Glokomda görülen yüksek göz tansiyonu yavaş yavaş körlüğe yol açıyor. Bazı hastalar için birinci basamak olan göz damlası da işe yaramıyor. Aaraştırmacılar, glokom ile ilişkili yüksek göz tansiyonunu tedavi etmek için gen terapisini kullandılar.
2040 yılına kadar 110 milyona çıkması bekleniyor
Dünya çapında 80 milyona yakın kişiyi etkileyen glokoma genellikle yüksek göz içi basıncı (GİB) neden oluyor. Glokomlu insan sayısının 2040 yılına kadar 110 milyona çıkması bekleniyor.
Göz, sürekli olarak sulu hümör adı verilen ve gözün şeklini korumasına yardımcı olan ve gözü besleyen bir sıvı üretir. Sıvı, ön kamara açısı veya drenaj açısı yoluyla gözün dışına boşaltılır. Drenaj açısı hasar görürse, göz drene edebileceğinden daha fazla aköz hümör üretir ve bu da yüksek GİB’e neden olarak optik sinire geri dönüşümsüz şekilde zarar vererek körlüğe yol açabilir.
Göz damlaları insanların %25 ila %50’sinde yanıt vermez
Glokom için birinci basamak tedavi, GİB’i düşüren bir prostaglandin analoğundan yapılan göz damlalarıdır. Bununla birlikte, insanların %25 ila %50’si tedaviye yanıt vermez ve göz tansiyonları yüksek kalır.
Trinity College Dublin’deki araştırmacılar, glokom tedavisinde büyük umut vaat eden GİB’i düşürmeye yönelik yeni bir gen tedavisine dayalı yaklaşım geliştirmek için biyoteknoloji şirketi Exhaura Ltd ile işbirliği yaptı.
Araştırmacılar, değiştirilmiş genetik materyali dokulara ve hücrelere iletmek için zarfsız bir virüs kullanan, biyomühendislik ürünü bir araç olan adeno-ilişkili virüs (AAV) kullandılar. Doğumdan sonra, değiştirilmiş genler bu dokular veya hücreler için yeni talimatlar oluşturarak hastalığın tedavisine yardımcı oluyor. Araştırmacılar burda, sulu mizahın gözden çıkışını başlatmaya yardımcı olan matris metaloproteinaz-3 (MMP-3) enzimini üretme talimatlarını iletmek için AAV’yi kullandılar.
Fareler üzerinde yapılan deneylerde, gözün arkasına AAV enjekte ederek başladılar. AAV’nin aracılık ettiği MMP-3’teki artışın, sıvının çıkışını artırdığını ve GİB’yi düşürdüğünü buldular.
Tedaviyi insan donör gözbebekleri üzerinde test ettiklerinde, dışarı akışın da arttığını belirten araştırmacılar, çalışmanın bulgularının umut verici olduğunu kaydettiler.