‘Tokum ama hala yemek istiyorum’, ‘Doydum ama üzerine bir tatlı olsa süper olurdu’, ‘Yiyecek için midemde yer kalmadı ama kahveye hayır diyemem’ gibi cümleleri günlük yaşamda sık sık duyarız. Bu tür cümlelerin hazdan dolayı ortaya çıkan hedonik açlıktan kaynaklandığını belirten Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, hazzın olduğu yerde bağımlılığın da görülme ihtimalinin çok yüksek olduğu uyarısında bulundu. Durumsal stres yaşayan ve buna bağlı olarak ruhsal açıdan gerilen bireylerin, yaşadıkları gerilimle mücadele edebilmek için yeme davranışı sergileyebildiğini kaydeden Aydın, stresle baş etmede yeme davranışı yerine başka davranışlar geliştirilmesini tavsiye ediyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, hazdan dolayı ortaya çıkan hedonik açlık ve nedenlerine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Açlık ikiye ayrılıyor
Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, açlığın temel olarak iki kategoriye ayrıldığını belirterek birincisinin homeostatik açlık, diğerinin ise hedonik açlık olduğunu kaydetti. Homeostatik açlığın, kişinin biyolojik olarak gerekli enerjiyi sağlayabilmesi için gerekli olan mesajın beyne gönderilmesi ile oluştuğunu kaydeden Aydın, “Homeostatik açlıkta amaç canlının hayatta kalabilmesi için gerekli olan enerjiyi sağlamaktır.” dedi.
Doydum ama üzerine bir tatlı süper olurdu…
Hedonik açlığın kelime anlamından da anlaşılacağı üzere temel ihtiyaçtan değil de hazdan dolayı ortaya çıkan açlık hali olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Bu açlığı tanıyabilmemizi sağlayacak günlük hayatta birtakım cümleler duyabilmekteyiz. Örneğin ‘Tokum ama hala yemek istiyorum’, ‘Doydum ama üzerine bir tatlı olsa süper olurdu’, ‘Yiyecek için midemde yer kalmadı ama kahveye hayır diyemem’ gibi cümleler örnek olarak gösterilebilir. Özetle hedonik açlık, temel ihtiyaçtan ziyade hazza yönelik tatmini sağlamak amacıyla ortaya çıkan bir durumdur.” diye konuştu.
Haz varsa dikkatli olmak gerekiyor
Bir davranışın içerisinde haz varsa dikkatli olmak gerektiğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, haz alabilmek için daha çok yemek yeme davranışına “beslenme bağımlılığı” denildiğini belirterek şunları söyledi:
“Hazzın olduğu yerde bağımlılığın da görülme ihtimali çok yüksektir. Beynin hazla ilgili bölgesi çok sık uyarıldığında bağımlılık gelişme riski artacaktır. Kişi haz almak için yedikçe daha çok haz alma isteği gelecektir. Çünkü beynin hazla ilgili bölgesi fazla uyarıldığından dolayı haz eşiği yükselecektir. Bu nedenle haz alabilmek için daha çok yemek zorunda kalınacaktır. Bu duruma beslenme bağımlılığı denir.”
Beslenme bağımlılığı pek çok soruna davet çıkarabilir
Beslenme bağımlılığının kişide sürekli ağzını doldurma ve boş bırakmama gereksinimi oluşturduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Bağımlılık ne denli şiddetli olursa bu davranışın da o denli sık olması beklenmektedir. Bu durum kişinin kısır bir döngü içerisine hapsolmasına neden olabilir. Bu kısır döngü beraberinde diyabet, obezite, kalp damar hastalıkları ve uyku problemleri gibi pek çok fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkları getirebilir.” uyarısında bulundu.
Hedonik açlık kimlerde görülür?
Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, hedonik açlığın ortaya çıktığı durumlara da değinerek şu bilgileri verdi:
1-Durumsal stres yaşayan ve buna bağlı olarak ruhsal açıdan gerilen bireyler, yaşadıkları gerilimle mücadele edebilmek için yeme davranışı sergileyebilirler. Kişi gerildikçe rahatlayabilmek amacıyla yer, bu duruma duygusal yeme denir. Örneğin aile içi çatışmalar, iş stresi ve sınav stresine bağlı olarak yemek yeme gibi…
2- Stresle baş edebilme becerisi düşük olan bireylerde görülebilir.
3- Depresif kişilerde duygusal boşluk sıkça karşılaşılan bir durumdur. Duygusal boşluğu gidermek ve depresyona bağlı olarak ortaya çıkan haz alamama ve keyifsizlik durumunu gidermek adına yeme davranışı sergileyebilirler.
4- Dürtüsel ve haz odaklı kişilerde de görülebilir.
Hedonik açlıkla mücadele için bu tavsiyelere dikkat!
Hedonik açlıkla mücadele edebilmek için yapılabilecekleri de sıralayan Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, tavsiyelerini şöyle sıraladı:
- Yemek saatleri düzenlenmelidir. Beslenmek için acıkmayı beklememek gerekir.
- Ara öğün sayısı arttırılmalıdır. En az 2 en çok 4 ara öğün oluşturulmalıdır.
- Öğünlerde şeker ve yağ oranı yüksek olan yiyecekler değil, lif oranı yüksek olan yiyecekler tercih edilmelidir.
- Gün içerisinde bolca su tüketilmelidir.
- Düzenli yürüyüş ve egzersiz ihmal edilmemelidir.
- İşlenmiş ve fastfood tarzı yiyecekler yerine kuru meyve, kuru yemiş, meyve ve süt ürünleri tüketilmelidir.
- Tatlı ve şeker krizleri ile mücadele için aşırı şekerli yiyecekler değil, kuru meyve ya da meyveler tercih edilmelidir.
- Yaşanan strese bağlı olarak ortaya çıkan ruhsal rahatsızlıklar için uzman desteği alınmalıdır.
- Yemeği tetikleyecek sosyal medya mecralarından uzak durulmalıdır.
- Stresle baş edebilmek için yeme davranışı sergilemek yerine dikkati dağıtabilecek başka aktiviteler bulup onlara sarılmak gerekmektedir. Örneğin çok gerildiğimizde yürüyüş yapmak ya da sevdiklerimizle vakit geçirmek gibi…
Yaşam kalitesini artırmak önemli
Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu hususlara dikkat etmek bizi ruhsal ve fiziksel açıdan pek çok rahatsızlıktan koruyacaktır. Bu durum beraberinde kaliteli bir yaşam yaşama imkanı elde etme olanağı bizlere sunacaktır. Böylece hem fiziken hem de ruhen doyum yaşayıp hayatımızı daha konforlu idame ettirebileceğiz.”