Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Marmara Üniversitesi’nin 135. Kuruluş Yıldönümü Programı’nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, doktoradan doğrudan doçentliğe geçiş için “YÖK Başkanımıza bu talimatı verdik. Doçentliğin şartları da buna göre yeniden düzenlenerek inşallah büyük ihtimal önümüzdeki hafta Parlamento’ya gönderilecek ve böylece bu sorunu da çözeceğiz” ded
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Marmara Üniversitesi Sultanahmet Rektörlük Binası’ndaki konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Sahsımın mezuniyetinden bir sene sonra bugünkü adını alan Marmara Üniversitemiz, 84 binin üzerindeki öğrenci ve 3277 öğretim üyesi ile ülkemizin önde gelen yüksek öğretim kurumları arasında mümtaz bir yere sahiptir. Maltepe’deki yer bittiği zaman Marmara Denizi’ne nazır, bütün birimleri üzerine toplayan bir üniversite olması bakımından efradını cami ayarını mani bir külliye meydana gelmiş olacaktır.
‘EĞİTİM BAKANLARINA İLK TALİMATIM HEP ‘DERSHANELERİ KAPATIN’ OLMUŞTUR’
Dershaneler gibi fırsatçı bir eğitim mekanizması doğmuştu. Dershaneleri ele geçiren FETÖ en zeki öğrencileri devşirebileceği bir imkân bulmuştu.
Eğitim bakanlarına ilk talimatım hep dershaneleri kapatın olmuştur.
‘ALLEM EDİLMİŞ KALLEM EDİLMİŞ BİN BİR HİLE İLE DERSHANELERİN DEVAMI SAĞLANMIŞTIR’
Buna rağmen allem edilmiş kallem edilmiş bin bir hile ile dershanelerin devamı sağlanmıştır. En son olarak Nabi Avcı Hocamız döneminde bu meseleyi, kökten çözme imkânımız oldu.
Yardımcı doçentlikle ilgili çeşitli şikâyetler vardı biliyorsunuz. Dinlediğimde ben de tatmin olmazdım. Bunun bir aldatmaca olduğunu da bilirdim. Yardımcı doçentliğin sadece bir siyasi karar olduğunu bilirdim. Biz bu ara öyle bir adım atalım ki bu ara unvanı ortadan kaldırıp doktoradan doğrudan doçentliğe geçişi sağlayalım dedik. YÖK başkanımıza bu talimatı verdik. İnşallah büyük ihtimalle haftaya Parlamento’ya gönderilecek ve böylece bu sorunu çözeceğiz. Artık yardımcı doçentlik olmayacak inşallah.
‘O KADAR SIK ÜNİVERSİTEYE GİTMEZDİM’
Açık konuşuyorum Türkiye’de imkân, para, kaynak sorunu yoktur. Bunların hepsine de artık sahibiz. Çünkü israf ekonomisini bir kenara koyan, verim ekonomisini uygulamaya sokan bir iktidar var. Ben rektörümüz Emin Bey’le üniversite yıllarında çileler çektik. Rektörümüz üniversiteye benden daha fazla giderdi, ben o kadar sık gidemezdim.
Zihninizi belirli kalıpların, ideolojilerin emrine vermişseniz bilim adamı sıfatınızı kaybetmişsinizdir demektir.
Tüm ‘bilim insanları bizim gibi düşünecektir’ demiyorum haşa. Ben aklını bu tür adamların emrine verenler için söylüyorum.
Milletin değerlerine saygılı olmakla bilimde en üst sıralara çıkmak birbirinin alternatifi değildir. Bizim de kendi üniversitelerimizde görmek istediğimiz budur.”