Sağlık Sisteminin Temeli, Aile Hekimliği…
Tüm dünyada yüz yılı aşkın bir süredir uygulanan ve sürekli kendini geliştirerek güçlenen aile hekimliği modeli ülkemizde henüz ikinci on yılını yaşamaktadır.
Bu kısa süre içerisinde, aile hekimliği uygulaması sayesinde bir asırdır ulaşılamamış birçok hedef OECD ülke verilerine yaklaşmıştır.
%95 üzerinde bebek aşı oranı, azalmış anne ve bebek ölümleri, uzamış yaşam süresi ve artmış vatandaş memnuniyeti bunlardan bazılarıdır.
Ne acıdır ki ülkemiz modern dünya ülkelerini örnek almamakta, sağlığı koruyucu sağlık sistemini benimseyen Aile hekimliğini güçlendirmek yerine, tamamen tedavi hizmetlerine dayalı sağlık politikalarını benimsemiş ‘’Aile hekimliği Türkiye modelinde’’ vites arttıramamış, sağlık sistemimiz hızla ilaç, ameliyat ve tıbbi görüntülemeye dayanan, yüksek maliyetli, hastane tabanlı sağlık sistemine evrilmektedir.
Yanlış stratejilerde ısrar ediliyor,
Ülkemizde, 1990’lı yılların başında birinci basamak hekim oranı %50 üzerindeyken, maalesef günümüzde bu oran %30 altına düşmüştür.
Birinci basamağı güçlendirip, koruyucu hekimliği önceleyip kademeli olarak sevk sistemini tesis etmek yerine, hastane temelli sağlık politikası ülkemiz için büyük bir risk oluşturmaktadır.
Uygun bir politika ile ülkemizde birinci basamak sağlık sistemi güçlendirilmediği takdirde, Hepatit-B, Hepatit-C, AİDS, İnfluenza gibi salgınlara karşı 2.basamak sağlık kapasitemizin yetersiz kalacağını, kanser gibi hastalıklar sebebiyle mali sağlık politikalarının çökeceğini, bebek ve anne ölümleri gibi konularda elde edilen kazanımların sürdürülemeyeceğini ve hızla yaşlanan toplumumuzda Diyabet, Hipertansiyon, KOAH gibi kronik hastalıklarla mücadele gücümüzün azalacağını düşünmekteyiz.
Ayrıca Obezite, Bağımlılık ve İntiharla mücadele gibi toplumsal önem arz eden bazı sorunların da sadece tedavi edici sağlık hizmetleri ile çözülmesi mümkün görünmemektedir.
Günümüzde aile hekimliği sistemi güçlü olan ülkelerde ikinci ve üçüncü basamağa sevk oranları düşmekte ve aile hekimleri, toplumun sağlık ihtiyaçlarına tatminkâr cevap verebilmekte, birinci basamak sağlık hizmetleri; sağlık hizmetleri örgütlenmesinde, merkezi konumda bulunmaktadır.
Çünkü aile hekimi kişiyi sadece hastayken değil, ilk nefesten son nefese kadar değerlendiren kolay ulaşılabilir, kapsamlı, bütüncül ve sürekli bir sağlık hizmeti sunar.
Pandemi döneminde Sağlık Hizmetinin Durmadığı Tek yer ‘’Aile Sağlığı Merkezleri’’…
Ülkemizde, sağlık hizmetine ulaşmada, 85 milyon vatandaşın ilk başvuru yeri olma özelliği taşıyan aile hekimleri; Sürekli, kişi-odaklı sağlık hizmetini kişinin hastalığının belirli bir evresi ile sınırlı tutmayıp; kişiye sağlıklı dönemlerde sağlık hizmeti sunmakta, hasta ile adım adım yaşamı boyunca iletişim içinde olmaktır.
Birinci basamak sağlık hizmetinin çok boyutlu yapısını oluşturan yapısal elemanlar birçok başlık altında incelenebilir. Bunlar; yönetim, ekonomik durum, işgücü, hizmet sunumu, tedavinin devamlılığı, tedavide koordinasyon, tedavide kapsamlılık, tedavinin kalitesi, tedavinin etkinliği ve sağlık hakkıdır.
Uluslararası araştırmalar; iyi eğitilmiş aile hekimlerinin çalıştığı, güçlendirilmiş aile sağlığı merkezleri ile, birinci basamak temelinde örgütlenmiş sağlık sistemlerinin, ülke sağlık göstergelerinde klinik başarı olarak daha etkin sağlık bakımı, hem de sürdürülebilir bir sağlık ekonomisi sağladığını göstermektedir.
AHEF’e kulak verilmelidir,
Sahadaki sorunları çözmek yerine sahaya kulağını tıkayan bir yaklaşım maalesef koruyucu sağlık hizmetlerindeki ivmeyi sürdüremeyecek, yıllar içerisinde elde edilen kazanımlarda yok olup gidecektir.
Hâlbuki, ülkemizde aile hekimliği sisteminin aksayan yönlerini düzeltmek için, modern ülkelerdeki gibi bilimsel olarak ispatlanmış revizyonlar yeterli olacaktır.
Tüm dünyada artık terkedilmiş uygulamalara geri dönmek yerine, kazanımları arttıracak, mevcut aile hekimliği sisteminin eksikliklerini gidermek yerinde olacaktır.
Çok geç olmadan;
1- 85 milyon vatandaşın etkili bir birinci basamak sağlık hizmetine kavuşması ve maliyet etkin bir sağlık sistemi için kişiye yönelik (Aile sağlığı merkezleri) temel sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi ve Topluma yönelik (Toplum sağlığı merkezleri) sağlık hizmetleri ile eşgüdümünün sağlanması gerekmektedir.
2- Aile hekimliğine uygun eğitim ile yeni mezun hekimler için aile hekimliği cazip hale getirilmeli, sistemdeki hekimler için hak ediş kaybı olmaksızın kayıtlı hasta sayısı azaltılmalı, kademeli olarak sevk zinciri sistemine geçilmelidir.
3-Aile hekimliği uygulamasını yürüten sağlık profesyonellerinin mali ve hukuki hakları, uluslararası mevzuata uygun olarak düzenlenmelidir.
4-Üniversitelerin ilgili kürsüleri ile iş birliği içerisinde, akademik kadrolar güçlendirilerek, Aile hekimi uzman sayısı arttırılmalı, aile hekimliği hizmeti veren sağlık profesyonellerinin, kendi müfredatlarına uygun olarak uzmanlık eğitimi sürecine alınarak uzmanlaşmaları sağlanmalıdır.
Bizler en zorlu eğitim süreçlerinden geçerek hayatını halk sağlığına adamış bir mesleğin mensubuyuz.
Bu yönü ile tüm enerjimizi sağlık hizmetlerine odaklamamız gerekirken, sağlık politikalarındaki aksaklıklar ve bürokratik yetersizlikler sebebiyle sahadan aldığımız güç ve kurumsal sorumluluğumuz gereği AHEF olarak bilimsel mecrada ve sahada mücadelemize devam edeceğiz.