Abdi İbrahim Medikal Direktörlüğü, 26 Kasım Dünya Demir Eksikliği Günü’ne dikkat çekti. Yapılan açıklamada, küresel çaptaki en yaygın mikro-besin alım yetersizliği olan demir eksikliğinin, aneminin (kansızlık) en sık görülen sebebi olarak bilindiğinin altı çizildi.
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ (DSÖ) dünyada 1,62 milyar kişinin anemik olduğunu vurguluyor. Bu anemilerin yarısından fazlası demir eksikliği anemisi olarak biliniyor. Başka bir veriye göre ise demir eksikliği anemisi olgularının yaklaşık 2,5 katı kadar henüz anemi gelişmemiş “demir eksikliği” (DE) olgusu bulunuyor. Dolayısıyla dünya çapında yaklaşık 3 milyar kişi demir eksikliği sorunu yaşıyor.
Demir eksikliği anemisi (DEA) belirtileri arasında; halsizlik, yorgunluk, saç dökülmesi, tırnak bozukluğu, huzursuz bacak sendromu gibi çok sayıda şikâyet yer alıyor. Demir eksikliği, çok yaygın bir durum olmasına rağmen birçok kişi hastalığın belirtilerini tanıyamamakta ve diğer bazı hastalık belirtileri ile karıştırmaktadır. Bu da erken dönemde, DE’yi takiben henüz DEA gelişmemişken doktora başvuru sayısını azaltmaktadır. Oysa anemi gelişmesini beklemeden DE’nin tedavi edilmesi mümkün ve önemlidir.
Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin değerlendirme kriterleri arasında da yer alan “sıfır açlık” politikası ile ilişkili olan malnütrisyon (beslenme bozukluğu), demir alımının az olmasındaki en temel etkenlerden bir tanesidir. Doğal afetlerde gıdaya ve dengeli beslenmeye erişimin sekteye uğradığı dönemlerde çocuklar, kadınlar, hamileler ve yaşlılar gibi kırılgan gruplar malnütrisyondan daha fazla etkilenmektedir. Bu nedenle olağan dışı durumlarda sağlıklı, dengeli gıdaya ve gereken gıda takviyelerine erişimin sağlanması ek önem taşımaktadır.
Demir eksikliği kadınlarda daha çok görülüyor
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, kadınlarda daha sık görülen demir eksikliği, fiziksel iş verimini ve performansı yaklaşık yüzde 30 azaltmaktadır. Türk Hematoloji Derneği ise aneminin yaşam niteliğine, işlev kaybına ve ölüm üzerinde önemli etkileri olduğuna vurgu yapmaktadır. Ayrıca Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, kanama ile anemi, direkt ve indirekt anne ölümlerinin de önemli bir nedeni olarak görülüyor.
Demirin bedenimizdeki en önemli rolü, alyuvar hücreleri içindeki hemoglobinin parçası olarak “oksijen taşınması” olsa da DNA sentezinden elektron transportuna, kas hücrelerinin oksijen depolama becerisine kadar birçok fizyolojik alanda da görevleri vardır. DE’nin etkilerinin yaygın ve hissedilir olmasının sebebi de budur. Tüm yaş gruplarında; özellikle kadınlar ve çocuklar ile kronik hastalığı olan bireylerde bağışıklık sistemi, bilişsel fonksiyonlar, egzersiz kapasitesi ve hayat kalitesi üzerine olumsuz etkileri olan DEA sessiz ve ciddi bir toplumsal sağlık sorunudur.
Demir eksikliği, ameliyat öncesi ve sonrasında kritik öneme sahip
Ameliyat öncesi hastalarda aneminin sık görüldüğü bildirilmiştir. Hastanın ameliyat öncesinde demir eksikliği anemisi yönünden değerlendirilip uygulanacak demir tedavisi ile operasyona hazırlanması aslen bir organ nakli gibi değerlendirilmesi gereken kan nakli ihtiyacını azaltacak olup ameliyat sonrası hastanede yatış sürelerini de kısaltacak ve birçok olası komplikasyonun önüne geçecektir.
Hasta Kan Yönetimi (HKY), hastanın kendi kan rezervini korumayı hedefleyen, multi-disipliner bir tedavi yaklaşımıdır. Bu yaklaşım planlı cerrahi geçirecek hastaların ameliyat öncesinde değerlendirilen demir eksikliği anemilerinin operasyondan önce düzeltilerek gereksiz kan naklini azaltmayı hedefler. 2010 yılından bu yana Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önceliklediği bu tedavi yaklaşımı, ülkemizde de Sağlık Bakanlığı projesi olarak hayata geçmiştir. Böylece demir eksikliği anemisinin planlı ameliyatlar öncesinde fark edilerek düzeltilmesi ile çok kıymetli bir kaynak olan “ulusal kan stoklarının” da verimli kullanımı ve kan nakli ile ilişkili istenmeyen durumların ve dolaylı maliyet artışlarının önüne geçilmesinin sağlanması mümkün olacaktır.
Sürdürülebilir tedavi, demir eksikliği ile mücadelenin anahtarı rolündedir
Sürdürülebilir tedavi, demir eksikliğinin yönetiminde başarının anahtarıdır. Demir eksikliğinin iyi yönetilebilmesi için toplumda demir eksikliği ve anemisi hakkında farkındalığın artırılması, demir eksikliği gelişebilecek durumların öngörülmesi, belirtilerin iyi tanınması ve anlaşılması, doğru tanı konulması, hastanın bireysel ihtiyaçlarına ve tedavi uyumuna dikkat edilerek tedavi seçeneğine karar verilmesi, ilaçların doğru dozda ve tedavi süresince kullanılması ve hastanın iyi takip edilmesi gerekmektedir.