W- TEİS Başkanı Sn. Ecz. Nurten SAYDAN ile ilaç, eczacılık ve sağlık günceli üzerine söyleşi yapacağız; Sn.Ecz. Nurten Hanım öncelikli gündem maddesi olan avro kuru ve ilaca gelecek zam konusunda basına yansıyan özetleri geçecek olursak;
– Her şubat aynı durum yaşanıyor vatandaş ilaç bulamıyor.
– TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, “İlaç şirketleri ve dağıtım kanallarından kaynaklanan bu yokluk, hasta sağlığını tehlikeye atıyor. Bizler her sene benzer bir manzara ile karşılamak yerine, tüm tarafların bir masa etrafında oturup bu soruna artık bir çözüm bulmasını istiyoruz”
– Niğde Eczacı Odası Başkanı Ecz. Nihat Öztürk, “ilaçlarda beklenen zam nedeniyle, eczacıların istedikleri sayı ve miktarda ilaçlara ulaşmakta zorluk çektiğini” söyledi.
– Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği Başkanı Ecz. Mustafa Turunç, “İlaç yokluklarının sorumlusu eczacı ve Eczacı Kooperatifleri değildir”
– Sağlık Bakanlığı açıklamasında, İlaç Takip Sistemi (İTS) verilerine göre, ülkemizde şu anda hiçbir kanser ilacı tedariğinde sıkıntı yaşanmadığı belirtildi.
– Sağlık Bakanı Sn.Ahmet Demircan, vatandaşın ‘Eczaneler ilaç satmıyor’ isyanına yol açan stokçuluk yapıldığı iddialarına ilişkin olarak, “İlaç eksiğimiz yok, fiyat farkından yararlanmak için satmayanların canlarını yakacağız” dedi.
– 10 şubat 2018 tarihli Resmi Gazete de “2018 yılı için ,bir önceki dönemde uygulanan 1 (bir ) Avro değerinin %15 fazlasını geçemez.”
-Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Nurten Saydan, Bakanlar Kurulu kararının belirlediği ilaç kurunun düşük tutulmasının fiyatlara olumsuz yansıyacağını savundu.
Vatandaşın ilaç alım kaynağı olan eczanelerin temsilcilerindesiniz “yokluk” durumuna dair değerlendirmeniz ve çözüm öneriniz nedir ? Ve bu durum eczacıları nasıl etkilemektedir?
N.S.– Öncelikle vatandaşlarımızın hergün eczanelerimize geldiklerinde yaşadıkları sorun yüzünden eczanelerimizin birinci hedef gösterilerek yapılan açıklamaların eczane eczacılarının sendikası TEİS olarak bizleri çok fazla üzdüğünü ifade etmek istiyorum. Bazı ilaçların piyasada bulunmamasının en büyük nedeni ilaç firmalarının ve ecza depolarının fiyat artışının yürürlüğe gireceği 20 Şubat tarihine endeksli olarak üretim ve sevkiyat planlaması yapmalarıdır. Eczacılar yüzünden yaşanan bir sorun bulunmadığı gibi, eczacıların bu gibi sorunları aşmak için kullanabilecekleri bir argüman da bulunmamaktadır.
Sorunun çözümü için fiyat artışının aylık olarak yapılması, geçiş sürelerinin kısaltılması ve firmalarla depo stokunun kontrol edilmesi gibi yöntemlere başvurulabilir.
İlaç fiyat düşüşlerinde zarar etmemize rağmen her hafta cuma günü fiyat düşüşü uygulayan bakanlığın senede bir defa yapılan artışa 45 günlük geçiş süresi koyması sorunun temelini oluşturmaktadır. Firmaların ve depoların stokunda bulunan ilaçlar eczanelere kısıtlı miktarda ulaşmakta ya da hiç ulaşmamaktadır. Eczane ilaç satmazsa ciro yapamaz, ciro yapamazsa kar edemez. Niye olan ilacı yok satsın ki? Eczacı karı yüzde 20, gelecek zam ise yüzde 15. Eczacıların elinde olan ilacı yok satmasının ekonomik karşılığı yok! Yaşanan bu durumda aslında en büyük sıkıntıyı eczacılar çekmekte iken eczacıların hedef olarak gösterilmesinin mantıklı bir izahını bulamamaktayız.
W- İTS ile bu durum ortaya çıkarılamıyor mu?
N.S.– İlaç Takip Sistemi bu sorunu ortadan kaldırabilecek bir kurguya sahip. Tüm ilaçları üretim bandından rafımıza kadar izleyen bir sistem var ortada. Şu an depolardan tedarik edemeyip hastalarımıza ulaştıramadığımız tüm ilaçların firmaların ya da ecza depolarının stokunda olup olmadığı Bakanlık tarafından takip edilebilir ve “stok” yapan kuruluşlar tespit edilebilir.
19 Şubat’ta piyasaya “bir anda” ve “mucizevi” bir şekilde tekrar çıkacak olan ilaçların bu süre zarfında kimlerin stokunda olduğunu Bakanlık lütfen kontrol etsin.
Eskiden eczanelerimize gelen ilaçların, bize ulaşmadan önceki alım-satım hareketlerini tarihleriyle beraber sistem üzerinden görebiliyorduk. Dolayısıyla eczaneye gelen ürünün ecza deposunun ve firmanın rafında kaç gün beklediği bizim tarafımızdan daha önce görüntülenebiliyorken her nedense bu tanımlama iptal edilerek, eczacının stok yapan ecza deposunu ya da firmayı tespit edebilme durumu ortadan kaldırılmıştır.
Özetle; evet, Bakanlık İTS ile tüm stok yapanları tespit edebilir, lakin şu an İlaç Takip Sistemi sadece eczanelere ağır yaptırımlar ve sorumluluklar yükleyen bir sistem olarak kullanılmaktadır.
W- TİTCK reçetesiz ilaçlara ait bir liste yayınladı ve daha sonra listeyi geri aldı, TEİS olarak OTC’ye bakışınızı alabilir miyim?
N.S.- İlaçların eczanelerden reçetesiz satılmasıyla ilgili konu çeşitli vesilelerle daha önce de kamuoyunun gündemine geldi. Bu konunun çözümü için reçetesiz olarak satılabilecek ilaç listesinin genişletilmesi düşünülüyor. Burada bizim endişemiz reçetesiz hale gelen ilacın reklamının yapılacak olması ve bu yüzden de eczane dışında da satılabilme riskinin olması. Çünkü bir yandan reklam yaparak satışını arttırmaya çalışıp diğer yandan da sadece eczanede satılmasını sağlamak uzun vadede pek mümkün görünmüyor. Biz bu düzenlemenin bize ekonomik yansımasından daha çok takviye edici gıdalarda olduğu gibi halk sağlığına ilişkin boyutunu düşünüyoruz. Reçetesiz ilaç ve beraberinde gelecek ilaçta reklam serbestisi, takviye edici gıdalarda olduğu gibi ciddi halk sağlığı sorunu haline gelebilir. Öte yandan biz reçeteli olarak satılması zorunlu olan ilaçları zaten reçetesiz satmıyoruz. Bu konuda bakanlığın da en ufak bir şikayeti yok. Eczacıların bu düzeni uygulamasından son derece memnunlar. Ancak reçeteli olarak ruhsatlı tüm ilaçlar için reçete zorunluğunun getirilerek eczanelerin ilaç ve eczacılık hizmeti vermesinde ciddi sorunlar yaşanmasını da istemiyoruz. Bizler reçeteli ilacı reçetesiz olarak satmak istemiyoruz. Ancak ; Vatandaşlarımızın ilaçlarını nasıl vereceğimizin çözümünü istiyoruz. Gece diş ağrısından duramayan bir hastaya eczanede olduğu halde ağrı kesiciyi veremezsek, o hasta ne yapacak? Ya sizi darp edip ilacını alacak, ya da sağlığından olacak! Gece nöbetlerimizde veya gündüz başı, dişi ağrıyan, ateşi yükselen hastalarımıza nasıl ilaç vereceğiz? İlacını kaybeden, kıran, doktor tarafından tavsiye edildiği halde SUT koşullarından dolayı ilaçlarına ulaşamayan hastalarımızın ilaçlarını verebilelim istiyoruz. Bu da en doğal hakkımız.
W- Reçetesiz ilaçların direk halka tanıtımında durum nedir? Yasal olarak “gri alan” var mıdır ve ihlaller olduğunu düşünüyor musunuz?
N.S.– Bu konuda bakanlık çok ciddi kurallar koymuş durumda ve ciddi anlamda sıkı bir şekilde kontrol ediyor. Bu alanda yaşanan ciddi bir sorun yok.
W- SGK’nın yeni tasarruf yöntemi olarak düşündüğü: “Tavan Fiyat” uygulaması nasıl olacak? SGK yeni uygulamasının hedef ilaç grubu olarak Proton Pompa Inhibitör (PPI)‘lerinin ismini vermiş, bu konuya yönelik argümanlarınız neler olmuştu ve bu durum eczacıları nasıl etkileyecektir?
N.S.- Ülkemizdeki ilaç fiyatları zaten 2004 yılından beri baskılanmış durumda. Tavan fiyat uygulaması ile bu baskının daha da arttırılması ilaç üretimini ve ithalatını olumsuz şekilde etkileyecektir.
Son 50 senedir tasarruf denilince ilk önce akla gelen sağlık, sağlık denilince de ilaç giderleri akla gelmektedir. Bu bakış açısı zaten sektörü sürdürülebilir olmaktan çıkarmıştır.
İlaç harcaması bir gider kalemi değil hizmet kalemidir.
Öncelikle bu bakış açısını düzeltmemiz lazım. Ancak sağlıklı insanlar üretir, öğrenir, çalışır, ülkeye hizmet edebilir. İnsanlara sağlık hizmeti sunumunun olmazsa olmaz aracıdır ilaç ve eczacılık hizmeti. İlaç fiyatları resmi açıklamalara dayanarak hesaplayacak olursak, yüzde 80 oranında olması gerekenden daha ucuz haldedir. Yani aslında 100 lira olması gereken bir ilacı SGK şu an 20 liradan almaktadır. Aynı boy ve aynı şekildeki plastik kutuda olan sakızla hemen hemen aynı fiyatta olan Proton Pompa Inhibitör (PPI)‘lerini daha da ucuza almak istiyorum demesinin serbest ekonomi koşullarında karşılığı o ilaçları üretenlerin üretimden vazgeçmesi demektir. Biz ilaç üretmekten vazgeçtik, hazır plastik kutularımız da var, sakız üreteceğiz derlerse ne yapılacaktır? Unutulmamalıdır ki bulunmayan ilaç en pahalı ilaçtır.
W- İnternetten ilaç satışı olmakta mıdır, var ise hangi tür ilaçlar ve önlem için önerileriniz nelerdir?
N.S.-Maalesef internetten gıda tavsiyesi adı altında birçok ilaç satışı yapılmaktadır. İnternetten ve ehil olmayan kişilerden alınan ilaçlar vatandaşların sağlığını bozduğu için, devlet daha fazla tedavi ve ilaç parası ödemek zorunda kalıyor.
İlaçların hepsi bitkisel olanlar dahil kimyasal maddelerdir. İlaç dozunda ve yerinde kullanılmazsa zehir etkisi gösterebilir. İlaç, eczacıların uzmanlık alanıdır, yani ilaçları en iyi eczacılar bilirler. İster bitkisel yoldan elde edilmiş olsun, isterse kimyasal yoldan elde edilmiş olsun bütün ilaçların eğitimini alan tek meslek eczacılık mesleğidir. Her türlü ilacı kullanırken eczacınıza danışmanız gerekir. İlaç; televizyon reklamı veya internet reklamı ile kullanılamaz, ölümcül sonuçlar doğurur. Bu sorun bu ürünlerin izninin, ruhsatının, kontrolünün artık tamamen Sağlık Bakanlığı’na geçmesiyle çözülecektir.
W- Onkoloji hastalarının ilaçlarının eczaneden çıkması ve hastanelerden temini uygulamasında başta yaptığınız uyarı-kritikler hala güncelliğini korumakta mıdır?
N.S.- TEİS olarak bu uygulamadan tasarruf edilemeyeceğini hatta birçok soruna yol açacağını ilk günden beri kamuoyuyla paylaştık. Bu süreçte hastanelerden çalınan ilaçlardan tutun da hastaların ilaçlarına ulaşamadıkları gibi birçok sorun yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Hastaneler teşhis koyar ve tedavi yapar, biz eczacılar vatandaşların ilaçlarını karşılar, danışmanlık hizmeti veririz. Hastanelerden ilaçlarımızın verilmesini istemiyoruz. Çünkü hastaneler bu ilaçlara sahip olamamakta, temininde ve hastalara ulaştırılmasında sorunlar yaşanmaktadır. Yaşanan sorunların çözümü için ilacın eczane dışı yollarla temin edilmesi uygulamalarından vazgeçilmesi gerekmektedir.
W- SGK, 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan elektronik imzalı e-reçete sisteminin illere göre oranını yayımlamıştı, bu uygulamanın eczacılara ne gibi faydaları olmuştur?
devam edecek…