Ortadoğu halkları arasında çatışma yaratmaya dönük provakatif hamleler, kaos ve çatışma ortamını derinleştirmekte; bölge halkları acı ve kan gölü içerisinde yaşamaya çalışmaktadır. Birçok insanın yaşamını yitirmesine neden olan bu provokasyonların bir yenisi de Kudüs’ün tamamının ABD tarafından İsrail’in başkenti olarak kabul edilmesi ve büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşımasıdır. Farklı dinlerden birçok insan için kutsal kabul edilen Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması Ortadoğu’daki kardeş kavgasının ateşini körüklemekten başka bir şey değildir. Dün İsrail güvenlik güçlerinin gerçek mermiler kullanarak aralarında çocuk, kadın, yaşlı ve hatta engellilerin bulunduğu sivil halka uyguladığı katliam ile 60’tan fazla kişi hayatını kaybetmiş, 3 bine yakın Filistinli yaralanmıştır.
Ortak çözüm iradesine dayanan barışçıl yöntemler kullanmak yerine her defasında şiddete başvurmayı tercih eden İsrail’in, Filistin halkına uyguladığı katliam ve insanlık dışı tüm uygulamalar derhal son bulmalıdır. Filistin topraklarında adil, barışçıl, özgür bir yaşamın kurulması için taraflar aynı masada buluşturulması; diyalog ve müzakere yoluyla yıllardır kangren haline getirilen sorunların çözümü noktasında ortak bir mutabakata varılması elzemdir. Dünyanın neresinde olursa olsun barışçıl gösteriler yapılması en doğal haklardan biridir. 1948 Yılında Filistin Halkının zorla göç ettirilerek yerlerinden vatanlarından edilmesinin yıldönümünde barışçıl eylemleri şiddetle ve kanla bastıran İsrail’in, Filistin Halkına uygulamış olduğu katliamı lanetliyor, uluslararası toplumu Filistin halkıyla dayanışmaya davet ediyoruz.