RAPOR: Dünya’da her üç çocuktan biri şiddetli iklim krizi ve yoksulluk riskiyle karşı karşıya
Luciano, 12, Ana hortumu felaketi ve Malavi’deki sel sonrası ayakta duruyor. Fotoğraf: Thoko Chikondi/Save the Children
Daha fazla içeriğe buradan ulaşabilirsiniz.
LONDRA/CENEVRE – Save the Children’ın yeni raporuna göre yaklaşık 774 milyon çocuk – diğer bir deyişle dünyadaki çocukların yaklaşık üçte biri – şiddetli iklim krizi ve yoksulluğun etkileriyle karşı karşıya.
Bu çifte krizin en çok etkilediği ülke; yüzde 87 ile Güney Sudan iken, onu yüzde 85 ile Orta Afrika Cumhuriyeti ve yüzde 80 ile Mozambik takip ediyor.
Save the Children’ın Vrije Üniversitesi (Brüksel) iklim modelleme araştırmacılarıyla birlikte düzenlediği Umut Nesli: Küresel iklim ve eşitsizlik krizini sona erdirmek için 2,4 milyar neden raporu, çocukların yüzde 80’inin yılda en az bir aşırı iklim olayından etkilendiğini söylerken, bazılarının da yoksulluğa karşı kendilerini korumak için yeterli kapasiteye sahip olmadıkları için ayrıca risk altında olduklarının altını çiziyor.
Analize göre hem yoksulluk hem de iklim krizi içinde yaşayan yaklaşık 223 milyon çocuk ile Hindistan ilk sırayı alırken, onu 58 milyon ile Nijerya ve 36 milyon ile Etyopya takip ediyor.
28 milyonu zengin ülkelerde olmak üzere, yüksek gelirli ülkelerdeki 121 milyon çocuk da iklim krizi ve yoksulluk tehdidiyle karşı karşıya. Bu çocukların beşte ikisinden çoğu (12.3 milyon) Amerika Birleşik Devletleri ya da Birleşik Krallık’ta yaşıyor.
Buna ek olarak, dünyada 183 milyon çocuk iklim krizi, yoksulluk ve çatışma üçlü tehdidinden muzdarip. Bu üçlü tehdidi en çok Burundi (yüzde 63), Afganistan (yüzde 55) ve Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki (yüzde 41) çocuklar yaşıyor.
Save the Childrene iklim ve eşitsizlik krizinin çocukların ve yerel toplulukların şoklara olan direncini kırarak riskleri çoğaltığının altını çiziyor. Acilen ele alınmazsa, önümüzdeki yıllarda insani ve yaşam maliyetleri krizlerlerinin sıklığı ve şiddetinin daha da artacağına dikkatleri çekiyor.
Save the Children’ın Mayıs – Ağustos 2022 arasında gerçekleştirdiği çocuk oturumlarına katılan 54.000 çocuğun görüşlerinin bulunduğu rapora göre, tüm bu çoklu ve üst üste gelen riskler küresel gıda, beslenme ve yaşam maliyeti krizlerini arttırarak 82 ülkedeki 345 milyon insanın gıda kıtlığı yaşamasına neden oluyor.
Luciano, 12, Malavi’de bir kampta yaşıyor. Ailesi Ana hortumu sonucu evlerinden oldu. Ailesi evlerinden bir ağaca tırmanarak hayatlarını kurtarırken, kardeşi sellerle sürüklendi.
“Bu kampa taşınmıştık; çünkü nehrin diğer yakasını sel aldı ve bizi gece uykumuzdan uyandırdı. Ördeklerimiz ve tavuklarımız evden dışarı çıkmaya başladı. Hepsi suların oluşturduğu daireler içinde dönmeye başladılar. Ördekleri ve tavukları kurtarmaya çalıştık; ancak sadece birkaç kıyafetimizi kurtarabilidk. Daha çok eşya kurtarmaya çalışsak da, başarılı olamadık. Küçük kardeşim çatıdaydı. Çatıdayken bir anda çöktü ve o gitmişti.”diyor Luciano.
“Kampta yeteri kadar yemek yemiyoruz. Nehrin diğer yakasında yaşarken böyle değildim. Şimdi biraz kilo kaybettim. Ama umudum var ve sellerden önceki hayatıma geri dönmek istiyorum.”
“Sellerin yeniden vurması beni her zaman endişelendiriyor, çünkü en son vurduğunda evimizin yakınında bir dere oluştu ve yağmur yağdığında hemen sel götürüyor.”
Save the Children International CEO’su Onger Ashing:
“Eşitsizlikler iklim aciliyeti ve etkilerini git gide arttırırken; bu durumdan en çok çocuklar ve düşük gelirli hane halkları etkileniyor.”
“Karşı karşıya kalınan zorluğun boyutu göz önüne alındığında umutsuzluğa kapılmak çok kolay. Ancak biz, bugünün yetişkinleri olarak, Luciano gibi çocuklara kulak vererek daha yeşil ve adil bir dünya için umudumuzu saklı tutmalıyız. Hatta bu umudu çocuklarla birlikte iklim ve eşitsizlik krizlerini sona erdirmek ve çocuk haklarının korunması için harekete geçerek koruyabiliriz.”
“COP27 ve G20 zirvelerine hazırlanan liderle,r çocukların haklarını ve seslerini akıllarının bir köşesinde tutmalılar. Çocukların karar alma mekanizmalarına güvenli ve anlamlı bir şekilde katılabilmelerini sağlamaları büyük önem arz ediyor. Özellikle, tarihsel olarak dünyanın en zengin ülkelerinin emisyonlarının iklim ve eşitsizlik krizine sebep olduğu düşünüldüğünde, bu ülkelerin iklim finansmanı üzerinden çocukları korumakta zorlanan diğer ülkelere mali açıdan destek olmada başı çekmesi lazım.”
Yeni rapor, Save the Children’ın 2021’de Vrije Üniversitesi’yle ortak yayımladığı, 2020’de doğan çocukların yaşamları boyunca büyükanne ve büyükbabalarından ortalama yedi kat daha fazla kavurucu sıcak hava dalgalarıyla karşı karşıya kalacağı ve dünyanın dört bir yanındaki yeni doğanların ortalama 2,6 kat daha fazla kuraklık yaşayacağını ortaya koyan çığır açan araştırmaya dayanıyor.
Rapor ayrıca COVID-19 pandemisinin etkilerinin hala hissedildiği, Ukrayna krizinin gıda fiyatlarını ve yaşam maliyetlerini arttırdığı bir dönemde; yoksulluğun, çatışmanın, iklim değişikliğinin ve ekonomik şokların ölümcül bir karışımının körüklediği dünya genelinde yüzyılın en büyük açlık kriziyle boğuştuğu bir zamana denk geliyor. Beş ülkede bir milyon insan kıtlıkla karşı karşıya ve tahminlere göre her dört saniyede bir kişi açlıktan ölüyor.
Notlar:
- – Save the Children, yoksulluk içinde yaşayan ve şiddetli iklim riskinden etkilenen çocukların sayısını çıkarmak için, toplam çocuk nüfusunun yüzde98’ini kapsayan 159 ülkede 1.925 yerel bölgede iklimden ve yoksulluktan etkilenen çocukların sayısını (2.32 milyar çocuk) belirledi. Çoğu ülkede kullanılan yoksulluk ölçüsü çok boyutlu ve çocuklar aşağıdaki alanlardan en az birinde yoksunluk yaşıyorlarsa yoksulluk içinde yaşıyor olarak sınıflandırıldı: sağlık, beslenme, eğitim, barınma, su veya sıhhi temizlik. Yılda en az bir aşırı iklim olayı (orman yangınları, mahsul kıtlığı, kuraklık, nehir taşkınları, sıcak hava dalgaları ve tropikal hortumlar) yaşayan çocukların sayısını, Vrije Üniversitesi’nin Save the Children için yaptığı ve bugüne kadarki en geniş çok modelli iklim etkisi projeksiyonları veri tabanını kullandığı analize dayanarak belirledik
- Yerel idarelerde yoksulluk ve şiddetli iklim risklerinden etkilenen çocukların payını birlikte hesaplarken, yoksulluğun bu bölgelerde eşit olarak dağıldığını varsaydık. Bu da daha yoksul hanelerin genellikle riske daha açık bölgelerde yaşadığı düşünüldüğünde muhtemelen eksik bir tahmine yol açıyor.
- Raporda, düşük ve düşük orta gelirli ülkeleri “düşük gelirli”, yüksek ve üst orta gelirli ülkeleri ise “yüksek gelirli” olarak adlandırdık.
- Daha fazla bilgiye tam metodoloji notundan ulaşabilirsiniz.