Dünya genelinde aşıya ulaşımdaki eşitsizliğin yarattığı eksik bağışıklığın ve kontrol önlemlerinden erken vazgeçilmesinin sonucu olarak ortaya çıkan yeni varyantlar nedeniyle bitmek bir yana; pandeminin tüm dünyada, dalgalar halinde çok sayıda insanı etkilemeye devam edeceğini uzmanlık dernekleri olarak aylardır çeşitli platformlarda dile getirdik.
Haziran ayının ortalarından itibaren başta İstanbul olmak üzere ülkemizde de yeni bir dalganın başladığı ve şu anda bu dalganın hızlanarak vaka sayılarının çok ciddi artış gösterdiği açıktır. COVID-19 polikliniklerine başvuran kişi sayısı ve pozitiflik oranları belirgin olarak artmıştır. Nitekim Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan 26 Haziran-3 Temmuz haftası için yeni olgu sayısı, günlük ortalama 8.159 olup bir önceki haftanın iki katından daha fazladır. Öte yandan %30-40’ları aşan test pozitiflik oranlarının açıkça gösterdiği üzere gerekenden çok az test yapılmakta olduğu düşünüldüğünde, Avrupa’da benzer nüfus ve varyant profiline sahip ülkelerdeki günlük 80-100 bini aşan sayılar bizim için de geçerli olabilir. Salgının seyrinin anlaşılabilmesi ve gerekli önlemleri alarak etkilerinin azaltılabilmesi için etkili sürveyans yapılarak gerçek vaka sayılarının belirlenmesi halen kritiktir.
Geldiğimiz noktada yeni bir dalganın hızlı tırmanma dönemine girdiğimiz görülmektedir. Olgu sayılarındaki artışın henüz ölüm sayısına yansımamış olması, hastalığın hafif seyrettiği algısı toplumda rehavetin devam etmesine neden olmaktadır. Oysa yaşamakta olduğumuz dalganın sorumlusu olduğunu tahmin ettiğimiz BA4/5 gibi bir Omikron alt varyantı olan BA1, ülkemizde etkili olduğu 1 Ocak 2022-1 Nisan 2022 arasındaki üç aylık süreçte 15.000 kişinin ölümüne neden olmuştur. Bu veri, diğer varyantlara göre daha hafif seyirli infeksiyonlara yol açan Omikron varyantının da daha kolay bulaşabilme ve aşı veya geçirilerek sağlanan bağışıklıktan kaçabilme özellikleri nedeniyle çok fazla sayıda kişiyi etkileyerek ciddi sayıda ölüme neden olabildiğini göstermektedir.
Bu nedenle şu anda etkili olan, üstelik bir önceki Omikron alt varyantından daha bulaşıcı ve bağışıklıktan daha fazla kaçma özelliği olduğu bilinen BA4/5 Omikron alt varyanının da kısa sürede onbinlerce insanı öldürebileceği bilinerek önlemler alınmalıdır. Bu yeni dalganın ülkemizde yıkıcı etki göstermesi ciddi bir olasılıktır. Zira ülkemizde bu varyantların ağır hastalık yapmasını engelleyecek olan hatırlatma/ek dozlarını yaptırmış olan kişi oranı güncel bilimsel ifadeyle tam aşılıların oranı 18 yaş üstü nüfusta %33’tür (aşının hedefindeki 12 yaş üstü nüfusta ise %11). Üstelik ülkemizde ilk aşılanmaya başlanan yaşlılar başta olmak üzere aşılamalarda etkinliği daha düşük olan inaktive virüs aşılarının kullanılmış olması, üç doz mRNA aşısı yaptırmış kişi oranını daha düşürmektedir. BA4/5 varyantının bulaşma hızı ve bağışıklıktan kaçma özelliği dikkate alınarak yapılan analizlerde 2-3 ay içinde milyonlarca insanı etkileyebileceği bildirilmektedir. Kısa sürede milyonlarca insanın hastalanması ve işe gidememesi nedeniyle birçok işkolunda işlerin aksaması olasılığı da bulunmaktadır. Nitekim yeni dalganın bizden önce başladığı diğer ülkelerde sağlık hizmetleri ve havayolları hizmetlerinde bu nedenle aksamalar görülmüştür. Dikkate alınması gereken bir durum da ölümle sonuçlanmasa bile COVID-19’un bazı kişilerde uzun dönemde komplikasyonlara neden olduğuna dair önemli kanıtların birikmeye başlamış olmasıdır.
Mevsimsel özelliklerden dolayı vakaların yaz boyunca yüksek bir plato yaparak devam edebileceği ve asıl vaka artışlarının olası yeni varyantların da ortaya çıkışıyla sonbahar ve kış aylarında yaşanabileceği öngörülmektedir. Bu duruma olumsuz etki edebilecek bir diğer faktör de hatırlatma amaçlı aşılamalarda kullanılacak ve BA4/5 alt varyantlarını içerecek güncellenmiş aşıların ancak ekim-kasım aylarında hazır hale gelecek olmasıdır.
COVID-19’un yol açtığı yukarıda sıralanmış tüm bu olumsuz etkiler nedeniyle önümüzdeki süreçte olgu sayılarının azaltılması ve başta aşısız olan küçük yaş grupları ile risk altında olan ileri yaş ve eşzamanlı hastalıkları olanları koruyacak önlemler zorunludur. Bunu sağlayabilmek üzere;
- Yetkili makamlar, pandeminin sona erdiği Dünya Sağlık Örgütü tarafından ilan edilmediği sürece “Pandemi bitti” şeklinde algılanabilecek açıklamalar yapmaktan kaçınmalı,
- Ülkemizde olgu sürveyansının, tüm vakaları saptayabilecek şekilde genişletilmesi, olgulara ait yaş, cinsiyet dağılımları, aşılanma durumları, il ve ilçe verileri, yoğun bakım doluluk oranları, vefat edenlerin ayrıntılı özellikleri açıklanmalı,
- Yapılmakta olan genomik sürveyansın yaygınlaştırılarak, elde edilen verilerin harekete geçebilmeyi sağlayacak şekilde güncel olarak paylaşılması,
- Primer aşılama ve ek aşı dozlarının yapılabilmesi için ciddi kampanyalar şeklinde aşılama çalışmalarının yapılması, <12 yaş çocuk yaş grubu için uygun aşıların sağlanarak aşılamanın başlatılması,
- Toplumda infeksiyonun yayılımını engellemek üzere kapalı alanlarda ve toplu taşıma araçlarında maske kullanım zorunluluğunun yanı sıra kapalı mekanların havalandırılmasını sağlayacak önlem ve düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve pozitiflik saptananların veya temaslıların etkili izolasyonu için HES kodu uygulamasının hızla geri getirilmesi,
- Yaklaşan Kurban Bayramı nedeniyle artacak insan hareketliliğinin virüsün yayılımını artıracağı ve en riskli grup olan yaşlıların bu yayılımdan doğrudan (ziyaretler nedeniyle) ve ciddi şekilde etkileneceği göz önüne alınarak topluma yönelik bilgilendirme çalışmaları yapılması ve önlemlere uyma çağrısında bulunulması,
- İnfeksiyon geçirenlerin testlerini yaptırmaları, soğuk algınlığı (solunum yolu infeksiyonu) belirtileri/bulguları olduğu sürece; başkaları ile temas etmemeleri ve maske takmaları, evde kalarak işe gitmemeleri, özellikle kapalı ve kalabalık ortamlardan, yukarda belirtilen riskli kişilerle temastan kaçınarak infeksiyonun yayılımınn engellenmesi konusunda katkıda bulunmaları, işverenlerin çalışanlarını bu yönde desteklemeleri böylelikle daha büyük işgücü kayıplarını engellemeleri gereklidir.
Bu önerilerin gerçekleştirilmemesinin, daha önceki her dalgada defalarca yaşadığımız gibi can kaybı başta olmak üzere çok ciddi sonuçları olacağı unutulmamalıdır.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
Türk Tabipleri Birliği Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği
Türk Toraks Derneği