İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan İlkses gazetesi Çağla Geniş‘e verdiği demeç içinden;
Türk Eczacıları Birliği’nin (TEB) 16 Ekim’de düzenlemeyi planladığı ancak Bartın’ın Amasra ilçesindeki kömür madeninde, 14 Ekim akşamı meydana gelen patlama nedeniyle iptal edilen Büyük Eczacı Mitingi’ne sayılı günler kaldı. “46 Bini Aşkın Eczacı Sorunlarına Kalıcı Çözüm İstiyor” sloganıyla, mesleğe yapılan haksızlıklara ‘Dur’ demek için 27 Kasım’da Ankara’da olacaklarını belirten İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, tüm eczacı ve çalışanları omuz omuza hak aramaya davet etti. Bugüne kadar dile getirdikleri taleplerine karşılık bulamadıklarını kaydeden Sayılkan, “Ülkeyi bu hale getirmemek lazım. Yaşamın temeli sağlık! Sağlık hizmetlerinin nitelikli yürümesi lazım. Hekimlere yapılan iyileştirmelere itirazımız yok. Ama eczacıların görmezden gelinmesine itirazımız var” vurgusu yaptı.
13 YILDIR GÜNCELLEME YAPILMADI
2009 yılından beri değişmeyen İlaç Fiyat Kararnamesi’nin getirdiği sorunlara dikkat çeken Sayılkan “Türkiye’de 46 bin civarında eczacı var. 4 milyona yakın insana hizmet veren modelden bahsediyoruz. Biz sağlıkta birinci basamakta görev yapanlarız. Devlet tarafından da böyle belirlenmiş. Peki aksaklıklar neler? 2009 yılından beri güncellenmeyen İlaç Fiyat Kararnamesi sorunumuz var. Eczaların temel sorunu! Çünkü kararname güncelliğini yitirdi ve yüksek enflasyon ile beraber artık çözüm sunamıyor. Üstelik 2022 yılında iki kez zam yapılmasına rağmen hala ilacın fiyatını belirleyen avro kuru 7 lira 86 kuruş. Oysa avro 19 lira olmuş. Bu tabloda ilacın fiyatını 7 lira 86 kuruştan hesaplarsanız birçok yabancı ilaç Türkiye’ye gelmez. Ham maddesi ithal olanların çoğunda sorun yaşarsınız” ifadelerini kullandı.
KARARNAME DEĞİŞMELİ
Son iki yıldır ilaç temininde ciddi sıkıntılar yaşandığını kaydeden Sayılkan, “İlaç yokluğunun yaşandığı, insanların her gün kapı kapı ilaç aradığı, bizim depo depo ilaç bulmaya çalıştığımız bir sistemin sağlıklı olmadığını söylüyoruz. Diyoruz ki, bu kararname değişmeli. Sağlık bileşenleriyle birlikte ortak akılla 3 ayda bir gerekçeler oluştuğunda daha küçük oranlarda zamlarla sene içinde sürekli sektörü finanse eden, ilacın bulunmasını sağlayan bir sistem bulmalıyız. Ne yazık ki Türkiye’de ilaçların büyük çoğunluğu ithal. Böyle bir ortamda avro kurunu 7 lira 86 kuruş olarak belirlerseniz ilacın bulunmamasıyla ilgili sorun kaçınılmaz olur. Bunla beraber aynı kararnamede ilacın fiyatı arttıkça eczacı karlılığının azaldığı garip bir sistem var. Bu da yüksek enflasyonla eczaneleri yavaş yavaş işletme giderlerini karşılayamaz hale getiriyor. Yani ilaca her zam geldiğinde oturup üzülen eczacılardır. Biz zam gelmesini istemiyoruz. Her gelen zamda karlılığımız azalıyor. Dolayısıyla elektriğe, suya, asgari ücrete, sigorta primine gelen zamları karşılayamaz hale geldik” şeklinde konuştu.
DERSLİĞİ, AKADEMİK KADROSU YOK
Uluslararası standartlarda kaliteli eczacılık eğitiminin sağlanması için kontrolsüz fakülte açılışlarına son verilmesi gerektiğini savunan Sayılkan, şunları söyledi: “İhtiyaç olmadığı halde 60’ın üzerinde fakülte açıldı. Bunların birçoğunun dersliği yok, akademik kadrosu yok, laboratuarı yok. Böyle bir fakülte ihtiyacı yok Türkiye’nin. ‘Yeter artık açmayın’ diyoruz ama buna da kimse kulak vermiyor.”
FİYAT FARKI ÇIKMAYAN İLAÇ KALMADI
Hastalarımıza fiyat farkı çıkarmayan ilacın neredeyse kalmadığını ve bu fiyat farklarının her geçen gün katlanarak arttığını dile getiren Sayılkan, “Bir başka konu da ilaç fiyatlarına gelen zamlardan sonra SGK’nın ödediği rakamlar çok değişmediği için vatandaşın cebinden her defasında daha çok para çıkıyor. Yani bugün 75 yaşındaki bir SSK emeklisi amcamız eczaneye gelip tansiyon ilaçlarını aldığında 100-150 lira civarında fark ödemek zorunda kalıyor. Yine bulunamayan ilaçlarla ilgili sorunlar yaşanıyor. Geçen müşterinin biri yedi eczane gezdiğini fakat aradığı ilacı bulamadığını söylüyor” dedi. tamamı için kaynağa bknz