Afetler Psikolojik Travmalar Yaratıyor
Afetlerin kişilerde Eko Anksiyete belirtilerinin tetiklenmesine neden olabileceği düşünülmektedir. Eko Anksiyete; kişinin iklim değişiklerine bağlı olarak gelişen ekolojik felaketlerden endişe duyması olarak tanımlanabilir. Eko Anksiyete belirtileri gösteren kişiler, ortada bir felaket olmadığı halde felaket olacağına ve dünyada ki tüm canlıların geleceğinin olumsuz yönde etkileneceğine dair yoğun bir kaygı yaşarlar. Bu durum kişinin günlük hayatındaki işlevselliğinin azalmasına, suçluluk, çökkünlük ve umutsuzluk hissederek yaşamdan aldığı doyumun olumsuz yönde etkilenmesine sebep olabilmektedir.
Belli bir düzeyde hissedilen kaygının insan sağlığı açısından olumlu bir etkisi vardır. Belli bir düzeyde ki kaygı kişiyi yaşamındaki tehlikelere karşı koruyarak, hayatta kalmasını sağlar. Aslında mesele kaygılanıp kaygılanmamaktan ziyade, hissedilen bu duygunun yoğunluğu, kişinin işlevselliğini ne derecede etkilediği ve nasıl yönetildiği olduğu söylenebilir.
Afetler Psikolojik Travmalar Yaratıyor
Her bireyin psikolojisi afetlerden aynı düzeyde etkilenmemektedir. Afetlerin şiddeti, kişinin mizacı, önceki deneyimleri, erken çocukluk döneminde ki yaşantıların etkisi, yetişkin bireyin afet sonrasında verdiği psikolojik tepkilerin belirleyicisinde önemli bir rol oynamaktadır. Afet sonrası yetişkinlerde psikolojik travma tepkileri görülebilir. Bu tepkiler, kişilerin ve çevresindeki insanların hayatını olumsuz yönde etkileyebilmekte ve hatta gerekli psikolojik destek sağlanmadığında kişinin ruh sağlığını yaşam boyu etkileyebilecek düzeyde bozabilmektedir. Yaşanılan afetin şiddeti, kişinin olaya doğrudan maruz kalıp kalmaması, bir başkasının yaşadıklarına tanık olması ya da işitmesi yetişkinlerde afet sonrası görülen psikolojik travma tepkilerin de önemli bir rol oynamaktadır. Bu tepkiler yangın gibi yaşanılan afetin hemen ardından görülebileceği gibi ilerleyen zamanlarda da görülebilir.
Afetler Dünya Artık Güvenli Değil Dedirtiyor
Afetler kişilerde dünyanın güvenilir bir yer olduğuyla ilgili inançları sarsabilir ve psikolojik problemlere yol açabilir. Kişiler travmatik olay karşısında; yorgunluk, bitkinlik, tükenmişlik, uykusuzluk, iştah problemleri, öfke, gerginlik, umutsuzluk, çaresizlik, karar vermede güçlük, suçluluk duygusu ve düşünceleri, kendini değersiz hissetme, sosyal izolasyon, odaklanmada güçlük, ilgi ve istek kaybı gibi depresif belirtiler; karın ağrısı, mide bulantısı ve baş ağrısı gibi psikosomatik belirtiler; kaygı, endişe ve korku gibi anksiyete belirtileri gösterebilirler. Bu süreçte yetişkinler içinde bulundukları duruma karşı direnç gösterebilir, inkar edebilir, bastırabilir ve savunma mekanizmaları kullanarak içinde bulunduğu ruhsal yapıyla işlevsiz bir şekilde baş etmeye çalışabilirler. Afetlerin hemen ardından gösterilen bu tepkilerin belli bir düzeye kadar beklenen bir durum olduğu söylenebilir.
Bu tür tepkilerin çoğu aslında aniden beklenmedik bir şekilde gerçekleşen anormal bir olaya karşı verilen normal tepkilerdir. Bu süreçte düzenli beslenmek, yeterince uyumak, spor yapmak, afet bölgelerine bireysel ya da toplumsal destek vermek, duyguları bastırmak yerine o duyguları yaşamaya belli bir süre izin vermek, hissedilen duyguları ve düşünceleri ifade etmek, aile ya da yakın arkadaşlarla paylaşmak onlarlar vakit geçirmek, günlük rutinleri devam ettirmek ve sosyal medya kullanımına aşırı maruz kalmaktan kaçınmak iyi olma halinin artmasında oldukça önemli olduğu söylenebilir. Ancak bu tepkilerde zamanla bir azalma olmuyorsa ya da şiddeti giderek artıyorsa, kişinin günlük hayatını ve işlevselliğini etkilemeye başladıysa, nefes almada güçlük, ellerde ayaklarda titreme, göğüste baskı, baş dönmesi gibi yoğun kaygı belirtileri yaşıyorsa, bir nedeni olmaksızın sürekli kaygı ve korku yaşıyorsa, baş edemediği ya da baş etmekte zorlandığı düşünce, imaj ve duygular varsa bir ruh sağlığı uzmanıyla görüşerek destek alması kişinin psikolojik iyi olma hali açısından oldukça önemlidir.