Dişhekimliği Fakültelerindeki sayısal artış, öğrenci kontenjanlarının ulaştığı anormal durum, bununla beraber dişhekimliği fakültelerindeki akademik kadroların sayısal yetersizliğinin dişhekimliği lisans ve uzmanlık eğitimi alanlarına yansımaları ve bu öngörüsüz eğitim politikası nedeniyle ortaya çıkan olumsuz gelecek senaryoları konusunda hazırladığımız raporumuzu ekte paylaşmak istiyoruz.
Halen 84 dişhekimliği fakültesinden 50’sinde eğitim verilirken iş gücüne katılımda yaşanan istihdam darlığına rağmen 84 fakülte sayısı ile gelinecek nokta ve nüfustaki artış oranının stabilitesi hatta negatif düşüşü arasındaki bağın artık akılla izah edilir bir yönü kalmamıştır.
Dişhekimliği eğitiminin bu negatif durumda yaşayacağı psikoloji, yeni yatırımlar (bina-iç donanım) belki de bir profesör dahi görmeden mezun olacak öğrenciler ile bunların yaratacağı bir kâbusu yaşayacak ülkemizde siyasi popülizmin zirve yapmasıyla gelinecek sonuca, artık aklın ve sözün bittiğini söylemek için kâhin olmaya gerek yoktur.
Dişhekimliği eğitimi gibi hem klinik eğitimin hem teorik eğitimin ağır olduğu bir sürecin yürütülmesi için yeterli öğretim elemanı desteğinin de bu yeni üretilen çok sayıdaki fakülte için yeterli olmadığı YÖK istatistik verilerinde de açığa çıkmaktadır.
Cumhuriyet tarihinden önce 1908’de İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi ile başlayan ve 2002 yılına kadar 18 sayısına ulaşan dişhekimliği fakültelerinin sayısı son 15 yıl içinde 84’e ulaşmıştır.
2002 yılına kadar kurulan 18 Dişhekimliği Fakültesi üzerinden öğretim üyeleri dağılımı açısından yapılan çalışmada çıkan sonuçlar 2002 yılından sonra üretilen dişhekimliği fakültelerinin eğitim programlarını uygulama konusunda öğretim üyesi açıklarının hangi boyutta olduğunu ortaya koymaktadır.
Yüksek Öğretim Kurumu web sayfasında öğretim üyelerinin akademik görevlerine göre sayıları incelendiğinde, dişhekimliği fakültelerinde toplam 622 Profesör, 303 doçent, 863 Doktor öğretim üyesi, 1608 araştırma görevlisi olduğu bilgisine ulaşılmıştır. ./.
İlk 18 dişhekimliği fakültesinde Türkiye’deki toplam 622 profesör öğretim üyesinin 497’si görevlidir. Aynı şekilde bu fakültelerde Türkiye’deki toplam 303 doçentin 214’ ü çalışmaktadır. Doktor öğretim üyeleri açısından baktığımızda ilk 18 fakültede toplam 863 doktor öğretim üyesinin 237’si görev yapmaktadır. Buradaki tablo 2002 yılı sonrası üretilen 66 fakültenin eğitim süreçlerinin büyük bir ağırlığını neredeyse sadece doktor öğretim üyelerine dayanarak yürüttüklerini göstermektedir.
Bir diğer veri olarak araştırma görevlilerinin sayısına baktığımızda ki; “bunlar biliyoruz ki uzmanlık öğrencileri” dir. Toplam 1608 uzmanlık öğrencisinin 850’si ilk 18 dişhekimliği fakültesinde hem sağlık hizmeti vermekte hem de uzmanlık eğitimi almaktadırlar. Geriye kalan yaklaşık 760 uzmanlık öğrencisi ise lisans eğitimini verme konusunda bile öğretim üyeleri açısından sıkıntı çeken yeni kurulan 66 fakültede dağılmış durumdadırlar.
Ortaya koymaya çalıştığımız istatistiki verilerle, dişhekimliği eğitiminin plansız olarak sayısal anlamda büyümesinin toplumun ağız diş sağlığının iyileştirilmesi için bir anlam taşımadığı ve hiçbir bilimsel kriterle izah edilemeyeceği ortadadır.
Bu söylemlerimiz ışığında; başta Yüksek Öğretim Kurulu olmak üzere, tüm kamu planlamacılarını ve siyasi iktidarı, çözüm üretmek üzere dişhekimliğinde insan gücü ve plansızlığa bağlı ülke kaynaklarındaki israfın önlenmesi konusunda radikal kararlar almaya davet ediyoruz.
Türk Dişhekimleri Birliği