Uganda’daki Ebola salgınının hızlı ve kararlı bir şekilde durdurulması sadece Uganda için değil, Afrika ve dünya için de önemli ve önceliklidir.
Ebola Will Spread if Resources Are Not Brought to Bear / MedPage
Mevcut salgının şimdiye kadar dördü sağlık çalışanı olmak üzere 10 kişinin ölümüne yol açtığı bildirildi ve 40’tan fazla olgu doğrulanırken, Uganda’nin bir kaç bölgesi dışında olgu bildirilmedi. Ancak salgının diğer ülkelere yayılma olasılığı güçlüdür. Kaynaklar hızla harekete geçirilmezse, salgının yayılması kaçınılmazdır.
Salgının Kaynağı
Uganda, daha önce yarım düzine Ebola salgını geçirmiş bir ülkedir. Ebola virusu orada bilinmeyen bir şey değildir. Şu anki salgın, 24 yaşında bir erkekte ölümcül bir olgunun doğrulanmasıyla Eylül 2022’de ilan edilmiştir. Eylül ayının ilk haftalarında açıklanamayan ölümler bildirildiği için bunun ilk olgu olması pek olası değildir. Bu salgının tam olarak nasıl ve ne zaman başladığı bilinmiyor, ancak doğrulanan ilk olgudan birkaç hafta önce başlamış olması olasıdır. Çünkü Ebola klinik olarak tifo, menenjit, sıtma ve diğer bulaşıcı hastalıklarla karıştırılıp yanlış tanı konulabilir.
Sudan Suşu
Bu salgını karmaşıklaştıran, Uganda salgınına tanımlanan altı Ebola türünden biri olan Sudan türünün neden olması gerçeğidir. Son derece öldürücü olan bu suş, 2012’den beri insan salgınlarına karışmamış ve genellikle daha hızlı çoğalan Zaire suşu tarafından gölgede bırakılmıştır. Zaire suşu, büyük 2013-2014 Batı Afrika salgınından sorumludur ve aynı zamanda aşıların ve monoklonal antikorların bulunduğu suştur. Ne yazık ki, bir Ebola türü için alınan önlemler diğerlerinde etkili değildir. Sudan suşunun kesin hayvan rezervuarı, neden ve nasıl ortaya çıktığı henüz belirlenmemiştir. Diğer Ebola türleri gibi yarasaların rezervuar olduğu varsayılmaktadır.
Acil İhtiyaçlar
Uganda’nın geçmiş Ebola deneyimlerine rağmen, ülkedeki sağlık liderlerinin virusla etkin bir şekilde mücadele edemeyecekleri açıkça görülmektedir. Bunun yanında, test kapasitesi, kişisel koruyucu ekipman, doktorların ekonomik endişeleri ve araştırma amaçlı aşı denemelerinin başlatılması ihtiyacı ile ilgili endişeler bulunmaktadır. Gelinen noktada, 2013-2014 salgınından çıkarılacak önemli bir ders: geliştirilmekte olan aday aşıların etkinliğini gösteren başarılı aşı denemeleri salgın sırasında yapılabilir. Şu anda test edilmeye hazır iki Sudan Ebola aşısı adayı bulunmaktadır. Sabin Enstitüsü tarafından geliştirilen öncelikli aşı adayının kullanıma hazır küçük bir tedariği bulunmaktadır (toplu halde daha fazlası da mevcuttur). Monoklonal antikor gelişimi de finanse edilmektedir. Destekleyici bakım için gereken minimum kaynaklar mevcutsa, intravenöz sıvı ve elektrolit replasmanı gibi basit önlemlerin ölüm oranları üzerinde önemli etkileri olabileceğini vurgulamak önemlidir.
Önümüzdeki hafta Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Afrika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri tarafından bakanlar düzeyinde bir toplantı düzenleniyor. Maddi kaynaklar sağlamanın yanı sıra, güvenli cenaze uygulamaları gibi basit sağlık mesajlarına karşı halkın güvensizliği virusun yayılmasına yol açabileceğinden, sağlık yetkililerinin tavsiyede bulundukları halkın güvenini kazanmaları kritik öneme sahiptir (2014’te Batı Afrika’da olduğu gibi). Ne yazık ki, büyücülük iddiaları gibi yanlış bilgilerle mücadele de gereklidir