Türk Oftalmoloji Derneği (TOD), Altı Nokta Körler Vakfı ve Bayer bir araya gelerek; görme engelli bireylerin bilgiye erişimlerine katkı sağlamak adına, sesli kitaplar hazırlanması için yola çıktı.
11 EKİM “DÜNYA GÖRME GÜNÜ”
Tüm dünyanın dikkatini körlük, görme azlığı ve görme kayıplarının nedenleri üzerine çekmek amacıyla her yıl Ekim ayının ikinci perşembe günü gerçekleşen Dünya Görme Günü kapsamında, Bayer’in desteğiyle, Türk Oftalmoloji Derneği (TOD) hekimlerinin sesli kitap kaydetmeleri için özel olarak hazırlanan web sitesinin de açılışı gerçekleştirilecek.
Altı Nokta Körler Vakfı Başkanı Oya Sebük, “Hekimler bu web sitesine kaydolarak, yüklenmiş kitapları seslendirecek ve kitaplar düzenlendikten sonra görme engelli bireylerin kullanımına hazır hale getirilecek. Proje kapsamında ilk etapta 6 ay içinde 100 adet sesli kitap seslendirilmesi hedefleniyor. İleriki dönemlerde de projenin devam etmesi ve bu işbirliğinin sürmesi amaçlanıyor.” dedi.
Sebük, dijital kütüphanede görme engellilerin ihtiyaç duyduğu her türlü ders notu, yazı, kitap gibi yazılı materyalin Braille(kabartma) baskısının alınabildiğini, böylece görme engellilerin okumasına olanak sağlandığını belirtti.
GÖRME KAYIPLARININ NEDENLERİ GELİŞMİŞLİK DÜZEYİNE GÖRE DEĞİŞİYOR
Türk Oftalmoloji Derneği (TOD) Başkanı Prof. Dr. Osman Şevki Arslan, Dünyadaki en önemli körlük nedenleri ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre değiştiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Yaş ilerledikçe göz sağlığı ile ilgili sorunlar giderek artmaktadır, dünyada yer alan 40 milyona yakın görme engelli kişinin yüzde 65’inin 50 yaş üzerinde olduğu bildirilmektedir. Daha çok ileri yaşta görülen ve görme kayıplarına neden olabilen birtakım göz sağlığı sorunlarının önüne geçmek için yılda 1 kez göz kontrolü düzenli şekilde yaptırılması gerekmektedir. Glokom (göz tansiyonu hastalığı), yaşa bağlı maküla dejeneresansı (sarı nokta hastalığı), katarakt ve diyabetik retinopati gibi göz rahatsızlıklarında, erken tanı ve tedavi ile görme kayıplarının önüne geçilebilmektedir”.
ERKEN EVREDE BELİRTİ VERMİYOR
Glokom hastalığında görme sinirini oluşturan hücrelerin yavaş yavaş ölümü söz konusu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Arslan, “Bu nedenle geri dönüşü olmayan bir hastalık olarak kabul edilen glokom, kalıcı görme kaybına da yol açabilmektedir. Maküla dejenerasansı ise, 50-60 yaş üzerindeki kişilerde daha sık görülmektedir. Halk arasında ‘Sarı nokta hastalığı’ olarak bilinen yaşa bağlı maküla dejenerasyonunun da ilerleyen yaşla artan bir rahatsızlıktır. Katarakt ise, gözdeki lens bölgesinin esnekliği ve saydamlığı azaldığında, görme kabiliyetinin de azalmaya başlamasıyla oluşmaktadır” dedi.
DİYABETİK RETİNOPATİ TEDAVİ EDİLMEZSE GÖRME KAYIPLARI ORTAYA ÇIKABİLİYOR
Prof. Dr. Arslan, dünyada ve Türkiye’de diyabetin görülme sıklığının artmasıyla birlikte herhangi bir belirti görülmeden ilerleyebilen, en sonunda şiddetli ve ani görme kaybına neden olarak körlüğe yol açabilen diyabetik retinopatinin, körlüğün nedenlerin başında geldiğini belirterek, “Ülkemizin de içinde bulunduğu gelişmiş ülkelerde en önemli körlük nedeni, diyabet yani şeker hastalığıdır. Diyabetik retinopati, kan şekeri yüksek seyreden kontrolsüz diyabetikler arasında daha sık görülmektedir” diye belirtti.
Şeker hastalığına bağlı olarak gözün arka bölümünde ışığa hassas bir doku olan retina tabakasının damarlarının etkilenmesiyle ortaya çıkan diyabetik retinopatinin, diyabetin tek tedavi edilebilir komplikasyonu olduğunu aktaran Prof. Dr. Arslan, şunları kaydetti:
“Zamanında teşhis ve tedavi ile önüne geçilebilecek olan diyabetik retinopati, 93 milyondan fazla kişide, yani diyabetli her üç hastadan en az birinde gelişmektedir. Erken safhada yakalanan diyabetik retinopati hastalarının tedavileri mümkündür. Diyabetin sıkı kontrolü, gerektiğinde insüline geçiş, kan lipid ve kolesterolünün ve diğer dahili problemlerin kontrol altına alınması, sigarayı bırakmak hastalığın ilerlemesini yavaşlatır ancak durdurmaz. Bu sebeple kan şeker düzeyleri çok iyi kontrol edilse bile, retina muayeneleri ihmal edilmemelidir.”