Türk Lirası’ndaki hızlı değer kaybı, yeni ilaç ithalatını ve eczaneleri de etkilemeye başlamış durumda.
Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Depolarda şu an ilaç var ancak 15 Eylül’den itibaren depolar boşalacak ve döviz artışı etkisini gösterecek” derken, İstanbul Eczacı Odası, çoğu kanser ve kronik rahatsızlıklarda kullanılan 1000’e yakın yakın ithal ilacın piyasada bulunamadığını söylüyor.
Sağlık Bakanlığı yaptığı açıklamalarda “ilaç sektörünün etkilenmeyeceğini” vurguluyor.
Ancak ilaç bulmanın zorlaştığını eczaneler de dile getiriyor. Bursa’dan bir eczane çalışanı, “İthal ilaçlarla ilgili sıkıntılar olmadığı doğru değil. İlaç eksikler listesini depoya okuyoruz, depolar ‘yok’ yanıtını veriyor” diyor.
Peki sektördeki kaygıların nedeni ne? Sağlıkçılar ve hükümet yetkilileri ne diyor?
‘Firmalar ilacı piyasadan çekmiyor ama limitli bir şekilde dağıtıyor’
ABD ile yaşanan gerilim sonrası Türk Lirası’nın sert değer kaybetmesi, sağlık sektöründen kaygılı seslerin yükselmesine neden oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de eczacılık ürünlerinin ithalatı 2017’de 4,44 milyar dolardı. Bu, toplam ithalatın yaklaşık yüzde 2’si.
Türk Eczacıları Birliği Başkanı Eczacı Erdoğan Çolak, yaptığı yazılı açıklamada ” Elimizdeki verilere baktığımızda ilaç yokluğu yaşandığını söylememiz tam olarak doğru değil. Ancak sahadan aldığımız veriler, 503 kalem ilacın piyasaya kısıtlı bir şekilde verildiğini gösteriyor. İlaç firmaları, ilacı piyasadan çekmiyor ama limitli bir şekilde dağıtıyor” ifadelerini kullandı.
Tabip Odaları tam da bu nedenle, arz-talep dengesini karşılamadığı gerekçesiyle Ankara’ya sabit kuru güncellemesi çağrısında bulundu.
Bu arada Sigorta Güvenlik Kurumu (SGK) geçtiğimiz ay “yerli ilaç üretimini teşvik etmek amacıyla” bazı kanser ilaçlarının da aralarında olduğu 143 ilacın geri ödemesini durdurma kararı aldı.
İlaçların eşdeğerlerinin eczacıların kullandığı otomasyon sistemi Medula’da halihazırda verilmiyor olması nedeniyle hastaların mağdur edileceği de gündeme geldi.
SGK ise endişelere karşın “ilaçların piyasada birden fazla eşdeğerinin bulunduğu ve geri ödemesinde herhangi bir sorun olmadığını”, Medula’nın da hızla güncelleneğini duyurdu.
Ancak Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut’a göre bu hamle, ‘krizin başlangıcıydı’:
“Depolar zamanında dövize bağlayarak aldıkları ilacı stoklayıp, yavaş yavaş piyasada eritiyorlar. Ancak bu ilaçlar bittiğinde yeni ilaçları pahalı alacakları için devletin ödeyeceği para karşılığı devlete veremezler. Türkiye’de hastaların yüzde 95’i SGK şemsiyesi altında. Diyelim 3 liralık ilaç 6 lira olduğunda, devlet 3 lira ödeyeceğim diyorsa depolar bunu zarara getirmek istemeyecek, ilaçlara erişim de engellenecektir.”
‘İlaçta sabit kur sanayinin beklentisini karşılamıyor’
İlaca erişimle ilgili kaygılar geçen ay, New York Times’ın (NYT) sayfalarına da konu oldu.
NYT’nin haberinde İstanbul Eczacı Odası Başkanı Zafer Cenap Sarıalioğlu’nun “Eczanemde hastalara onları hayatta tutacak ilaçları verememekten endişe ediyorum” ifadelerine yer verildi. Sarıalioğlu toptancıların kritik ilaçları “artık kâr elde edemeyecekleri” endişesiyle satmayacağından kaygı duyan başka eczanelerden de sıklıkla telefon aldığını söyledi.
BBC Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre, ilaca erişimde şu an bir sıkıntı yaşanmadığı geçerli bir görüş. Ancak stokların erimesiyle beraber bu ayın ortasından itibaren bir krizin baş gösterebileceği endişesi mevcut.
Türkiye İlaç Sanayi Derneği’nin dönemsel olarak sabitlediği Euro/TL kuru üzerinden devlet, ilaç ithalatçılarından alım yapıyor.
Devletin firmalara ödeme yaptığı Euro/TL seviyesi Şubat ayında 2,69 olarak belirlenmişti.
İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’nın (İEİS) raporuna göre bu kurda, 2018 yılı için yüzde 23’lük bir artış gerekirken, artırım yüzde 15 oranında kalmıştı.
Ancak Euro/TL kuru, Ağustos ayının başından bu yana 7 seviyesinin üzerinde seyrediyor. Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut mevcut sabit kur seviyesinin ilaç sanayisinin beklentisini karşılamadığını vurguluyor.
Yani firmaların, zarar edecekleri kaygısıyla, stokları eriyen bazı ilaçları yeniden ithal etmeyebileceği belirtiliyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise, son yaptığı açıklamada ilaç fiyatlarının artmayacağını, stoklarda ilaç sorunu olmadığını vurguladı.
Yerelleşme çağrısı gerçekçi mi?
Bakan Koca’nın bir diğer çağrısı da, “Muadili olan, yerli ve Türkiye’de üretilen ilaçların tercih edilmesiydi”. Ankara Eczacı Odası da “ABD menşeili ilaçların yazılmaması” önerisinde bulundu.
Görüştüğümüz eczane çalışanı da, bazı ilaçlar yerine yerel ilaçların yazıldığına şahit olmaya başlamış.
Ancak Vedat Bulut, reçetelerdeki yerelleşme çabasının bilimsel açıdan yanlış olduğu görüşünde.
Standart tedaviden uzaklaşılmasının da uygun olmayacağını söyleyen Bulut, özellikle kanser tedavisinde maliyetin önemli bir kısmının ham madde olduğunu ve bunların yurt dışından geldiğini, daha sonra Türkiye’de doldurulup ambalajlandığını söylüyor.
Bulut, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Yerelden kasıtla daha ucuzu kast ediliyor ve onda bir sorun yok. Ancak bazı ilaçların muadili yok, bazıları onaylı ve patentli. Üretim devam ediyorsa, ArGe çalışmaları yapılmışsa, bu firmalar yatırımlarının karşılığını almak isteyeceklerdir.”
tamamı için kaynağa bakınız