1999 depreminden hemen sonra Sakarya, Gölcük, Yalova ve Kocaeli’nde kurduğumuz, ülkenin her yanından gelen gönüllü eczacıların görev yaptığı sahra eczanelerinde görev alarak depremzedelere ilaç-eczacılık hizmeti sunarken kaybettiğimiz canları duydukça ve bölgedeki yıkılan evleri gördükçe üzüntümüz artmış ve deprem sonrası oluşan tablo hepimizi derinden etkilemişti.
Pandemi ile mücadele ettiğimiz 2020 yılının 30 Ekiminde İzmir’de meydana gelen depremde ise çaresizliği yaşadık. Depremi bizzat yaşadık, yıkılan evleri gördük, enkaz altındaki vatandaşların kurtarılması çabalarına hep birlikte tanıklık ettik. Eczanesi ve evi zarar gören meslektaşlarımızı yalnız bırakmadık,elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalıştık.
6 Şubat sabahı 10 ilde ve çok sayıda ilçede gerçekleşen ve “asrın felaketi” olarak adlandırılan büyük deprem ise yakın tarihin en büyük kayıplarını ve en ağır sonuçlarını beraberinde getirdi.
Enkazları ve günler süren kurtarma çalışmalarını izlerken gözyaşları sel oldu,yüreğimiz dağlandı. Acısını içine gömen herkes ülke genelinde başlayan bölgeye destek ve yardım sürecinde yer almak için çaba harcamaya başladı.
Oldukça geniş bir alanda gerçekleşen, çok uzun süreli ve yüksek şiddetli bu yıkıcı depremin sonrasında diğer kurum ve kuruluşların organizasyondaki eksiklikleri konuşulsa bile, oldukça hızlı organize olan eczacı örgütleri ve gönüllü eczacılar ağır kış koşullarına rağmen yine tam zamanında yardıma koşarak afet sürecinin en organize kurumu olarak anılmamızı sağladılar…
Birkaç gün içerisinde depremin yaşandığı il ve ilçelerin tamamında sahra eczaneleri kurup, görevlendirmeleri de tamamlayarak depremzedelere ilaç-eczacılık hizmeti verilmeye başlandı.
Eczacılar bir yandan bölgedeki insanlarımızın ihtiyaç duyduğu kıyafet, yiyecek, çocuk bezi, battaniye ve bebek maması gibi bir çok malzemeyi eczacı odaları aracılığı ile bölgeye gönderirken, bir yandan da sahra eczanelerinden vatandaşa ücretsiz verilecek ilaçlar için bağışları ile ciddi bir kaynak yarattılar.
Yani bölgede çok ağır şartların yaşandığı bu zorlu dönemde insan sağlığına hizmet noktasında aldığımız eğitim ve ettiğimiz yeminin bilinci ile bir kez daha bahane üretmeden görevimizin başındaydık.
İnanıyoruz ki, depremden zarar gören tüm meslektaşlarımıza örgütlü gücümüz ile destek olmaya devam edecek, bu zor süreci hep birlikte aşacak ve yaraları hep birlikte saracağız.
Yazılı ve görsel medyada pek yer almasak da, yaptıklarımız görmezden gelinse de pandemide olduğu gibi depremin duyulduğu ilk andan itibaren tüm zorluklara, ve belirsizliklere karşın ülkemizin dört bir yanından göreve koşan eczacılar ve eczane çalışanları deprem sürecinin de isimsiz kahramanları olmuşlardır.
Bir kez daha görülmüştür ki eczacılar yalnız değildir. Güçlü bir meslek örgütüne sahiptir. Bir çok kesimin imrenerek baktığı örgütlü yapımız zor dönemlerde bizi bir arada tutmakta, zorlukları birlikte aşmamızı ve geleceğe güvenle bakmamızı sağlamaktadır.
Deprem sonrası kaybettiğimiz meslektaşlarıma ve yakınlarına Allah’tan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum.
Şimdi evini, eczanesini ,sevdiklerini kaybeden meslektaşlarımıza destek olma, dayanışmayı artırma ve onların yeniden başlangıçlarına destek verme zamanıdır. Meslek örgütümüzün ve meslektaşlarımızın desteği ile bu zor dönemi de aşacağımızdan hiç şüphem yok.
Ülkemizin dört bir yanından deprem bölgesine yardım gönderen veya göreve koşarak hepimizin “iyi ki eczacıyım” dememizi sağlayan koca yürekli tüm meslektaşlarım ile gurur duyuyorum.
Sağolsunlar,varolsunlar.
Saygılarımla…
Ecz.Tuncay Sayılkan