Depremden birinci derecede etkilenmiş ve enkaz altında kalan kişilerde “crush ve kompartman” sendromları sık görülüyor.
Türkiye, 9 saat ara ile 7.7 ve 7.6 şiddetinde iki büyük deprem ile sarsıldı. Deprem 13.5 milyon insanın yaşadığı 10 şehri derinden etkiledi. Arama kurtarma ekipleri depremden yaralı olarak kurtulanların sayısının 81 binin üzerinde olduğunu belirtirken, 8 binin üzerinde kişinin enkaz altından sağ olarak çıkarıldığını duyurdu.
Depremlerde ölüm, ciddi yaralanmalar, post travmatik strese bağlı bozuklukların yanı sıra en çok görülen sendromlar arasında “crush (ezilme) ve kompartman” sendromları yer alıyor.
LifeClub Sağlık Hizmetleri Medikal Direktörü Uzman Dr. Yücel Batmacı, crush sendromunu hakkında şunları söyledi: “Depremlerde en sık ölüm nedeni hayati organların etkilendiği künt ve penetran yaralanmalardır. Daha sonra gelen ölüm nedeni ise crush (ezilme) sendromudur. Crush sendromu ilk kez 1909 Messina depremi ve 2. Dünya Savaşı sonrası Alman Literatüründe bildirilmiştir. Daha sonraları 1976 Çin-Tanghan, 1988 Ermenistan ve 1995 Japonya Hanshin Away depremlerinde Crush Sendromu olguları bildirilmiştir.
Yaşamsal faaliyetlerimiz; başta böbrek olmak üzere iç organlarımız ve hormonlarımız tarafından hücre içi, hücre dışı sıvılarda sodyum, potasyum,kalsiyum gibi çeşitli elektrolitlerin belirli aralıklarda dengede tutulmasıyla sürdürülmektedir. Crush Sendromu kas travmasına bağlı kas hücresinin parçalanması (rabdomiyoliz) sonucunda ortaya çıkar ve bu denge bozulur. Bu durumda, kas hücresi içerisinde bulunan kreatinin kinaz, nükleik asitler, potasyum, laktik asit, miyoglobin gibi maddeler kana geçer, su ve kalsiyum gibi maddeler ise kas hücresi içine girer. Damarlar içerisinde dolaşan kan azalır, bu aynı zamanda ezilme sendromunun önemli bir ölüm nedeni olan böbrek yetmezliği riskini de artırır. Crush sendromunda ölüm ise; gelişen kanda potasyum seviyesinin kontrolsüz yükselmesi (hiperpotasemi), akut böbrek yetmezliği ve enfeksiyonlar ile ilişkilidir.
Yıkıntıların altında kalan vücut bölgesinin üzerinden baskı kaldırıldığında bu bölgeye kan akımı tekrar başlar ve kas içerisinde biriken toksik maddeler çok hızlı kana karışır. Yeterli müdahaleye zaman kalmadığında, bu durum maalesef “Kurtuluş ölümü” olarak adlandırılan bir sonuca yol açabilmektedir.
Kompartman Sendromu
Kas hücresinin parçalanması ile görülen en sık klinik tablolardan birinin ise kompartman sendromu olduğunu belirten LifeClub Medikal Direktörü Uzman Doktor Yücel Batmacı, “Kompartman sendromu; kas, kemik ve damarları saran fasyalar içerisinde gelişen kas ödemi nedeni ile bu alanlarda basıncın yükselmesi ile oluşur. Bu tabloda artan basınç nedeni ile kan dolaşımı bozulur, dokularda iskemi dediğimiz tablo gelişir bu da kanlanamayan dokularda ölüm ile sonuçlanır. Bu durum da kas yıkımının artmasına neden olur. Cerrahi yöntem (fasyotomi) ile kapalı olan fasyaların açılarak içerideki basıncın düşürülmesi ve dokuların kanlanmasının sağlanması ile tedavi edilir.” dedi.
Neler Yapılmalı?
Sıvı tedavisine mümkünse enkaz altında başlanması gerektiğinin altını çizen Yücel Batmacı, “Ulaşılabilen ciddi travmaya uğramamış bir bölgede damar yolu açılarak öncelikle sıvı tedavisi başlanmalıdır. Serum seçiminde öncelik izotonik mayii olmalı, potasyum içeren sıvılardan kaçınılmalıdır. Enkaz altından çıkarıldıktan sonra kişide buna engel oluşturacak bir yaralanma yoksa, sonda takılarak idrar miktarı yakından takip edilmelidir. Genelde erişkinlerde birinci saatte 1000 cc sıvı verilmeli, 2 saat sonunda enkaz altından çıkarılamamış ise, verilecek sıvı miktarı yarıya düşürülmelidir. Hastaneye ulaşana kadar hiperpotasemi açısından acil EKG ile değerlendirme yapılarak, potasyum düşürücü tedavi vakit kaybetmeden başlanmalıdır. Hasteneye ulaştıktan sonra ise sekonder enfeksiyonlar açısından ayrıntılı değerlendirilmeli; gereklilik halinde vakit kaybetmeden antibiyotik tedavisine başlanmalıdır. Antibiyotik ve ağrı kesici seçiminde böbrek açısından düşük riskli seçenekler tercih edilirken, 4-6 saat aralıklarla kan biyokimyası ve kangazı ölçümleri yapılarak tedavi düzenlenmelidir. Medikal tedavi ile yeterli potasyum düşüşü sağlanamaz ise kişilerde diyaliz tedavisi vakit kaybetmeden uygulanmalıdır” dedi.