W- Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Raşit Uysal ile gündemdeki önemli konu olan hileli gıda hakkındaki görüşlerini alacağız.
Hileli gıda ne demektir, işlenmiş gıdalar mıdır?
H.U.- İşlenmiş gıdaların hepsine hileli gıda diyemeyiz. Düzgün çalışan işletmelerin ürettikleri güvenli gıdalar da var tabii ki. Ancak piyasada hileli gıdalar da var. Bunu Tarım ve Orman Bakanlığının ifşa listelerinden de anlıyoruz.
Hileli gıdaları ikiye ayırıyoruz; Taklit ve tağşiş edilmiş gıdalar. Bunlardan taklit gıda adı üzerinde taklit edilmiş gıda demek. Buna örnek früktoz şurubundan ve bal aroması katılarak yapılan arısız balı verebiliriz.
Tağşiş edilmiş gıda demek o gıdaya yasalarca yasaklanmış olan kimyasalları katmak demektir. Örneğin yoğurda jelatin katmak gibi.
W- Hileli gıda da önlemler yeterli mi? Cezalar caydırıcı mıdır?
H.U.- Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından gıdalarda hile yapan firmalar ve hileli gıdalar listesi üzerinden toplumun nasıl hastalandırıldığını görüyoruz.
Yapılan hileler ve yapan firmaların aynı olmasından bir şeylerin değişmediğini anlıyoruz. Demek ki yaptırımlar yetersiz. O zaman yaptırımların caydırıcı olacak şekilde arttırılması gerekiyor.
Bir de bu listelerde sadece adresi belli olan ve denetlenebilen firmaların isimlerinin olduğunu düşündüğümüzde, konunun nasıl korkunç bir boyutta olduğunu görüyoruz. Türkiye’de kayıtlılardan daha fazla merdiven altı çalışan firmalar bulunuyor ve bunların nerede, ne zaman ve neyi ürettikleri belli değil.
Dünya Tüketici Örgütü’ne göre; ekonomik büyüklüğü tüm dünyada 50 milyar dolar civarında olan hileli gıda sektörünün Türkiye’deki büyüklüğü ise 5 milyar doları aşıyor.
Dünyadaki obezite ekonomisi 2 trilyon dolara ulaşmışken, hileli gıdaların neden olduğu obeziteye bağlı şeker, tansiyon, kolesterol gibi çeşitli hastalıklara, kanser gibi ölümcül hastalıklara, zayıflama ilaçlarına, spor salonlarına ödenen paralar ile hastalıklardan dolayı iş görememenin Türkiye’ye maliyeti de yılda 50 milyar lira.
İnsanların kanser olmasına ve iş göremez hale gelmesine sebep olanların ödedikleri para ise yalnızca 18 bin lira.
W- Size göre tüketici yeterince bilinçli mi?
H.U.- Tüketicilerin yeterince bilinçli olduklarını düşünmüyorum. Tüketicilerin çok çok az kısmı etiket bilgilerine bakıyor. Bir kısmı da sadece son kullanma tarihine. Büyük çoğunluk etikete hiç bakmıyor. Hilebaz firmalar tüketicinin bu eğilimim de kullanıyorlar
Etiketlerdeki bilgiler de çok açık değil. Örneğin “E” kodlarıyla ifade ediliyor çoğu. E kodlarını tüketici anlamıyor, anlaması için telefondan “Google” a sorması gerekiyor. Yani yanına akıllı telefon alması gerekiyor. Diyelim sordu karşısına Na benzoat çıktı. Tüketici bunu da ne anlama geldiğini bilemez. O nedenle etiketteki bilgilerin tüketicinin anlayacağı şekilde olması gerekiyor.
Tabii bu bilgileri okuyabilirse. Yazılar çok küçük. Yanında bir de gözlük ya da büyüteç olması gerekiyor. Yazıların okunabilir büyüklükte olması gerekiyor. Bazı ürünlerde etiket bilgileri de ambalajın altında ve ancak açınca görebiliyorsunuz. Yani yeterince bilinçli olmak da aslında yetmiyor.
W- Sizce ne yapılmalı?
H.U.- Bir kere tarladan-sofraya, çiftlikten-çatala bütün aşamalarda gıda güvenliği sağlanmalı. Tarlada/bahçede/bağda/hayvan ahır ve ağıllarında bunu sağlamak bugünkü çok parçalı ve az hayvanlı yapı ile çok zor görünüyor. Bitkisel ve hayvansal hammadde üretenlerin yani küçüklerin kooperatif çatısı altında birleştirilerek büyütülmesi gerekiyor. Türkiye’nin her yerinde köylüler ilçe bazlı kooperatifler şeklinde birleştirilirse ziraat mühendisliği ve veteriner hekim hizmetleri alacakları için ürünleri daha güvenli üretecekler. Bu bir…
Bu kooperatiflerin marka oluşturmaları, bu markalar ile köylüden aldıkları hammaddeyi gıdaya çevirmeleri ve bu aşamada ziraat ve gıda mühendisliği, veteriner hekimlik hizmetleri almaları ile ikincil üretimde de gıda güvenliğini sağlayacak. Bu iki…
Devlet bu aşmada cezaları caydırıcı hale getirmeli. Hilelere karşı birincide para, ardından gıda ticaretinden men ve hapis cezaları getirilmeli. Caydırıcı cezalar hilebaz firmalar üzerinde etkili olacak ve hileler azalacak. Bu üç…
Devlet etkin bir denetleme ağı kurmalı. Tarım ve Orman Bakanlığında çalışan mühendis ve veteriner hekimler iyi niyetliler ancak eleman sayısı etkin bir denetleme için yeterli değil. Örneğin ilk aşamada bakanlığa beş bin ziraat mühendisi, üç bin veteriner hekim ve iki bin gıda mühendisi alınmalı. Ziraat mühendisleri ve veteriner hekimler birincil üretimde, gıda mühendisleri ikincil üretimde denetleme yapmalılar. Denetlemenin yanı sıra eğitim de vermeliler. Bu denetleme ve eğitimler gıda güvenliğini temin edecek. Bu dört…
Uygulanacak bu politikalar ile bir yıl sonra hileli gıdalardan dolayı ödenen 50 milyar liranın 40 milyara düştüğünü ve her yıl bunun azaldığını varsaydığımızda, topluma ne kadar büyük hizmet edileceğini bir düşünelim. Alınacak mühendis ve veterinerlerin yıllık maliyeti de devlete yıllık 10 milyar lira olacak. Burada hesap başa baş görünse de bir yandan sağlıklı birey sayısı artarken diğer yandan 10 bin kişi istihdam edilecek.
Bir de bu hizmetlerin her yıl 10 milyar azalttığını düşündüğümüz de devlet büyük bir kara geçecek.
Bir de ülkedeki kaynakların etkin kullanılması yani verimin arttırılması, israfın azaltılması, iyi bir atık yönetimi, tarla/bahçe/bağdaki ürün kayıplarının azaltılması ve toplam artı değerin yani gelirlerin adaletli dağıtılması gerekiyor. Kayıp azaltılıp israf önlendiğinde gıda artışı sağlanacak. Gelir adaleti ile daha çok para kazanan insanlar hilesiz gıdaları yani güvenli gıdaları talep edecekler. Aslında bu röportajın can alıcı noktası burada. Çünkü hukuki güvenceden sonra insanların hak ettikleri en doğal şey adaletli bir gelir dağılımıdır.
Aslında hesap bu kadar basit…
W- Sevgili Hocam önemli bir konu olan hileli gıda hakkında değerli görüşlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederiz.