Sertleşme bozukluğu her 10 erkekten 1’ini etkiliyor
Yeterli sertlik düzeyine ulaşamama ve bu düzeyi sürdürememe sorunu olan sertleşme bozukluğu, her 10 erkekten 1’ini etkiliyor. Erken boşalma ya da kısırlık ile de karıştırılabilen hastalık 40 yaş üstü erkeklerde oldukça sık görülen bir sorun. Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Özveri, 4 Eylül Cinsel Sağlık Günü vesilesiyle önemli bilgiler paylaştı ve COVID-19 dönemine de özel açıklamalarda bulundu.
40 – 70 yaşları arasında erkeklerin yaklaşık %30’unda görülen sertleşme bozukluğunun (erektil disfonksiyon) görülme sıklığı ilerleyen yaşla birlikte artış gösteriyor. Çoğu erkeğin hayatının belli dönemlerinde, özellikle de stres altındayken ya da erkek ciddi bir hastalık geçirdiği zaman sertleşme ile ilgili sorunlar yaşanabiliyor.
Sağlıklı cinsel yaşam bağışıklık sistemini olumlu etkiliyor
İki birey arasında bir ilişkinin sosyal, düşünsel, duygusal boyutları olabildiği gibi cinsel boyutunun da olabildiğini ifade eden Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Özveri, sağlıklı cinsel yaşamla ilgili şunları söyledi: “Dünya Seksoloji Enstitüsü’ne göre haftada iki kez cinsel ilişkinin sağlıklı bir cinsellik için yeterli olacağını, çiftin bu anlamda doyumu sağlayabileceği sayı olacağını söylüyor. Ama bu çiftlere göre değişkenlik gösterebilir. Bu konuda Kinsey Enstitüsü’nün de araştırmaları var. Enstitüye göre sağlıklı bir cinsel yaşam için çiftlerin bir yılda ortalama yüz on iki kez cinsel ilişkide bulunduğu ortaya konmuş. Çiftlerin bunun için en aktif çağları 20-50 yaş arası olmakla birlikte, cinsellik daha ileri yaşlarda da devam ettirilen ve genel sağlığa her yönden pozitif katkı sağlayan bir aktivite. Sağlıklı bir cinsel yaşamda kadın ve erkeğin birbirlerini tanıyarak, birlikte bir süreç oluşturmaları gerekir.”
Düzenli sağlıklı bir seksüel aktivitesi olan ve sağlıklı bir cinsellik yaşayan kişilerde ömrün daha uzun olduğu ile ilgili çalışmalar olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Hakan Özveri: “En önemli etkilerden bir tanesi de immün yani bağışıklik sistemine olan pozitif etkisi. Düzenli bir cinsel yaşamı olmayan kişinin immün sistemindeki birtakım biyokimyasal maddelerin, belirteçlerin bozulduğu görülüyor. Pandemi sürecini yaşadığımız son altı ayda immün sisteminden çok bahsediyoruz, sağlıklı ve başarılı seksüel aktivitenin bu anlamda günümüzde daha da önem kazandığını söylemek yanlış olmaz. Özellikle depresyonlu, yüksek anksiyeteli hastalarda psikolojik iyilik halinde artış olduğu gösterildi. Bu kişilerin çok daha rahat uyudukları, post travmatik stres dediğimiz psikolojik travma sürecini daha rahat atlattıkları gözlemlenmiştir.”
Sağlıklı cinsel yaşamın genel sağlığımız üzerinde çok önemli etkileri var
Doç. Dr. Hakan Özveri: “Cinsel yaşamın menstrüel siklus dediğimiz adet döngüsündeki dengesizlikleri düzenlediği, ağrılı adetlerde, endometriozisde azalma olduğu; fiziksel olarak iyileşme olduğu gösteriliyor. Sağlıklı cinselliğin yeterli olmaması da bugün tıp literatüründe ciddi yer tutuyor. Örneğin erektil disfonksiyon dediğimiz sertleşme bozukluğu sorununun, erkeklerde bazı kalp damar sistemi hastalıklarının, nörolojik ve endokrin hastalıklarının erken belirtisi olduğunu çalışmalardan biliyoruz.. Seksüel olarak aktif olmamak literatürde kanserle bile ilişkilendirilmiş. Cinsel yaşamı aktif olmayan kişilerde majör bir cerrahi geçirme riskinin arttığı, mental sağlığın kötüleştiği, bilişsel fonksiyonların bozulması, kolesterol, hipertansiyon, şeker hastalığı, kardiyovasküler bütün bunlarda cinsel olarak inaktif olmanın bir negatif etkisinin olduğu söyleniyor ve seksüel tatmin yaşayan kişinin yaşamdan aldığı tatminin de bunu gösteren iyi bir belirteç olduğundan bahsediliyor. Seksüel aktivite, sağlıklı cinsel yaşamın sağlığımız üzerinde fark etmesek de çok önemli etkileri olduğunu gösteriyor.”
Psikolojik ve fiziksel etkenler erkekte sertleşme bozukluğuna sebep oluyor
Sertleşme sorunu neden oluyor diye bakıldığında, nedenlerini üç ana grupta toplamak gerektiğini belirten Doç. Dr. Hakan Özveri: “Bir numaralı etken psikolojik nedenler, iki numara dediğimizde fiziksel, üçüncü ise bu ikisinin birbirini tetiklemesi yani psikolojik ve fiziksel nedenlerin birlikte olduğu kombine olduğu durumlar. Psikolojik nedenler arasında bir numara stres ve endişe. Özellikle pandemi döneminde çok karşımıza çıkan insanların işsiz kalması. İşten kovulduktan sonra erkeğin ani sertleşme sorunu yaşaması çok şaşırtıcı değil. Aslında burada fiziksel olarak erkeğin penisinde ereksiyonu sağlayan mekanizmaların normal olduğunu biliyoruz ancak beynin penise gönderdiği sinyallerin yavaşlaması, zorlaşması partneri ile olan cinsel performansını da etkiliyor.”
Sertleşme bozukluğunun tedavisi mümkün
Bu rahatsızlığın tedavisinde özellikle 1998 yılında ilk defa ağızdan tablet olarak alınabilen moleküllerin bulunması ile büyük yol kat edildiğini belirten Doç. Dr. Hakan Özveri sözlerine şöyle devam etti: “Belirttiğimiz psikolojik nedenler haricinde fiziksel nedenler yani damar, sinir sistemi hastalığı, hormonal bozukluk gibi durumlarda söz konusu ağız yolunda alınan ilaçların yaygın kullanımı ile gerçekten tedavide büyük bir aşama kaydedildi.”
Ereksiyon bozukluklarında hastalar ürologlar, sertleşme bozukluğuna zaman ayıran ürolojinin alt branşında androloji konusunda çalışan kişilerden yardım alabilirler diyen Doç. Dr. Hakan Özveri: “Üroloğun ön değerlendirmesi sonrasında eğer bazı sorgulamalar sonucunda partnere yönelik bir problemden de bahsediliyorsa bir kadın doğum uzmanı değerlendirmesi de alınabilir. Ayrıca sorunun altında psikolojik problemler ya da ilişki problemleri varsa bununla ilgili de cinsel terapistlerden yardım alınabilir. Erkek için ilk aşamada ürolog bir başlangıç noktasıdır. Sorunun altında bir damar rahatsızlığı olup olmadığını anlamak içinse bir kardiyolog görüşü alarak yola devam ediyoruz.”
Covid–19 erkekte testis tutulumuna neden olabilir
Cinsel sağlığın bütün dünyada bu dönemde konuşulan bir konu haline geldiğine, çeşitli kurumların bu konuda araştırmalar yaptıklarına dikkat çeken Doç. Dr. Hakan Özveri: “Covid – 19 çeşitli organları tutabilen bir virus. Erkekte özellikle virüslerin testisi tutabildiğini biliyoruz. Dolasıyla bu virüs mekanizmaya nasıl girdiği nasıl yerleştiği ile ilgili incelendiğinde özel bir reseptör olan organlardan bu virüsün giriş yaptığı görülüyor. Kalbe, akciğere, damarlara, böbreğe bu şekilde giriyor. Yapılan çalışmalarda Covid – 19 virüsünün erkekte testise de geçtiği ve erkekte testis tutulumuna sebep olduğunu görüyoruz.”
Dünyada farklı ülkelerde süren araştırmalar var. Kesin konuşmak zor olsa da bazı çalışmalar Covid-19 döneminde %50 oranında hastada erkekte ya da çiftlerde cinsel aktivitede azalma ve cinsel isteksizlikten bahsediliyor diyen Doç. Dr. Özveri: “Cinsel ilişki yakın temas gerektiren bir şey bu nedenle hiçbir semptomu olmayan ama virüsü taşıyan kişilerin yakın temas içerisinde bunu bulaştırıp bulaştırmadığı konusu önemlidir. Çünkü öpüşme gibi aktivitelerle tükürükten geçtiğini biliyoruz ancak cinsel ilişkini kendisi ile geçebilmiş olduğunu gösteren çalışmalar henüz yok. Cinsel yaşamda yakın temas nedeni ile bu virüsün bulaşması söz konusu olabilir. Hastalığı geçiren bir kişi testi pozitif çıktığı andan itibaren 28 gün süre ile cinsel ilişkiden uzak durması öneriliyor.”
Maske, mesafe ve el hijyeni kuralı önemini koruyor
Covid-19’un havadan damlacık yolu ile çok hızlı bulaşan bir virüs olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Özveri: “Maske kullanımın tartışılması artık düşünülmemeli. Hastalığın önlenebilmesinde elimizde bilimsel olarak ispatlanmış şuan için yalnızca maske, sosyal mesafe ve el hijyeni kuralları var. Elimizde henüz bir aşı yok, bu hastalığın aşıyla ne kadar süre bağışıklık kazanacağını bilmiyoruz. Bu virüsün yarattığı hastalık ve vücutta oluşturduğu etkiler halen net değil. O nedenle elimizde var olan maske, mesafe ve el hijyeni konusunu önemsemeliyiz.”