Enerji içecekleri denen ürünler hayatımıza son on yıldır girdi, Amerika’daki tarihleri de çok eski değil. Bunlar esas olarak kafein ve taurin içeriyorlar, ama başka başka maddelerin tek başına ya da bileşik olarak kullanıldıkları biçimleri de var. Bu maddeler metabolizma ve beyin işlevinde yapay bir yükselmeye neden oluyorlar, o nedenle özellikle aklınca daha çok enerji gerektiğini düşünenlerce ya da yeterince dinlenilemediğinde uyanık kalabilmek amacıyla tercih edilirler. Ancak bu elbette yapay ve karşılıksız bir metabolik artıştır, bir cins deşarj olarak kabul edebilirsiniz, sonrasında daha yoğun bir tükeniklik hissiyle sonuçlanır.
Dr. Yavuz Dizdar
Bu ürünler de pek çok benzeri gibi piyasaya sağlık etkileri araştırılmaksızın verildi. Bunun bir nedeni içerikteki maddelerin doğal ve makul sınırlarda olduğunun zannedilmesi. Oysa bir süre sonra, hele hele yoğun kullanımda anlaşıldı ki özellikle kalp ileti sistemiyle etkileşiyorlar. Geçen sene yayınlanan bir değerlendirme enerji içeceğine bağlı olduğu düşünülen ölümlerin sayısının giderek arttığını anlatıyor. Kalp yetersizliklerinden tutun, kapakçık sorunlarına kadar pek çok yan etki bildirilmiş. Elbette olası böbrek ve karaciğer hasarları da var, ama en hafif yan etki kalp ileti sisteminin bozulması.
Alkol ve kafein ile etkileşimler
Kafein bu tür içeceklerde zaten var, kahveyle birlikte tüketilmeleri durumunda etki ağırlaşacaktır. Ama alkolle olan etkileşim çok yönlü, alkol bu içeceklerdeki maddelerin toksik etkisini katlıyor. Ancak işin ironik tarafı bu içeceklerin de alkolün depresyon etkisini azaltmak amacıyla tüketilmeleri, dolayısıyla bir kısır döngü ortaya çıkıyor. Alkol zaten kalbin iletim sistemini bozuyor, buna kafein ya da diğer uyaranların etkisi eklenince tablo ağırlaşıyor. Bildirilmiş ani ölümler genellikle alkolle birlikte kullanımla ilişkili bulunmuş.
Enerji içeceklerinin sakıncaları konusundaki şüpheler kalbe yoğunlaşıyor, kalp yetersizliği bunlardan biri. İleti bozuklukları ve kalp yetersizliği, olasılıkla kalbin içyapısı da etkileniyor. Zira kalp kapakçıklarının yapısının bozulması iç iskelete işaret eder. Ancak bu diğer sistemlerin etkilenmediği anlamına gelmez. Zira sürekli bir uyarılma söz konusu, bu kan basıncı ve nabız artışına neden oluyor. Bu durum uzun süre sürdürülemez, damar sistemi, özellikle de aort yapısı bozulacaktır. Ancak şunu da unutmayın, enerji içecekleriyle ilgili bildirimler yeni yeni ortaya çıkmakta, bu sayının çok fazla artacağına işaret eder.
Kimler risk altında?
Elbette gençler daha çok risk altında, zira bunların zararsız olduğunu sanıp çok miktarda içebiliyorlar. Üstelik bu yaş grubunda yaşam hızlı, ders çalışmak ve sınav baskısı da var. Öğrenciler uykusuzlukla mücadele etmenin, performansı artırmanın en kolay yolunu enerji içecekleri olarak görmek eğiliminde. İşin içine bir de sportif performans gibi konular girdiğinde iş daha karmaşık hale geliyor. O nedenle kutu üzerine en azından üzerine uyarı konması gerekli görünüyor.
Öte yandan bu tür içeceklerin bir cins hiperaktivite yarattıkları zaten biliniyor. İçinde kafein bile olsa sonunda tolerans gelişir, yani içmeye başlanıldığı dönemdeki ilk etki elde edilemeyince ister istemez doz artışıyla sonuçlanır. Damar sorunlarının ortaya çıkışı olasılıkla bu dönemi bulur. Bildirimlerin artmasının bir nedeni dikkatlerin daha yeni bu tarafa çekilmesi, diğer nedeni ise elbette birikici etkidir. Bu nedenlerle enerji içeceklerine bir yaş sınırı konması şart, nikotin içeren ürünlerde nasıl yaş sınırı aranıyorsa bunlarda da geçerli olmak zorunda. Okul kantinlerindeki satış da düzenlenmek zorunda, zira bu noktada gazlı-gazsız içecek tartışmasından enerji içecekleri sıyrılarak avantaj kazanıyorlar. Ama en önemli nokta reklamların serbest olması, çünkü pazar büyük ve şirketlerin bunun için harcayacakları iyi bütçeleri var.