Hayatımızda 4 ay önce olmayan ekipmanlar pandeminin bir sonucu olarak hayatımıza girdi. Maskeler, siperlikler vücudumuzun bir parçası yada protezi gibi iş görmeye başladı. Yeni alışkanlıklar edinmeye başlarken, önceden hiç feragat etmeyi aklımızdan geçirmediğimiz sarılmak, el sıkışmak ve öpüşmek gibi davranışlarımızı hayatımızdan çıkardık. Evden iş görmeye, uzaktan toplantılara, derslere ve buluşmalara başladık. Dijital ve sanal ortam hayatımızın her evresine girdi böylece. Alışverişlerimiz, siparişlerimiz, hobilerimiz bu dijital uygulamalardan yapılır oldu. Bazı sektörler pandemi sürecinde yükselirken, eğlence sektörü, sosyal etkinlikler, kongreler, maçlar ve konserler gibi toplu organizasyonlar durumdan olumsuz etkilendi. Ekonomik endişelerimizin yanında, kendimize ve sevdiklerimize bir şey olur mu kaygısı oluştu hepimizde. 20 yaş altı ve 65 yaş üstü evde daha çok kapalı kaldığı için, eve alıştı ve çoğu zaman dışarı çıkarken tedirgin oldu. Sanal ortamlarda çocuklarımız, bilgisayar ve telefon oyunlarına daha fazla mesai harcadı. Okulda ve mahallelerinde yapamadıkları arkadaşlıkları burada yapar oldular. Temizlik takıntısı bazılarımızda daha yüksek perdeye çıktı. Dezenfektanlar, temizleyiciler ve deterjanlar günlük olarak en çok kullanılan kimyasallar oldu. Dezenfektan ve alkollü temizleyicileri içenler bile oldu. AVM’lerde, pazarlarda ürünlere dokunma dönemi bitti. Satıcılara eldiven ve bağırmama şartı getirildi. Toplu alanlara girişlerde ateş ölçerler kullanılmaya başlandı. Kimi zaman kafamıza dayandı her ne kadar hoşumuza gitmese de…
Virüs nedeniyle aramıza mesafeler girdi. Sevdiklerimizle kucaklaşamıyor sarılamıyoruz. Bayramlarda, düğünlerde, törenlerde kutlama formatlarımız değişti. Yaptığımız fedakarlıklara rağmen bulaşının ülkemizde ve dünyada yayılmasının devam ettiğini görmekteyiz. Sağlık Bakanlığımızın alınacak tedbirlere yönelik mesafe, maske ve hijyen kurallarına uyulması hatırlatmalarına karşın halkımızda bu tedbirlere uymayanlar, umursamayanlar hatta virüsün varlığına inanmayanlar var. Sosyal mesafe için Dünya Sağlık Örgütü’nün 1 m uyarısına karşın sokaklarda en az 3-4 m olması gerektiği bilimsel çalışmalarla önerilmekte. Halen toplu taşımalarda olması gerekenden fazla yolcuyla ulaşımlar sağlandığına şahit oluyoruz. Her ne kadar seferlerin sonunda taşıma araçlarının içi dezenfekte de edilse, sınırlı yolcu kabulü ve toplu taşıma sürücülerini iyi izole etmek çok önemli. Sürücüler için sadece naylon bariyerler konulması değil, fleksi kabinlerin yapılması ve kabin içerisinde pozitif basınç uygulamaları saatlerce yolcu taşıyan sürücülerin üzerindeki viral yüke maruziyeti azaltacaktır.
Uzun mesafe seyahatlerde araya boş koltuklar bırakılmalı ve servis düzenine dikkat edilmelidir. Toplu yemek yenilen yerlerde elden ele dolaşacak her türlü materyalin yerine tek kullanımlık paketler tercih edilmelidir. Kuyruklarda mesafe kuralı şeritlerle belirtilmeli ve bekleme salonlarında yığılmaları önlemek ve ortamda insanları güvenli mesafede tutabilmek için azami insan sayısını belirterek kurala uyulmasını sağlamalıdır. Teknolojik imkanlardan yararlanarak kalabalıkların önüne geçmek için önceden randevu alınması yönlendirilmelidir. Pandemi süreci gösterdi ki, uluslararası seyahatler krizi daha iyi yöneten ülkelere daha fazla tercih edilmektedir.
İş ortamlarımızda ve kapalı alanlarda temiz ve süzülmüş hava önem kazandı. Klima santrallerine HEPA filtrelerin monte edilmesi patojenleri ve tozları tutabilmektedir. Bu filtreler 0,3 µm çapından büyük partikülleri sınıfınlarına göre % 90 üzerinde süzebilmektedir. 0,12 µm çapında olan Covid19 virüsü havada azot ve oksijen gibi moleküllerle birleşerek büyüdüğünden HEPA filtreler ile yakalanabilmektedir. Öte yandan tozları ve küçük parçacıkları süzen filtreler klima santrallerine konulduğunda sisteme direnç oluşturmakta ve enerji sarfiyatını artırarak maliyet oluşturmaktadır. Havalandırma yapılan kapalı alanda sisteme özel filtreler ilave edilecekse santral kasalarının uygun olması gerekmektedir. Ulaşılabilir alanlarda dezenfektan istasyonları ve temas potansiyeli yüksek olan kapı kolları, asansör düğmeleri ve yürüyen merdiven bantları gibi yüzeylerin sürekli dezenfekte edilmesi bulaşma riskini azaltacaktır. Kapalı alanların içinde kimse yokken UV yada Ozon buharı gibi sistemlerle dezenfekte edilmesi ortamlardaki virüs yükünün azalmasına destek olabilir.
Maskeler konusu Covid19’un tanımlandığı dönemden bugüne gündemde oldu. Kumaş maskeler yıkanarak kullanma avantajını sağlamasına rağmen standartizasyonunun tam oturmamış olması bir dezavantaj olarak söylenebilir. Maskelerin evsel atık gibi sokaklara atılması bulaş riskini artırmakta ve sokak hayvanları için tehlike oluşturmaktadır. Nitekim evcil hayvanlarda testin pozitif çıktığı görülmüştür. Henüz sokaktaki dostlarımızdan insanlara bulaşma tespit edilmemesine rağmen olmayacağı anlamına da gelmemektedir. Özellikle solunum yollarına temas eden atıkların torbalara konularak atılması ve yerlere tükürülmemesine dikkat edilmelidir. Çiftlik hayvanlarında örneğin vizonlardan virüsün insana bulaştığı görülmüştür. Bu nedenle çiftliklerin de gözlem altında olması önemlidir.
Covid19 yeni bir virüs olmasının yanında sürekli hakkında yeni bilgiler edinilmektedir. Yeni semptomları, bulaşma kabiliyeti, toplum bağışıklığı ve iyileşme sonrası etkileri gibi konularda sürekli güncellemeler devam etmektedir. Bazı elde edilen verilerin önceki verilerle çakıştığı da görülebilmektedir. Virüsün mutasyonuna bağlı olarak da verilerin güncellenmesi ve sağlıklı, şeffaf veri paylaşımı tüm dünya açısından çok önemlidir.
Dr. Öğr. Üyesi Levent ALPARSLAN
İstinye Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Teknoloji Bölüm Başkanı