İnme, en geniş tabiri ile beyni etkileyen bir damar hastalığı olarak özetlenebilir. Beyin damarlarındaki hastalık bazen damar tıkanması ile ortaya çıkmakta, bazen de damarın yırtılması sonucu gelişen beyin kanaması ile oluşabilmektedir. Maalesef en yüksek ölüm ve sakatlık nedenleri arasında gelen inme ciddi bir halk sağlığı problemi olarak ön plana çıkmaktadır. Ülkemizde yaklaşık her yıl 130 ile 150 bin arasında inme vakası olmaktadır. Yine her yıl yaklaşık 50 bin vatandaşımızı da inme nedeni ile kaybetmekteyiz. İnme sonrası azımsanmayacak bir kısım hasta da günlük yaşamlarını olumsuz etkileyen kol veya bacaklarda felç, yutma problemleri, konuşma bozuklukları, algılama bozuklukları gibi ciddi sakatlıklarla yaşamlarına devam etmek zorunda kalmaktadır.
İnme, diğer tüm damar hastalıkları gibi, kalp damar sistemini olumsuz etkileyen süreçler sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu süreçlerin bir kısmını yüksek tansiyon (hipertansiyon), şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, uyku apnesi gibi tıbbi rahatsızlıklar oluşturmaktadır. Diğer kısmında ise kötü beslenme ve uyku alışkanlıkları, yeterince fiziksel aktivite yapmama, yoğun sigara ve alkol kullanımı gibi olumsuz yaşam tarzı özellikleri sürece katkı vermektedir.
İnme artık günümüzde tedavi edilebilir bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Ancak bu tedaviler hastanın hızlı bir şekilde inme merkezlerine ulaşabilmesi ile mümkün olmaktadır. Kısacası etkin bir inme tedavisi zaman karşı yürütülecek bir yarışın kazanılması ile başarılabilmektedir. Bu nedenle de herkesin inme bulgularına aşina olması ve bu tip bir bulgu ortaya çıkar ise hiç oyalanmadan, hiç gecikmeden 112’yi araması gerekmektedir. Bu sayede 112 hastayı en yakındaki en güncel tedavileri uygulayan inme merkezlerine yetiştirebilmektedir. İnmenin pek çok farklı bulgusu olsa da en sık olarak ortaya çıkan belirtiler ani gelişen kol veya bacakta felç, yüzde eğilme/kayma ve konuşma bozukluğudur. Bunun dışında ani gelişen denge sorunları, baş dönmesi, bilinç değişiklikleri ve çift görme şikayetleri de inme belirtisi olabilir. Tekrar vurgulamak gerekirse bu belirtiler fark edildiği an, en ufak bir şüphe dahilinde bile 112 kanalı ile acil servislere ulaşılması gerekmektedir.
Son olarak vurgulanması gereken nokta, inme ile en etkin mücadele yönteminin inmenin önlenmesi olduğudur. Her ne kadar günümüzde inme tedavileri eskiye oranla çok daha başarılı sonuçlar verse de, azımsanmayacak bir hasta inme sonrası kaybedilmekte veya sakat kalmaktadır. İnme sonrası sakatlık hem hasta, hem ailesi için ciddi sosyal ve ekonomik sorunları ister istemez içinde bulundurmaktadır. Tüm bu nedenler ile inmeden korunmak için tansiyon, şeker, kolesterol gibi hastalıklarımızı sıkı bir şekilde kontrol altında tutmalı, düzenli egzersiz yapmalı, iyi bir beslenme ve uyku düzenine dikkat etmeli ve sigara-alkol gibi damar sistemi üzerine olumsuz etkileri olan faktörleri yaşamımızdan uzaklaştırmalıyız.
Prof. Dr. Ethem Murat Arsava
Türk Nöroloji Derneği Beyin Damar Hastalıkları Çalışma Grubu Moderatörü