Nişasta bazlı şeker (NBŞ) ihtiva eden paketlenmiş ve işlenmiş gıdaların tüketiminin çocuklar başta olmak üzere tüm toplumda obeziteyi arttıracağını vurgulayan Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, diyabet, kalp- damar ve böbrek hastalıkları nedeniyle tedavi gören hasta sayısının artacağını söyledi, “Nişasta bazlı şeker tüketimi hasta bir nüfus doğuruyor. Sağlıklı nesillerin yetişmesi azalacak” dedi.
Böbrek sağlığına dikkat çekmek ve toplumsal bilinci artırmak amacıyla her yıl mart ayının ikinci perşembe günü kutlanan Dünya Böbrek Günü bu yıl 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile aynı güne denk geliyor.
Türk Böbrek Vakfı da, 2018 Dünya Böbrek Günü’nde ‘Kadınlar ve Böbrek Sağlığı’ temalı bir panel düzenledi. Dünyada ve Türkiye’de böbrek sağlığını doğrudan etkileyen hastalıklar açısından kadınların erkeklere oranla daha fazla risk altında olması ve kadınların aile sağlığını daha yakından takip etmesi, bu yılki “Kadın ve Böbrek Sağlığı” temasında önemli rol oynadı.
Kadın ve böbrek sağlığı konularının yanında son günlerde sıklıkla gündeme gelen nişasta bazlı şeker de panelin önemli konuları arasındaydı. NBŞ’nin toplum sağlığına etkilerinin mercek altına alındığı panelde nişasta bazlı şekerin, diyabet, kalp-damar, böbrek hastalıkları ve kanserle ilişkileri masaya yatırıldı, çözüm önerileri tartışıldı.
“KADINLARIN DİYALİZ KOMPLİKASYONLARI ERKEKLERDEN FARKLIDIR”
Bezmialem Vakıf Üniversitesi’nden İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu, Dünya Böbrek Günü ve Kadınlar Günü’nün 2018 yılında aynı güne denk gelmesinin, kadın sağlığı ve özellikle böbrek sağlığının toplum ve sonraki nesiller üzerindeki önemini düşünmek ve bu anlamda bilinçlenmek adına önemli bir vesile olduğunu söyleyerek şöyle konuştu:
“Dünya çapında eğitime erişim, tıbbi bakım ve klinik çalışmalara katılmada cinsiyetle ilgili farklılıklar göz ardı edilemez. Bu nedenle kadınların özellikle hamilelik dönemleri olası böbrek hastalıklarına tanı konması için fırsat yaratır. Ayrıca kadınların diyaliz komplikasyonları erkeklerden farklıdır ve böbrek naklinde alıcı olmak yerine verici olma olasılıkları daha yüksektir.”
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden İç Hastalıkları ve Endrokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Kubilay Karşıdağ da, böbrek hastalıklarının kadınlarda daha fazla görüldüğüne dikkat çekerek, “Kadınlarda diyabetin daha fazla görülmesinin bir takım toplumsal nedenleri var diyebiliriz. Örneğin; depresyon erkeklere oranla kadınlarda 2 kat daha fazla görülüyor. Bunda hem ev, hem iş hayatında kadınlar üzerinde olan yükün önemi büyük. Kadınlara günümüzde ‘Orta saha oyuncusu’ gibi bir görev düşüyor. Ayrıca diyabete zemin oluşturan diğer nedenler arasında yeme bozuklukları sayılabilir. Günümüzde Bulimia ve aşırı yeme kadınlarda daha sık görülüyor. Kadın sağlığının temeli uygulaması gayet basit noktalara dayanıyor: Egzersiz yapmak, kilo kontrolü sağlamak, sigaradan uzak durmak ki az içmek de buna dahil, ‘az sigara içiyorum’ demek az hamileyim demeye benzer” dedi.
“GEBELİK DÖNEMİ KADINLARIN SAĞLIĞI İÇİN ÖNEMLİ İPUÇLARI VERİYOR”
Kadın Sağlığı ve Perinatoloji Uzmanı Doç. Dr. İbrahim Kalelioğlu ise, gebelik döneminin kadın sağlığı açısından son derece önemli bir süreç olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Örneğin daha önceden diyabetik olmayan bir kadının gebeliğinde gebelik diyabeti ortaya çıkarsa bu kadın gebelikten sonra hayatının ileri evrelerinde diyabet hastası olma açısından risk altında olur. Bu bilinir ve gebelik sonrası süreçte diyet ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişikliklerine gidilirse diyabet oluşmasının önüne geçilebilir. Böbrek sağlığı açısından da gebelik önemli bir dönemdir. Günümüzde kadın diyaliz hastalarının önemli bir kısmının diyalize olan ihtiyaçları gebelik döneminde gelişen sorunlar neticesinde ortaya çıkmıştır.”
“AİLELERE TAVSİYEM; ÇOCUKLARININ GELECEĞİNE YATIRIM YAPMALARI”
Uzun yıllar obeziteye bağlı diyabet sorunuyla mücadele eden Burçin Orhon da diyabetle nasıl mücadele ettiğine değindi. “Evlendikten sonra sporu bıraktım, doğum ve dengesiz beslenmenin de eklenmesiyle öyle çok kilo aldım ki merdiven dahi çıkmaktan zorlanır olmuştum” diyen Orhon, mide ameliyatı sonrasında ciddi kilo verdiğini belirterek şöyle devam etti:
“Diyabet sorunum kalmadı. Şimdi bol su içerek dengeli beslenmeye özen gösteriyorum. Uzun süre ara verdiğim dans hocalığına bu sayede geri döndüm, ailelere tavsiyem çocukların geleceklerine yatırım yapmaları, beslenme, spor ve su tüketimini onlara erken yaşlarda kazandırmaları.”
TBV’DEN NİŞASTA BAZLI ŞEKERE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk ise son günlerin çok tartışılan konusu nişasta bazlı şekere vurgu yaparak, NBŞ’nin toplum sağlığı için yarattığı ciddi tehlikeye dikkat çekti.
Erk, “Pancardan üretilmiş şeker yerine NBŞ ihtiva eden paketlenmiş ve işlenmiş gıdaların tüketimi, özellikle okulların kantinlerinde satılması devam ettiği sürece önümüzdeki 10 yıl içinde sosyo-ekonomik açıdan benzer ülkelerde de görüldüğü üzere çocuk obezitesi artacak ve sağlıklı nesillerin yetişmesi azalacaktır. Bu bağlamda, diyabet, kalp-damar ve böbrek hastalıkları nedeniyle tedavi gören hasta sayısı daha da artacaktır” dedi.
TBV Başkanı Erk, toplum sağlığı politikaları çerçevesinde nişasta bazlı şeker ile ilgili çözüm önerilerini ise şöyle aktardı:
– NBŞ ihtiva eden ürünlerin reklamları azaltılmalıdır.
– NBŞ ihtiva eden ürünlerin (şeker ilave edilmiş gazlı içecekler, soğuk çaylar, gofret vb.) okul kantinlerinde satışları yasaklanmalıdır.
– Amerika’nın Kalifornia eyaleti ile San Fransisko ve Berkeley şehirleri ile Meksika’nın tümünde olduğu gibi bu tür ürünlere ek vergi konularak tüketilmelerinin azaltılması sağlanmalıdır.
– Aşırı tuz tüketiminin azaltılması mücadelesinde yapıldığı gibi T.C. Sağlık Bakanlığı ve T.C. Milli Eğitim Bakanlığı ile ilgili Sivil Toplum Kuruluşları tarafından bir kampanya başlatılarak özellikle anneler NBŞ hakkında bilinçlendirilmelidir.”