Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 2020/12 sayılı genelgesinin Yargıtay 21.HD kararına aykırı olduğunu düşündüğünü açıkladı.
Genelge’de 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 15. Maddesi öne sürülerek; Covid-19’un bulaşıcı hastalık olması sebebiyle, salgına maruz kalan ve sağlık sunucularına müracaat eden sigortalılara “hastalık” kapsamında provizyon alınması gerektiği belirtildi. Ancak daha önce Yargıtay 21. Hukuk Dairesi tarafından incelenen davada, yine bir bulaşıcı hastalık olan domuz gribi nedeniyle vefat eden tır şoförünün iş kazası nedeniyle vefat ettiği karara bağlandı.
Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde iş kazasının unsurları;
“a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b)İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Bu Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olay…” olarak mevzuata girdi.
Açıklanan madde hükmüne göre iş kazası; “maddede sayılı olarak belirtilmiş hal ve durumlardan herhangi birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen veya ruhen zarara uğratan olaydır” şeklinde belirtiliyor.
Yasada iş kazası, sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olay olarak tanımlandığı için olayın etkilerinin bir süre devam ederek zaman içinde artması ve buna bağlı olarak sonucun daha sonra gerçekleşmesi mümkündür. Yani iş kazası ani bir olay şeklinde ortaya çıkıp buna bağlı olarak zarar, derhal gerçekleşebileceği gibi, gazdan zehirlenme olayında olduğu şekilde etkileri daha sonra da ortaya çıkabilir. Sonradan oluşan zarar ile olay arasında uygun illiyet bağı bulunması koşuluyla olay iş kazası kabul edilmelidir.
Bu maddelerden de açıkça anlaşılacağı üzere sağlık çalışanlarının iş ortamlarından veya yaptıkları işten ötürü COVID-19’a maruz kalmaları içtihata göre iş kazası sayılıyor.
Öte yandan yine 5510 sayılı Kanun’un 14. maddesine göre meslek hastalığı, “sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir” şeklinde tanımlanıyor.
Meslek hastalığı açısından yapılacak değerlendirmelerde SGK genelgesi nedeniyle eksik bildirim ve yanlış yorum ise;
1-Sigortalıya, geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi.
2- Sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanması.
3- İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine, gelir bağlanması.
4- Gelir bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi.
5- Meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı için cenaze ödeneği verilmesi gibi elde edilecek hakların kaybına sebep olacaktır.
AHEF Yönetim Kurulu sağlık çalışanlarının bu haklarının temini açısından SGK’nın genelgede düzenleme yapması gerektiğini düşünüyor.