Fransa’da yolunuz acil servise düşerse, doktor muayenesi için saatlerce beklemeyi göze almanız gerekiyor. Büyük şehirlerden uzak kırsal bölgelerde ise aile hekiminden ya da uzman doktorlardan randevu almak haftalar, bazen aylar sürebiliyor.
Sağlık sistemindeki kriz, seçim kampanyasında Emmanuel Macron’un da gündemindeydi. Cumhurbaşkanı Macron geçtiğimiz hafta sağlık reformu paketini kamuoyuyla paylaştı. Macron’a göre sorun bütçe eksikliğinden kaynaklanmıyor. Ortada bir organizasyon sorunu var.
Sağlık eğitimiyle ilgili de değişikliğe gidilecek süreçte, Türkiye’de hekimlerin zorunlu devlet hizmetine benzer bir sistemin sinyalleri verildi.
Dosya takibi, tansiyon, ateş ölçme gibi işlere doktorlar bakmayacak
Reform kapsamında özel ve devlet hastanelerinde çalışan doktorlar arasında işbirliği artırılacak.
Aile ve uzman hekimlerin iş yükünü hafifletmeyi amaçlayan tasarı ayrıca devlet tarafından desteklenen ‘tıp asistanları’ istihdam etmeyi öngörüyor. Macron’a göre öncelikli olarak 4 bin atamanın yapılacağı tıp asistanlığı iş kolu, doktorları dosya takibi, tansiyon, ateş ölçme gibi görevlerden kurtararak yardımcı olacak.
Ayrıca ‘tıbbi çöl’ olarak tanımlanan sağlık personeli eksikliğinin yüksek olduğu bölgelere 400 pratisyen hekim ataması yapılacak. Atamalar ilk aşamada gönüllüler arasından seçilecek.
Hayati tehlikesi olmayan acil servise gidemeyecek
Yeni sistemde hastanelerin acil servis bölümleri sadece hayati tehlikesi bulunan hastalarla ilgilenecek, diğerleri için meslek birlikleri tarafından oluşturulan özel doktorlar devreye girecek. Bunun yanında üniversitelerde tıp eğitimi de 2020 sonrası süreç için yeniden düzenlenecek.
Tıp fakültelerine giriş sınavı geliyor
Üniversite giriş sınavının bulunmadığı Fransa’da, bölüm tercihleri lise bitirme sınavının sonucuna göre yapılıyor. Bundan dolayı, özellikle tıp fakültelerini tercih eden öğrencilerin sayısı, fakültenin kapasitesinin çok üzerinde olabiliyor. Ancak 1971’den beri latince “numerus clausus” adı verilen bir sistem uygulanıyor. Buna göre tıp öğrencileri fakültede birinci seneleri sonunda eleme sınavına tabi tutuluyor. Amaç, ikinci seneye geçecek öğrenci sayısını sınırlamak. Fakülteye lise çıkış puanlarına göre kaydolan öğrencilerin bir kısmı ilk senenin sonunda eleniyor ve tıp eğitimine devam edemiyor.
İkinci sınıfa geçebilecek öğrenci sayısı hükümet tarafından belirleniyor ve üniversiteye ya da bölgeye göre farklılık gösteriyor. Paris, Nice ve Marsilya gibi hekim sayısının görece fazla olduğu bölgelerde ikinci sınıfa geçebilecek öğrenci sayısı daha azken, daha küçük bölgelerde fazla. Diğer yandan, çalışacakları yerleri kendileri seçen doktorlar, tercihlerini genellikle büyük şehirlerden yana kullanıyor.
Bu durum, Fransa’da “tıbbi çöller” adı verilen, sağlık personeli sayısının yetersiz olduğu bölgelerin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Doktor sayısındaki yetersizliğe rağmen, ikinci sınıfa geçişte öğrencilerin elemeye tabi tutulması bir süredir eleştiri konusuydu.
Ayrıca, Fransa’da “numerus clausus” sisteminde elenen birçok öğrenci doktorluk hayali için diğer AB üyesi ülkelerin yolunu tutuyor. Romanya ve Bulgaristan bu ülkelerin başında geliyor.
Macron, 2020’den itibaren “numerus clausus” yerine tıp fakültelerine girişte sınav koymayı ve tıp öğrencisi sayısını artırmayı hedefliyor.
“Tıbbi çöller” için gönüllü doktorlara teşvik
Sağlık hizmetinin yeterli şekilde ulaşamadığı, hekim açığı olan bölgelerde çalışması için doktorlara vergi muafiyeti ve ek sosyal yardım teklifi sunulacak.
Ayrıca bu bölgelerde çalışmayı taahhüt eden tıp öğrencilerine eğitimleri süresince burs verilecek. Burs alan öğrencilerin eğitimleri bittikten sonra bir süre “tıbbi çöllerde” görev alması gerekiyor.
Bu sistemin, Türkiye’de tıp eğitimini tamamlayan doktorların devlet hizmeti yükümlülüğüne benzeyen yönleri var.
Türkiye’de Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu‘na göre eğitimini yurt içinde ya da yurt dışında tamamlayan hekimler ve uzman hekimler 300 ile 600 gün arasında devlet hizmeti yapmak zorunda. Görev süreleri, görev bölgelerinin sosyo-ekonomik gelişmiş sıralamasına bağlı olarak değişiyor.
Ancak Fransa şimdilik öğrencileri sağlık hizmetinin yetersiz olduğu bölgelerde çalışmaya zorlayan değil teşvik eden bir sistemi gündemine aldı.
Diğer yandan, uzmanlık öncesi notları istediği alan için yeterli olmayan öğrencilere, taşrada çalışmaları karşılığında uzmanlık statüsü verilmesi de öneriler arasında.
“Acillerde işlevsizlik sorunu bizim suçumuz”
Strazburg’da Aralık ayında 22 yaşındaki Naomi Musenga, acil servisi operatörünü arayarak yardım istemişti. Naomi, yardım talebi ciddiye alınmayarak telefondaki operatörün alaylı muamelesine maruz kalmış ve başka bir servise yönlendirilmişti. Genç kızın en sonunda ulaştığı hastanede müdahalede geç kalınarak hayatını kaybetmesi, ülkede acil servislerinin işlev sorununu gündeme taşımıştı.
Emmanuel Macron yeni sağlık planını açıklarken Naomi Musenga’nın ölümüne de atıfta bulunarak bu gibi vakaların yaşanmasında sorumluluğun acil servislerde çalışan sağlık personelinde değil, bu sağlık sistemini düzenleyen kuruluşlarda olduğunu söyledi. Macron, “Acil durum sistemimiz içerisinde çalışan herkes için konuşmak istiyorum, bazen gazete manşetlerine giren vakalar varsa bu onların suçu değiş, bu sistemi düzenleyenlerin suçudur.”, “Son zamanlarda tartışmalarda onları damgaladık, eğer bir sorumluluk varsa bu onların değil bizimdir.” ifadelerini kullandı.