Samuel J. White, York St John ve Philippe B. Wilson, York St John Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir araştırmada, yüksek seviyelerde ince partikül madde (PM2.5) ile kaşıntı, kızarıklık ve rahatsızlık ile karakterize kronik bir iltihaplı cilt rahatsızlığı olan egzama arasında önemli bir bağlantılı bulundu.
Hava kirliliği cildin koruyucu dış bariyerinin derinliklerine nüfuz edebilir
ABD genelinde 280 binden fazla kişi üzerinde yürütülen araştırma, daha yüksek PM2.5 konsantrasyonlarına maruz kalan kişilerin, daha az kirli bölgelerdeki kişilere kıyasla egzamaya yakalanma olasılığının iki katından fazla olduğunu ortaya koydu.
Bu çalışma, dış çevremizin cilt sağlığımızı nasıl etkileyebileceği konusunda yeni ışık tutuyor ve kirlilik seviyeleri arttıkça kendimizi nasıl koruyabileceğimiz konusunda sorular gündeme getiriyor.
Önemli sağlık riskleri taşır
Partikül madde ve cilt sağlığı PM2.5, çapı 2,5 mikrometreden küçük partikül madde için kullanılan bir kısaltmadır. Bu parçacıklar o kadar küçüktür ki onları görmek için bir mikroskopa ihtiyacınız olur. Ancak önemli sağlık riskleri taşırlar.
Arabalar, endüstriyel alanlar ve hatta orman yangını dumanı gibi kaynaklardan yayılan bu küçük parçacıklar, polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH’lar) dahil olmak üzere zararlı kimyasallar içerir. Bu kimyasallar kanserojendir ve solunum, kardiyovasküler ve gelişimsel sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilmiştir.
PM2.5’in akciğerlerimizin sağlığı üzerindeki önemli etkisini iyi anlamış olsak da, bilim insanları bu parçacıkların cildimizin sağlığını etkileme yollarını yeni yeni keşfetmeye başlıyor.
Kirliliğin cilt sağlığımız üzerindeki etkilerine dair daha fazla kanıt sağlıyor
Çalışma, egzama hastalarının, rahatsızlığı olmayanlara göre ortalamadan biraz daha yüksek PM2.5 seviyelerine maruz kaldığını buldu. Bu fark, yüksek hava kirliliği seviyelerine maruz kalanlarda egzama görülme sıklığının önemli ölçüde daha yüksek olmasıyla bağlantılıydı. Araştırmacılar analizlerini bir kişinin egzama riskini etkileyebilecek diğer faktörleri hesaba katacak şekilde ayarladıktan sonra bile bu durum geçerliydi.
Bu çalışma hava kirliliğinin bu katılımcılarda egzamaya neden olduğunu veya egzamayı kötüleştirdiğini doğrudan kanıtlayamasa da, çok sayıda çalışma hava kirliliğinin cildi etkileme yollarını belirledi. Bu, çalışmanın bulduğu bağlantıyı açıklamaya yardımcı olabilir.
Araştırmalar PM2.5’in küçük boyutunun cildin bariyerine, vücudun ilk savunma hattına, sızmasına izin verdiğini gösteriyor. Bu, doğrudan cilt hücrelerine nüfuz edebileceği ve hücrelere daha fazla zarar verebileceği daha derin katmanlara ulaşabileceği anlamına geliyor. Bu bozulma cildin doğal savunmasını bozarak iltihaplanmanın ve cilt hassasiyetinin artmasına yol açabilir. Zaten egzama ile mücadele eden kişiler için bu müdahale açık bir yaraya tuz dökmek gibidir.
PM2.5’in cildimizin bağışıklık tepkileriyle henüz anlamaya başladığımız şekillerde etkileşime girebileceği anlaşılıyor. Bu parçacıklar cilde ulaştığında, hücrelerin çevresel toksinlere nasıl tepki verdiğini aracılık ettiği bilinen bir protein olan aril hidrokarbon reseptörü (AhR) adı verilen bir reseptöre bağlanırlar. Bu etkileşim, bir dizi bağışıklık tepkisini ateşleyebilir – esasen ciltte bir inflamatuar tepkiyi tetikler. Egzamaya yatkın biri için, bu bağışıklık tepkileri durumu tanımlayan kaşıntı, şişlik ve kızarıklığa neden olabilir.
Sağlık riskleri
Bu bulgular daha kritik bir zamanda gelemezdi. Küresel olarak hava kirliliği seviyeleri yükseliyor ve kentsel nüfus giderek daha yüksek PM2.5 miktarlarına maruz kalıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, küresel olarak insanların yaklaşık yüzde 90’ı güvenli olmayan seviyelerde kirletici içeren havayı soluyor. Zaten savunmasız gruplar (çocuklar, yaşlılar ve önceden var olan cilt rahatsızlıkları olanlar) egzama geliştirme riskiyle en çok karşı karşıya olabilir.
Kirliliğin sağlığı, sadece solunum sorunlarının ötesinde çok yönlü şekillerde etkilediği giderek daha da netleşiyor. Vücudumuzun en büyük organı olan cildimiz de risk altında. Bu bağlantıları fark etmek, daha sıkı hava kalitesi kontrolleri uygulamak, yalnızca soluduğumuz havayı değil aynı zamanda koruma için güvendiğimiz cildi de korumak için politikalara rehberlik edebilir.
Kişisel düzeyde, kirli havaya doğrudan maruziyeti azaltmak faydalı olabilir. Özellikle egzamaya yatkın olanlar için. Bunu yapmanın bazı yolları arasında yüksek kirlilik günlerinde içeride kalmak.