıların yavaş yavaş piyasaya çıkabildiği bir aşamaya ulaşıldı. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) onay vermesi ile İngiltere ve Kanada’nın arkasından ABD Pfizer/BioNTech COVID-19 aşısına ülkesinde kullanımına onay veren üçüncü ülke oldu. Ancak aşının İngiltere’de uygulanmaya başlamasından kısa süre sonra iki kişide aşı sonrası gelişen şiddetli alerjik reaksiyon yaşandığı bildirildi. Bu yaşanan durum üzerine İngiltere İlaç Düzenleme Kurumu, ciddi alerjik reaksiyon geçmişi olan kişilere şimdilik bu aşının uygulanmaması yönünde ihtiyati bir tavsiye kararı aldı. Bu karar alerjik reaksiyona neyin sebep olduğunun anlaşılması ile değişebilir.
KADEMELİ DOZLAMA YAPILABİLİR
Bu aşamada, COVİD-19 aşısı ile gelişen alerjik reaksiyonlar hakkında çok fazla ayrıntıya sahip değiliz. Ancak, şiddetli reaksiyon geçiren bu iki kişinin de bilinen alerjileri olduğu ve adrenalin oto enjektörleri taşıdıkları bilgisi iletildi. Adrenalin oto enjektörler daha önce şiddetli ve yaşamı tehdit edebilen anafilaksi gibi reaksiyon öyküsü olanlara verilen ve o hastaların her zaman yanlarında taşıması istenen acil durum ilaçlarıdır. Buradan bu iki kişinin önceden anafilaksi yaşamış kişiler olduklarını anlıyoruz. Gerçekte aşılara karşı gelişen şiddetli alerjik reaksiyonlar, son derece nadirdir ve anafilaksi yaklaşık bir milyon doz aşı uygulamasının 1.3’ünde meydana gelir. Aşılara karşı gelişen reaksiyonların çoğu, gerçek alerjiler değildir. Ne olursa olsun, her kişiye normalde aşı yaptırmadan önce, özellikle aşıya veya içerdiği bileşenlere karşı bilinen herhangi bir alerjisi olup olmadığı sorulmalıdır. Neredeyse tüm şiddetli alerjik reaksiyonlar, aşı uygulamasından sonraki 30 dakika içinde meydana gelirler ve bu yüzden, tüm dünyada aşılama sonrası her kişinin en az 30 dakika süre ile izlenmesi yaygın bir uygulamadır. O yüzden aşılama yapılan tüm sağlık tesislerinin hem alerjik reaksiyonları tanıyacak eğitimli personel hem de uygun tedavi ekipmanı ile donatılır. Bu durum, COVID-19 aşıları dahil olmak üzere tüm aşılar için geçerlidir. İnsanların, besinler ve ilaçlar da başta olmak üzere çok çeşitli maddelere (alerjen) alerjisi olabilir. Bir kişinin aşı maddesine karşı bilinen bir alerjisi varsa, o kişiye o aşıyı yaptırmaması tavsiye edilir. Ama aşının mutlaka yapılması gerekiyorsa kademeli dozlama denilen farklı bir yaklaşım ile aşı uygulanması düşünülebilir.
ŞİDDETLİ ALERJİK ÖYKÜSÜ OLAN KİŞİLER SAĞLIK PERSONELİNE BİLGİ VERMELİ
Bilindiği kadarı ile Pfizer/BioNTech COVID-19 aşısı, yaygın olarak alerjik reaksiyonlara neden olan herhangi bir bileşen içermez. Aşı bileşenlerin tam listesi ülkelerin ilaç düzenleme kurumlarına üretici tarafından verilir ve kamuoyuna duyurulur. Şu anda Pfizer/BioNTech aşısından sonra alerjik reaksiyon yaşayan iki kişinin alerji-immünoloji uzmanı tarafından incelenmesi devam etmektedir. Aşının gerçekten anafilaksiye neden olduğu ispatlanırsa bu kişilere aşının ikinci dozu verilemeyebilir. Bununla birlikte, hekim tercihi ile kademeli dozlama gibi özel yaklaşımlar kullanılarak aynı aşının sonraki dozu uygulanabiliyor. Ancak kademeli dozlama yaklaşımı henüz herhangi bir COVID-19 aşısı için uygulanmaya başlamış bir yöntem değildir ve ne oranda işe yaradığı bilinmemektedir. Pfizer / BioNTech aşısı dahil olmak üzere tüm aşı çalışmalarında, aşının herhangi bir bileşenine şiddetli alerjik reaksiyon öyküsü olan kişiler, aşıların faz 1, faz 2 ve faz 3 klinik denemelerine dahil edilmezler. Pfizer / BioNTech aşısının bugüne kadar araştırmalarda uygulandığı toplam kişi sayısı 40 binin biraz üzerindedir ve ciddi alerjik reaksiyon yaşayan kişi rapor edilmemiştir. Mevcut veriler aşının güvenli olduğunu ve ciddi güvenlik endişeleri olmadan iyi tolere edilebileceğini düşündürmektedir. Aşılama sonrası alerjik tip yakınmaların görülme sıklığı aşılanan grupta (yüzde 0.63) plasebo grubuna (yüzede 0.51) göre biraz daha yüksek ise de bu küçük farkın şans eseri olup olmadığı net değildir. Aşı geliştirme sürecinde, sağlıklı insanlarda bir aşının güvenliği ve etkinliği iyice anlaşıldıktan sonra, altta yatan tıbbi sorunları olan kişilere de aşı uygulanmaya başlanır. Bu son haberin önemli alerjileri olan insanlar için olası sonuçlarına gelince, bunu kesin olarak söylemek için henüz çok erken. Hala bu bildirilen olayın gerçek alerjik reaksiyon olup olmadığı bile bilinmemektedir. Ayrıca, yeni teknolojileri kullanan aşılarda alerjik reaksiyonların uzun zamandır uygulanan diğer aşılardan daha yaygın olacağından şüphelenmek için de yeterli teorik bir neden yoktur. Her zaman olduğu gibi, insanlar herhangi bir alerji öyküsü de dahil olmak üzere tıbbi geçmişlerini aşı yapacak sağlıkçı ile aşı öncesinde konuşmalıdırlar.
DÜZENLİ OLARAK İZLENMELİ
COVID-19 aşılarının dünya çapında milyonlarca insana ulaştırılacağı göz önüne alındığında, bazı olumsuz olayların bildirilmesi kaçınılmazdır. Herhangi bir ilaç veya aşı ile istenmeyen reaksiyon potansiyeli her zaman vardır ve bu nedenle insanlar aşı yapıldıktan sonra izlenmelidirler. Bireyler, aşı yaptırıp yaptırmamayı düşünürken risklerini ve faydalarını dikkate almalı ve bu kararı hekimleri ile birlikte almalıdırlar. Şimdiye kadar 1.5 milyondan fazla insanın COVID-19 nedeniyle kaybedildiğini düşündüğümüzde aşılamanın faydaları, özellikle COVID-19’a karşı en savunmasız risk grupları için hastalığın risklerinden çok daha ağır bastığını kabul etmemiz gerekiyor. COVID-19 aşı güvenliğinin sağlık otoriteleri tarafından düzenli olarak izlenmesi de büyük önem taşıyor. Bu sayede çok nadir olabilecek veya altta yatan bir tıbbi durumla ilişkili olabilecek yan etkilerin erken tespit edilmesi mümkün olabilecektir. Ülkemizde uygulanacak tüm COVID-19 aşılarının güvenliğini gerçek zamanlı olarak izleyecek ve kamuoyuna açık bildirimleri de sağlayacak güçlü bir aşı güvenlik gözetim sistemi bugünden oluşturulmalıdır.”