Tüm Dünyanın üstüne kâbus gibi çöken COVİD-19 salgınında vaka sayılarımızın 10 binleri geçtiği gerçeği ile karşı karşıyayız. Bu günlere ulaşırken gösterdiğimiz performans eğrisi maalesef salgınla mücadelede yeterli olamadığımızı göstermektedir.
Bu eğri bize şimdilik yeterli olduğumuz hasta tedavisi sürecinin de gittikçe zorlaşacağını, kayıplarımızın artacağını, hasta bekleme sürelerimizin uzayacağını da söylemektedir.
Ne kadar yüksek de olsa; Hastane sayımızın, yoğun bakım yatağı ve personel kapasitelerimizin kısa süre içinde zorlanmaya başlayacağı, dün alkışlamak için açılan avuçların sıkılacağı, yumruk haline döneceği açıktır. Ülkemizde şimdiye dek uygulanan politikaların, medya tavrının, yetersiz ve karmaşık mevzuatın bu sonucu doğuracağı gerçeğini herkesin bilmesi görmesi gerekmektedir.
Böylesine bir dönemde yorgunluğu ve aldığı risklere rağmen canla başla çalışmaktan imtina etmeyen sağlık çalışanlarının bu şevkinin ve mücadele azminin kırılmaması için sağlıkta şiddetin her türlüsüne karşı azami önlemler alınmalı, hızla derhal gerekli kanuni düzenlemeler yapılmalıdır.
Hasta ve hasta yakınlarınca, medya aracılığı ile veya idareci uygulamaları ile, her ne şekilde meydana gelirse gelsin, sağlık çalışanlarının moral motivasyonunu bozacak en ufak bir sözel, fiziki veya idari baskı ve müdahale en şiddetli şekilde cezalandırılmalıdır. Sağlık çalışanlarına karşı her türlü şiddet ve baskının olağan dönemlerde bile kabul edilemez olduğu ancak salgın döneminde bu suçların bir savaş suçu gibi değerlendirilmesinin, dolayısı ile en sert önleyici tedbir ve kanunların çıkarılmasının tam da zamanıdır.
Hastanelerde refakatçi kısıtlamalarına gidilmiş olması, acil servis başvurularında içeriye gerekmedikçe hasta yakını alınmıyor olması gibi şiddeti ve kargaşayı önleyici kararlar oldukça yerinde ve zamanında alınmıştır, ama bunların önümüzdeki süreçte yeterli olmayacağını da görmemiz gerekir.
Ayrıca bu kararların pratikte uygulanmasının da önümüzdeki süreçte zorlaşacağı güvenlik zafiyetlerin ortaya çıkacağı tahmin edilebilir bir durumdur ve olumsuz örnekler şimdiden görünmeye başlamıştır. Bu kaçınılmaz sonuçların en asgari düzeye çekilerek sağlık çalışanlarının tüm dikkatini salgınla mücadeleye ve hastalarının tedavisine verebilmesi adına:
1. Derhal TCK’ya “sağlık çalışanlarına karşı uygulanan suçlar” başlığı ile;
– Hasta ve yakınlarınca uygulanan fiziksel suçlara alt sınırı 5 yıldan başlayan
– Hasta ve yakınlarınca uygulanan sözel baskı, tehdit, hakaret ve çalışanın şevkini kıracağı açık olan kötü sözleri söyleyenlere alt sınırı 2 yıldan başlayan
– Bu suçların basın ve sosyal medya yoluyla işlenmesi halinde cezanın iki kat arttırıldığı
– Açılacak davaların hızla görülmesi için süre sınırlamasının olduğu
– Verilen cezaların ertelenemez ve paraya çevrilemez olduğuna dair maddeleri içeren yasal düzenleme
2. Tüm sağlık kurumlarına etkin ve geniş yetkili güvenlik görevlisi temini,
3. Kabahatler kanununa “Sağlık kurumlarında suç teşkil etmeyen ama düzeni ve huzuru bozarak gerilimi arttıracak hareketleri yapanlara karşı anında ceza verilebilmesi”ne imkan tanıyan bir maddenin eklenmesi ve uygulamasının kolluk kuvvetleri aracılığı ile başhekimliğe, kurum ve bölüm yönetimine bırakılması,
4. RTÜK’ün sağlık çalışanlarının dikkatini dağıtacak, huzurunu bozacak, şevkini kıracak her türlü yayına anında ve etkili müdahalesine izin veren düzenlemelerin yapılması,
5. İlgili idarecilerce sağlık kurum ve kuruluşlarında teması azaltacak, sağlık çalışanların virüs yükünü düşürecek, sağlık çalışanlarının kişisel güvenliklerini sağlayacak, moral ve motivasyonlarını yükseltecek her türlü tedbirin kurum çalışanlarının görüşü alınarak yapılması,
6. İl Pandemi Kurullarına tüm basamaklardan sağlık çalışanlarının sahada bizzat çalışan temsilcilerinin alınması ve alınacak kararlardaki uyarıların dikkate alınması,
7. Sağlık çalışanları ve birinci derece yakınlarına ayrıcalıklı sağlık hizmetinin tüm kamu ve özel kurumlarca ücretsiz olarak verilmesi,
olmazsa olmazdır.
Tüm dünyanın diken üstünde olduğu, tüm alışkanlıklarımızın değiştiği, toplumsal dinamiklerin alt üst olduğu bu salgın döneminde mecliste yapılan yasal düzenlemelerin tümünden daha elzem ve önemli olan bu değişikliklerin bekletilmesi, ertelenmesi veya yumuşatılmasının salgınla mücadelede oluşturacağı zafiyete izin vermek mümkün değildir.
Dolayısı ile ‘Etkin Sağlıkta Şiddet Kanunu’ derhal tüm siyasal partilerin imzası ile getirilmeli ve bekletilmeden meclisten çıkarılmalıdır. Bu kanun Türkiye Büyük Millet Meclisinin, ülkemizin sağlık ordusuna borcudur.
Dr. Kutbettin Demir
İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Yönetim Kurulu Başkanı